küfür edilemiyecek bir ortamda kullanılabilecek, küfür olan ama ustaca kullanıldığında karşılığı yumruk olmayan sözlerdir. genellikle aile fertleri ve arkadaşlara kızıldığında söylenir. anneler ise durumu biraz daha tuhaflaştırırlar. hem kızarlar hem kıyamazlar; örneğin "allah belanı kaldırsın" ve ya "boyun devrilmesin" gibi.
bugüne kadar etmedim, etmem de. etmeyeceğim o kadar aşikâr ki, birileri ettiğimi ima ettiğinde şaşırıp kalabiliyorum.
yahu ben neden beddua edeyim?
işin aslı şu: "allah belanı versin allah seni kahretsin bana gelen sana gelsin yaaaar" diye bir şarkımız var mesela. şarkıyı çok sevmem; ama kullanırım. bu benim beddua ettiğimi değil, ismail yk'dan aforizma yaparak espiri ile karışık kebap formatında ufak bir hoşnutsuzluğu ifade etmemi sağlıyor.
benzer şekilde herhangi bir ifadeyi alıp çevirerek kullanabilirim.
çoğu insan böyle yapar.
hele ki ben beddua etmezliğimden de ziyade, beddua etmeye hiç mi hiç ihtiyaç duymam.
sana doğrudan laf saydırabilecekken, neden beddua edeyim arkadaşım? akıl yok da, vicdan da mı yok ne?
türk mahkemeleri tarafından, eşlerin birbirlerine söylemesi halinde boşanma sebebi olabilecek kötü söz. yakın zamanda örneğe sebebiyet veren ve gerekçe olarak da yargıtay tarafından şu şekilde bir açıklma getirilmiş olan boşanma sebebi: "Allah’tan olumsuz temennilerde bulunmak" ***
haklı olan söylediğinde, kendisine dönmeyecek olumsuz dua. kelimelere dökmeye gerek bile yoktur aslında. kalbin çok kırılıp, haksızlığa uğradığın zaman, içten bir "ah" çektiğinde, en büyük beddua gerçekleşmiştir.
beddua edildikten sonra, semalara salınır ve sahibini ararmış. eğer sahibini bulamazsa, eden kişiye döner. özellikle receb ayında edilen bedduaların geri dönmediği bilinmektedir. haksız yere edilen beddua tutmamaktadır.
Bir mübârek zat da buyuruyor ki: Kimseye iyilik yapmak mecburiyetinde değilsin. ister yaparsın ister yapmazsın, ama kötülük yapmamaya mecbursun. Neden bu iyiliği yapmadın demezler, ama neden bu kötülüğü yaptın diye hesap sorarlar. imam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: iyi olsun, kötü olsun hiçbir insanın kalbini incitmemeli. Allahü teâlâyı en çok inciten küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günah yoktur.
incittiğiniz insanın bedduasından korkun!
Efendimiz (sas) Hazretleri redde uğramayacak üç duadan söz eder. Bu üç duayı da şöyle sıralar:
1 Ana babanın çocukları hakkındaki duaları.
2 Misafirin ev sahibi hakkındaki duası.
3 Mazlumun zalim hakkındaki duası.
işte bu üç duaya ehemmiyet vermeli, bu duaların bedduaya dönüşmemesine dikkat etmelidir. Aksi halde redde uğramayan bu üç dua, eninde sonunda bir sebeple kabul olur. Hem de kitapların tarifine göre namludan çıkan kurşun gibi hedefini bulur, muhatabını vurur.
Özellikle yapılan zulmün, haksızlığın, kırıcı ve incitici baskı ve dayatmaların sonunda kırık gönülle mazlumun yaptığı bedduasından korkulmalıdır.
Çünkü kırık gönüllü mazlumun duasının arşa kadar yükselip Rabbimizin manevi huzuruna engelsiz ulaştığı hadislerle de hatırlatılmıştır.