bedelini ödemediğin şeye sahip olmak sanrısı

entry3 galeri0
    1.
  1. yok arkadaş, benim aklım almıyor... insanlar, bu kadar aptal olabilirler mi? bazen olabiliyorlar işte.

    birilerinin, kendilerine "bedava" bir şeyler sunacağına inanıyorlar, öyle olduğunu sanıyorlar. oysa hayatı yaşarken, bunun pek de böyle olmadığını görmek mümkün. birşeye sahip olabilmek için illa ki bedelini ödeyeceksin. x gsm operatörü, telefonunuza mesaj gönderiyor; "ayda 5000 dakika, bedava konuş! hemen y paketine üye olun, aylık z lira ödeyerek 5000 dakika sevdiklerinizle bedava konuşun." e orada "paket" diyor, "ödemek" diyor, bu nasıl bedava lan? ama işte o kadar muhtaç ki insanlık, birilerinin kendilerine birşeyler hibe etmesine, bağışlamasına. nihayetinde bağışlanmış bir hayatı yaşıyoruz bu dünyaya gelerek. bizim dışımızda birileri, yaşamamızı istediği için geliyoruz tâ en başında dünyaya. hoş gerçi, benim inancımda tanrı ile kul arasında bunun anlaşması yapılmıştır, her nefse ayrıca sorulmuştur ve kabul edilmiştir ama gene de ben, o kısmını hatırlamıyorum hikâyemin.

    neyse devam edelim...

    dolandırıcılık, nitelikli bir yetenektir özünde. kimse, bu şekilde düşünmeyebilir ve kabul ederim de. ama dolandırıcının, dolandırdığı kişilere baktığımızda da "potansiyel birer dolandırıcı" olduklarını görmek mümkündür. neden mi? örnekleyelim hemen... bir kafede oturmuş çay içiyorsunuz diyelim. derken birisi yanınıza geliyor ve sizden, 500 lira istiyor. verir misiniz çıkartıp da? bence akli sıkıntılar içerisinde boğuşmuyorsanız o parayı vermezsiniz. oranlayacak olursak da hiç tanımadığı bu adama bir karşılık beklemeksizin 500 lira veren birisi çıkmaz. ama işin içine biraz beklenti yerleştirirsek durum biraz değişir. örnekleyelim; siz gene aynı kafede otururken birisi gelsin ve size, piyasa değeri 5000 tl olan apple marka bir notebook getirsin. bu cihazı, yurtdışından getirdiğini, kendisine 1500 liraya mâlolduğunu ama şimdi, acilen paraya ihtiyacı olduğu için de 500 liraya satacağını söylesin. örneğin, bu haline baktığımızda o parayı verip de o cihazı "kaçırmamak" isteyen çok ama çok fazla insan çıkacaktır. kaldı ki notebook kullanabilecek bir adam olması dahi gerekmez bu noktada. piyasa değeri 5000 tl olan bir zımbırtıya, 500 tl vererek "sahip olabilmek" ihtimali dahi cazip gelir hemen her insan için. he tabi böyle bir durumda da bu teklife sıcak bakmayanlar, ürkenler, cihazın çalıntı olma ihtimali gibi mantıklı varsayımlar yürütenler çıkacaktır. peki aynı örnek üzerinden cihazın satınalma faturası ve karşınızdaki adamın nüfus kağıdında varolan ad, soyad aynı olsa bu fırsatı kaçırır mı kimse? her kim olsa borç, harç o parayı bulup da o cihazı alır diyorum ben kendi analizlerime dayanarak. ama bu kadar "garanti altına alınmış" olmasına rağmen, bu yabancının sizden parayı alıp da faturasıyla beraber cihazı size verdikten sonra gidip de cihazın seri numarası ile "çalıntı" ihbarında bulunması mümkündür. ama insan böylesine cazip bir fırsatı kaçırmak istemeyeceği için olsa gerek bu ihtimali gözönünde dahi bulundurmaz. ancak; böyle bir şeyi, bir kere yaşadıktan sonra ikinci, üçüncü, dördüncü tekrarlarda bunu yapar.

    tabi arada, nasıl da dolandırıldığını anlatarak ağlamayı da ihmal etmez. hani "sikmeye" çalışırken "sikilmiş" olduğunu söylemez belki ama "paraya ihtiyacı olan bir adama yardım etmek için" dolandırıldığı yönünde ağlaklıklarını sürdürür.

    insanlara, bedelini ödemediği hiç bir şeye sahip olamayacağını anlatması gerekiyor sanırım birilerinin. evet, bir süre elinde tutabilir ama bunun "sahip olmak" ile uzaktan yakından alakası yoktur. günü gelince, elinde tuttuğu herneyse sahibinin ellerine döner. dolayısıyla size "bedavadan" bir şeyler vereceğini söyleyen hemen herkesin ucuz bir dolandırıcı olduğunu düşünmeniz mümkün.

    hem sevgi gibi, etiketsiz, barkodsuz bir alışverişte dahi bedel olarak sadakati ödemeden sahiplikten bahsedemiyorsak, ötesini siz düşünün.
    5 ...
  2. 2.
  3. bedel ödemekten korkmaktan kaynaklanan sanrıdır. daha doğrusu bir şeyler vermekten korkar insanoğlu. vereceği şey ister cebinden çıkacak kağıt parçaları olsun isterse ruhundan kopacak bir parça ya da kendisinden bir şey eksiltmeyecek bir kaç fedakarlık, sonuç hep aynı korkulu rüyaya çıkar; eksilmek. eksilmekten o kadar korkar ki insan, mümkün olduğunca beleşe yaşamanın derdine düşer.sonra zaman geçer ve geriye dönüp baktığında ucuz etin yahnisi diye başlayan atasözünün gerçekliğine şaşırıp kalır. bedelini ödemediği şeylere sahip olabilmek için çırpınırken ve korkarken eksilip yıpranmaktan, elinde sadece beleşe yaşanmış bir kaç ilişki ve bedelini ödemeyim diye dandikleştirdiği kocaman bir hayat kalır.
    1 ...
  4. 3.
  5. genellikle erkeklerde olur. haketmediği bir şeyi almak için son noktaya kadar deneyen çoğu bu sanrıya sahiptir. * *
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük