vakit hırsızı pes 2009 modu. an itibariyle manchester united'ın süper starıyım ve başarılarla dolu bir kariyerim var. şimdi yazsam destan olur o yüzden hiç oralara girmiyorum. yalnız sikko bir oyunda bile bu kadar gaza geliyorsak bizim cristiano'nun psikolojisini düşünemiyorum mnakym.
edit: barcelona'ya transfer oldum adamlar avrupa'nın en iyi takımı seçildi bende arada kaynayıp avrupa'nın en iyi topçusu seçildim evet. gururluyum. hatta şöyle güzel bir törenle elime altından bir top verdiler, ama neden top verdiler onu anlamadım. ayakkabı verir lan insan. tabi takımım avrupa'nın en iyi takımı seçildiği için olabilir o top. ama öyleyse insan yine de bir ayakkabı mayakkabı verirdi mnkym. neyse lan nerden geldik buraya. he şöyle bağlayacağım bu olayı; mnakoim 25 yaşında koca adam olduk avrupa'nın en iyi topçusu seçildik, çıktık kürsüde elimize top verdiler hayranları selamladık ama hala 70. dakikada çocuk gibi oyundan alınıyoruz. sokayım ben böyle yıldızlığa. bu ezikliği üzerimden atana kadar bu oyunu bırakmamaya kararlıyım.
bu arada yeni başlayanlara tavsiyem, 3-4 sezon boyunca sadece speed ve dribble tech. kastırın, hani şu balance power mower şeklinde 12 tane hede var oradan yani. zaten speed en fazla 95 oluyor dribble acc. ve dribble speediniz de 91'i falan bulduğunda önünüze geleni geçip boş kaleye bol bol gol atabilir/attırabilirsiniz. en azından ben böyle ulaştım başarıya.* hatta walcott'da böyle bir adam da çaktırmıyor.
top player seviyesinde başlama gafleti yaparak ağzımın payını aldığım oyun. malum hepimizde golcü ruhu var izlediğimiz maçlarda milyon dolar alan topçuların kaçırdığı gollerden sonra hangimiz ben bile atarım amk bunu dememiştir ki hatta abartıp ninemde atara bile getiren arkadaşlar vardır. neyse konuya dönersek 17 yaşında istikabali parlak bir türk genci olarak başladım oyuna. ilk amatör maçımı yaptıktan sonra hollanda ligi eredivise ye gitmekte karar kıldım. gurbetçi misali oraya uyum sorunu yaşamam çok türk var ne de olsa diye düşündüm. gelen tekliflerin içinde beni cezbeden roda oldu. (neden diye sormaya roda deyince aklıma moda sahili geliyor bu hoş oluyorum)efenim öyle çok götüm kalkık bi yıldız adayı değildim beni 5 6 antreman maçına çıkardılar 2 sinde kazara gol attım ve sonunda ilk 18 e girdim ama ne eziyet sevgili teknik direktörümüz beni oyuna 80 den önce almıyor kalan 10 dakikada tuncay misali koşuyorum sahada hatta bi' keresinde auta çıkıcak topa orta sahadan koşmaya başladım. neyse sonra insafa geldi pezeveng 45 dk oynatmaya başladı ama bırak golü isabetli pas atınca sevinir hale geldim ve sezon ortasında roda nın bana uygun olmadığın karar verip den haag mıdır nedir o takıma gittim adamlar lig sonuncusu bende kendimi göstermek için bundan iyi fırsat olmazz diye düşündüydüm ama nafile ulan rodayı arar oldum takım 3 pas yapamıyor ki üst üste forvete pas atsınlar. neyse sezon sonunda lig bittiğinde 30 maçta 1 golüm vardı ve ben gelecekten ümidi kesip kazandığım 3 5 kuruşla emlak işine girmeye karar verdim. o sırada serie a dan reggina kapıma geldi. gel penchecim dedi. bende emlak işi italya da daha karlı olur diye tercih ettm kendilerini.
italya maceram hollandaya göre daha iyi başladı. 3. maçta shadaydım dk 45 te ve o güne kadar attığım en güzel golü attım zaten toplamda 2. golümdü ya neyse. gaza geldim tabi akabinde bi 7-8 maçlık periyotta ilk 11 e kadar yükseldim sezonun ilk yarısı bittiğinde 9 golüm vardı. devre arasında gelen cazip teklifleri regginaya olan manevi bağlılığımdan dolayı reddettim ki sonra bundan pişman olacaktım. 2. yarı başladı il iki maçta 5.5 rating ile oynayıp 3. maçta çift sarıdan atılınca beni antremana yolladı ipne antrenör. bende de az biraz yıldız kaprisi olayı başlamıştı tabi boru mu lan 18 yaşında seria da 9 golle takımımın lideri idim. çıkmadım antremanlara o sezon boşa geçti. sezon sonu kapımı bir çok italyan takımının yanı sıra wearside (kanımca sunderland oluyor)adlı premier lig ekibi istedi. artık hayallerim değişmişti emlakçılıktan vazgeçmiş ve dünyanın en zor liginde oynamak için can atıyordum. bende çok düşünmeden kabul ettim.
ve ingilteredeyim o yağmurlu ve kasvestli hava bana son derse denk gelen ve havanın kararmaya başladığı anda yaptığımız maçları hatırlattı. daha bir amatör ruh ile başladım lige. takıma girmek çok zor olmadı 5. maçımda 11 çıktım. sezonu 12 golle kapattım ve yeni sezonda da takımımda kalmaya karar verdim. fakat takım iddiası olmayan bir takımdı ve bu benim beklentilerimi karşılamıyordu. sezon ortasında pompy;(porsmouth eminim) beni ısrarla istedi ve defoe, crouch gibi forvetlerle oynamak kariyerimi ilerletir diye kabul ettim.tabi 11 e girmem biraz zaman aldı sezonunun ilk yarısı bittiğinde 9 maçta 0(sıfır) gol ve 500 küsür dakika alabildim.tam bu esnada arkadaşım sezon sonunda oyunun zorluğu ile oynama yapabileceğimi söyledi. hemen bi' seviye aşağı düşürüp devam ettim sezonun kalanını 13 gol ile bitirirken transfer piyasasının göz bebeği idim. ama porsmout u satmadım yeni sezonda ama takım hedeflerimden uzaktı ve bende lig 3. sü olan tottenam dan gelen teklifi kabul ettim arada. ve yeni takımıma bomba gibi giriş yaptım goller ardı ardına gelirken 7 küsür ratingimi gören fatih hocam beni milli takıma çağırdı milli forma ile 6 maç oynadım ve 2 gol attım. bu arada harbiden milli takım çok iyi top oynuyor. yeni klübüm 3 kulvarda birden ilerliyordu. masters cupta ve d1 league cupta final oynadık ama maalesef emre belüzoğlu misali bu 2 final maçında da bulunadım biri sakatlık diğeri kart cezası sebebiyle.sezonu lig kupası galibi ve lig 3.sü olarak tamamladık.masters cup ta finalde real madride kaybettik.ama önemli değildi yeni sezon yeni hedef derken.sezon sonunda abramovic in chealse si kapımı çaldı yaptıkları teklife hayr demek mümkün değildi üzülerek te olsa profosyonel sebeplerden dolayı north east london ı terkettim. şu an chealse da mutluyum drogba yedeğim hafiften tırsmıyor değilim soyunma odasında herif arıza çıkaracak diye zaten mourinho dan sora pek bi kaprisli olmuş ipne frank dedi bana da lampard işte canım. 2 kulvarda ilerliyoruz ligde liderin 3 puan gerisinde 3.,şampiyonlar liginde 2. turdayız ayrıca 6 golle gol krallığında liderim grup maçları sonunda. kupadan liverpool eledi bizi ipneler nolcak oldum olası sevmem zaten onlardan gelen teklii duygusal sebeplerden kabul etmedim. evet 8-0 ın etkisi büyük tamam.
manyak oldum anlayacağınız pes yüzünden günlerdir.gerçek ile sanal hayatım içiçe geçti.buluşmak isteyen arkadaşalara maç günlerim dışında randevu veriyorum.hatta bazıları ile menejerim aracılığı ile haberleşebiliyoruz ancak. 23 yaşındayım ve istikbalim parlak biliyorum. futbolu siyah beyazlı forma ile bırakmak tek amacım zamanı geldiğinde o güne kadar giydiğim her forma için kanımın son damlasına kadar savaşıcam.
edit:ulan şampiyonlar ligi kupasını kazandırdım kupayla bi tur attırmadınız yazıklar olsun. ilk fırsatta gidiyorum chealse den...
edit 2:gitcem demiştim oluuum ben size bekle beni camp nou....
bana göre tek bir eksiği olan oyun modu. belli bir para alıyoruz ancak aldığımız paranın bildiğim kadarı ile bize bir katkısı yok. halbuki new star soccer'daki gibi ev, araba falan aslak, ne bileyim, aldığımız eşyalar özelliklerimize bonus verse hoş olmaz mıydı? gerçi ne alaka denilebilir ama o zaman ev, araba almanın ne anlamı kalır. ne bileyim mesela evimiz ne kadar pahalı olursa o kadar çabuk dinlenebiliyoruz hesabı stamina falan artsa, aman ne bileyim orasını da konami düşünsün.
kendi paranızla rezil eden mod. parayı veren benim, kurulan bilgisayar benim bilgisayarım ama oynayan ben değilim. oturup mal mal bekliyorum teknik direktör beni maça alsın diye. olur da bir beş dakika da girersem deliriyorum sevinçten. bir de heyecan yapılıyor ki öyle böyle değil. bildiğin delilik yani.
neyse ki lecce'de başlayan kariyerim çok yeni olmasına rağmen udinese'de devam ediyor. ha bir de çok uykusuzum hafız.
antremana çık dedi çıktım. gücenmedim bazı maçlarda yedekte bile bekledim. yılmadım, çalıştım milli takıma seçildim. çocukluğumda taraftarı olduğum beşiktaşta iki yıl top koşturdum. avrupanın en iyi kulüplerine transfer olup ayrıldığım takımlara güzel mevlalar bıraktım, ülkemi fazlasıyla temsil ettim. velhasıl kelam en son chealseyle benim attığım yegane golle avrupa master lig şampiyonu oldum. şampiyonluğu kişiselleştirmek istemezdim fakat bana yapılan ayıp, senede en fazla bir maç oynatılan takım arkadaşım joe cole'ya yapılmamıştır. kupa kazanıldı. maç sonrası sahaya kupa seremonisi için çıkıldı, bir baktım aralarında ben yokum. hiç bir yerde yokum. kaptan lampard kupayı havaya kaldırdı, takım çılgınlar gibi seviniyor, gözüm kendimi arıyor ama yine yok. yok. yok. yok. lan götverenler kupayı ben kazandırdım size. bir nebze olsun pis yazarım nerde diyen yok. ver coşkuyu, kupayı alan sahayı turluyor. diyorum ki en son bana özel bir sahne hazırlamışlardır, kupayı alır ve bu mutluluğu seyirciyle paylaşırım ama nerde. o da olmadı. hele en çok koyan neydi bir bilseniz. kupayla ilk onbir fotoğraf çekiliyor sahada, aralarında yine ben yokum. kendimi ezilmiş, horgörülmüş hissettim o an. ama bir yolunu bulup, en kısa zamanda chealseden ayrılacağım. bakalım bir daha kupa yüzü görebiliyorlar mı?
en iyi özelliklerinden biri kamera açısı olan oyun modudur ama nedense türk oyuncular bu kamera açısını denemeye kalkmıyor.
(bkz: vertical wide) (bkz: player)
unutulmamalı ki kamera açısı değişebilen bir özelliktir.
ayrıca son bir not: be a pro'ya benzer gibi gelse de kulağa alakası yoktur. bunu oynayan bilir.
4. sezonumda newcastle'da kendimi bulduğum oyun, hastalık derecesinde bağımlılık yapıyor.
chievo'da başladığım futbol yaşantımda, hep küçük takımların büyük futbolcusu olmak gibi bir hayalim vardı. ne bileyim napoli'nin maradona'sı, galatasaray'ın hagi'si, barcelona'nın messi'si gibi. yok bu en son dediğim olmadı. neyse. özelliklerimi iyice geliştirip, chievo'dan ingiltere ligi'ne transfer olmak en büyük hayalimdi.
ama gençliğin verdiği rehavetle ilk sezonda neredeyse full yedek bekledikten sonra ikinci sezon da si.erim lan deyip skip match yapmaya başladım, o bar senin bu bar benim, gelsin çıtırlar, içkiler sigaralar derken bir baktım bu götoşlar sözleşme yenilemek istemiyor benimle. 19 maçta 7 gol 3 asist yapmışım ki bu da orta saha oyuncusu için iyi sayılabilecek bir istatistik, takımın en iyi dördüncü istatistiği hatta. "birgün beni arzularsınız ama kapımı bile çalamazsınız lan" dedim ve ingiltere'nin yolunu tuttum. kim mi? stoke city! ne bekliyordum ki, maç eksiği olan, ronaldo gibi göbek yapmış bir adamı gelip manu mu isteyecekti. topladım bavulları gittim.
