bedava ferrari isteyen bilge

entry6 galeri0
    7.
  1. açık açık rüşvet isteyen bilgedir. kendisini siyasetçilere yönlendirmek gerekir. şöyle ki bedava ferrari'yi kim verirse onun görüşlerini öven bir felsefe üretir. deniz baykal ilgilenebilir...
    1 ...
  2. 7.
  3. "ulan millet onu satiyo, sen kalkmis yüzsüzlük yapiy... bi dakka lan, lan sen bizim kapıcı değilmisin, geçirmisin üstüne budist kimonosu***, kaçma lann" demek istediğim bilgedir!*
    2 ...
  4. 7.
  5. 7.
  6. bilgelik yapmaktan sıkılmış, playboyluk sıfatına erişmek isteyen kişidir.*
    1 ...
  7. 7.
  8. işini bilen bilgedir, hayatın sırrını çözmüş gerçekçi bilgedir.
    3 ...
  9. 7.
  10. Ortada öldürebileceğim bir yayın yönetmeni artık maalesef yok. Kedimi öldüremeyeceğimi herkes biliyor. Blöf yapacak konum kalmadı maalesef. Yazı yazmama triplerine giriyorum, bundan da hoşlanıyorlar gibi bir izlenimim var, o da işe yaramıyor...

    Yaşlanmak berbat bir şey. Önceden sahip olduğunuz birçok fonksiyonu yitirmeye başlıyorsunuz.

    Detaya girmeyeyim ama ben protesto eylemi koyma yeteneğimi galiba tamamen yitirmiş durumdayım.

    Her yazarın arada bir delirme ve bunalma hakkı olmalıdır. Eğer o yazar aynı zamanda yayın yönetmeniyse delirme hakkını sonuna kadar kullanılması ve o hakkın tımarhanede kullanılması daha uygun olur. Çünkü acil ve radikal müdahale gerekebilir, mesela beyin lobotomisi veya elektrik şoku gibi şeyler lazım olabilir,

    Aslında aynı anda hem yazar hem yayın yönetmeni olmaya karar verebilen bir insanın, işe başlamadan önce beyninin bir bölümünü gönüllü bir şekilde aldırması yerinde olabilir.

    Örneğin; beyninizin, canınızın sıkılmasını ve maddi sorunları problem eden bölümünü önceden aldırmak iyi bir yöntem olabilir. Ondan sonra yine de krizler yaşarsanız tabii ki... Bundan kaçılmaz. O zaman sadece elektrik şoku vermekle yetinecekler. Başka çare yok.

    Sadece yazarlık yaptığım dönemlerde bunalıma girdiğimin işaretini yazılarımı aksatarak verirdim. O zaman da sorunlarımla kimse ilgilenmezdi ama en azından tatmin olurdum. 'Yaşlı yazar nedir ki; o tek dişi kalmış canavardır' diyerek olsa gerek benim bunalımlarımla pek ilgilenmiyorlar. Daha önce de böyle tepkisizlikler olmuştu. O zaman da ben sorunlarımla ilgilenilmesini sağlamak amacıyla radikal sayılabilecek yöntemlere başvurmuştum.

    ilk önce o zamanki yayın yönetmenini beynini dağıtarak öldürmekle tehdit etmiştim. Patronlar bunu dikkate almadılar bile. Buna hayret etmiştim. Çünkü yayın yönetmenlerinin patronlar tarafından sevileceklerini düşünürdüm o zamanlar. Bu tabii ki benim masumiyet yıllarıma denk düşmüştü. Şimdi ise gerçeklerin farkındayım. Bir daha yayın yönetmenini öldürme tehdidini tövbeler olsun öne sürmem, intihar girişiminde de bulunmam.

    Daha etkili olan ikinci yöntemim Silvester adlı kedimi öldüreceğimi açıkladığım gündü. O yazıda Silvester'in resminin yanına özel hazırladığım tabutu da koymuştum. Üzerinde Silvester'in doğum ve olası ölüm günü yazıyordu. Sonra tabutu gömeceğim yerin de resmini yayınladım.

    Evet; üşenmedim, bütün bunların resmini çektim. ilkeli bir mücadele adamıyım ben. Anladığım kadarıyla o zamanki müdürlerim kedilere yönelik vahşet konusunda pek duyarlı değillerdi. 'Dur yapma, yazık kediye. istediğin parayı vereceğiz' diye bir telefon bekledim onlardan. Taa Amerika'dan telefon geldi 'Beni cani ruhlu olmakla suçlayan', ama müdürlerden tık yok.

    Ortada öldürebileceğim bir yayın yönetmeni artık maalesef yok. Kedimi öldüremeyeceğimi herkes biliyor. Blöf yapacak konum kalmadı maalesef. Yazı yazmama triplerine giriyorum, bundan da hoşlanıyorlar gibi bir izlenimim var, o da işe yaramıyor...

    Baktım sonuç alamıyorum, bari acımı mizaha vurayım ve iş hayatımı iyi şekilde anlatacak bir fıkra düşüneyim dedim. Düşündüm ve sonunda buldum.

    işte buyrun benim iş hayatımın özeti sayılabilecek fıkra...

    Bir adam dua okumuş ve sonunda Tanrı'ya başka konularda da yalvarmaya karar vermiş. 'Tanrım. sen çok ulusun, senin için 10 milyon yılın anlamı nedir? diye sormuş. Tanrı da ona 'Bu benim için sadece bir dakikadan ibarettir' diye cevap vermiş.

    Adam hemen 'Peki Tanrım senin için 20 milyar liranın anlamı nedir' sorusunu sormuş. Bu ikinci soruya da Tanrı 20 milyar lira benim için sadece bir kuruşturdemiş.

    Adam hemen fırsatını buldum diye düşünüp, 'Peki Tanrım bana kuruşlarından bir-iki tane verir misin' diye sormuş.

    Tanrı ise ona Bir dakika düşüneyim cevabını vermiş.

    işte bu kadar. Bilmem anlatabiliyor muyum?..

    serdar turgut
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük