genelde lise son'da sınıfta oturulup test çözülen bir derstir.
arada beden eğitimi hocalarının gaza gelip öğrencilere okul çevresinde tur attırdıkları görülebilir.
genelde şöyle geçer;
-hocam, ders yapcak mıyız?
+evet...
-yapmayalım hocam...hocada hazırdır zaten...
+iyi hadi alın topu oynayın...
erkeler futbol ya da basket oynar, kızlarda okul bahçesinde volta atıp, dedikodu yaparlardı...
önceki gün hava tahminlerine bakıp sağanak olmadığı sürece o gece mutlu uyuyabilenlerin, sabah kalktıklarında okul üniformaları altına beden kıyafeti giyenlerin, takımları bir önceki derste defterlere yazarak ayarlayanların, teneffüste heyecanla çantalarını sırtlayıp koşa koşa soyunma odasına gidenlerin, ders başlayınca da topu alanın peşinden hep beraber sahaya doğru depar atanların en sevdikleri, hiçbir zaman iki saatin yetmediği ders.
sahsen ve bizzat olarak * sevmedigim derslerden biri biz sinav cekip ecel terleri dokerken kizlarin gulmekten yerlere yattigi ders (bkz: beden egitimi hocasinin bayan olmasi)
ilkokul çağında öğretmenimize "her ders beden olsun" diye yaptığımız dalkavukluklar sonucunda haftada 5-6 saat yaptığımız, süper eğlenceli ders.
çoğu zaman bu dersleri hentbol, voleybol, yakan top, şişlemece oynayarak geçirirdik.. Ne günlerdi.. Lisede ise neredeyse tüm kızların bir köşeye çekilip muhabbet ettiği derstir.
öğrencilerin önlüklerden, üniformalardan kurtulmasını sağlayan, çeşitli bedensel egzersizlerin yapıldığı, karnesi kırıklarla dolu bir öğrencinin bile karnesinde 5 gelen ders.