off! işkence yaa, küçük takımın yıldızı olacam derken harcanıp gidiyordum. çünkü nekadar maç yaparsan o kadar daha fazla gelişiyorsun, ama bu takımda değil avrupa'da oynamak, ilk ona bile giremezdim. sezon ortasını değerlendirmek için bekledim. son haftaya kadar hem de. son hafta gelen teklifle ise gözlerim yaşardı, newcastle beni 3. sezonumun ortasında kadrosuna katmıştı.
o sene 4-5 maç sonra ilk on bire girmeye başladım. takımın ligdeki derecesi kötüydü ancak uefa'da yarı finale kadar çıkmıştık. sezon sonuda ise artık 20 yaşında uefa kupasıyla poz veren ve milli takım ile dünya kupası için mücadele verecek bir eleman olmuştum. ayrıca yarım sezon oynamama rağmen o yaşta bir de uefa kupası asist krallığı ödülünü almıştım.
geçen sezon ise tabiri caizse fırtına gibi estik. ligi 11. bitirdiğimiz için avrupa'da yoktuk ancak takımımı şampiyon yapacağıma and içmiştim. ve öyle de oldu, hem lig hem de d1 cup bizim oldu. alan smith - theo walcott - montolivo - owen - martins ve son olarak ben. efsanevi bir hücum hattımız oluşmuştu. bu takımın maradona'sı olmak şampiyonluklar, şampiyonlar ligi kupaları görmek istiyordum. yeter lan, ağlıcam şimdi.
çocuk gibi heyecanlandım yine sözlük, mına koyayım senin konami!
become a legend değil de bazen çok güzel become a rezil olunuyor bu modda. hayır ntvspor'da fıstık gibi barcelona maçı varken ben oturmuş bilgisayarın yönlendirdiği iki takımın maçını izliyor ve teknik traktörün beni oyuna almasını bekliyorum. ve bu çakal da beni oynatmıyor ya da son 10 dakika oyuna alıyor. takımda götümü yırtıyorum, pas atan yok. böyle bir komedi var mı hacı?
teknik direktörlerin acımasız olduğu pes 2009 modu. yahu kardeşim geneo'da iki sezon gol kralı olmuşum gelmişim manchester city'e ilk 5 maç 4 tane falan atmışım, bir maç gol atamayınca hoop yedek kulübesi. bu nasıl bir zihniyettir ya, bu nasıl bir adam kayırmacılıktır, bu nasıl 1-0 olsun bizim olsunculuktur yav.
bir de dikkatimi çeken olay, büyük maçlarda hocanın sizi oynatmaması. hull city maçında ilk 11 başlıyorsunuz, manchester united derbisi geliyor kulübedesiniz. geneo'da da başıma çok gelmişti. hayır hoca bir maçtan sonra basın toplantısında "hoyrat" küçük maçların büyük oyuncusu diye açıklama yaptı da benim mi haberim yok.
ayrıca üst üste bir kaç maç gol atamamak gerçekten çok sinir bozucu, insanın üzerindeki baskı artıyor gerçekten. artık gol kaçırdığımda ya da top kaptırdığımda stattan homurtular yükseliyor. ama takmıyorum kafama bir büyük maçta çakarım golümü taraftar bağrına basar.*
kezman'ı,özellikle semih'i ve bilimum forveti artık çok iyi anlıyorum.*
middlesbrough teknik direktörünün psikopat olduğu pes 2009 modu. forvette kaç maça çıkmışım be insafsız. dmc'de ne işim var yahu.
oyunun genel gidişatı try out la başlıyor. yani deneniyorsunuz. bu deneme maçındaki performansınıza göre teklif geliyor. ilk başta yedek takımın bir ferdi olarak idman maçına çıkıyorsunuz. iyi oynarsanız as takımla idman maçına çıkıyorsunuz. yine iyi oynarsanız maç kadrosuna alınıyorsunuz ama kadroya alındığınız ilk maç girmeyi beklemeyin. gidin çay falan koyun. çünkü macera daha yeni başlıyor. sonraki maçlarda 70. dakika civarı oyun durursa(!) maça giriyorsunuz. bu fırsatları iyi değerlendirin çünkü oynamadıkça adamınız öküz gibi oluyor, koşamıyor falan. iyi oynamaya devam ederseniz bu sefer as kadroda çıkmaya başlıyorsunuz, tabi daha 17 yaşında bir velet olduğunuz için kondisyon falan hak getire. 70. dakikadan sonra -sahanın her yerine koşarsanız 50 bile olabilir- t.d. sizi çıkarıyor. transfer dönemlerine dikkat edin efenim. rk diye geçen hadise rating. gelen tekliflerden ratingi en düşük olanı seçin. netekim paranın bi önemi yok oyunda.