yanlışlıkla kesilen ve alınan böbrekler yetmezmiş gibi, malesef şimdi de başımı za o masum savunmasız bebelerimizi oyuncak gibi boyayan hemşireler çıktı. hapis cezasına çaprılması gerektiren hemşire acaba şuan açığa alındımı o da ayrı bir mevzudur.
skandallarla çalkalanan özel kartal hastanesi'nde çalışmaktadır.
ıslak odunla sabahtan akşama kadar dövülse de, o makyaj yaptığı elleri kırılsa da az gelecek hemşiredir. yalnız ben öyle hemşirenin ta amına koyayım. beyin yoksunu orospu. şimdi ne desem az. isterim ki, o bebeklerin analarına-babalarına teslim edilsin diğer orospu arkadaşlarıyla birlikte, götü başı yer değiştirsin. ancak şu an umabildiğim tek şey bu sağlık skandalının, bu iğrençliğin diğer birçok skandal gibi öylece kapanıp gitmemesidir.
böyle haberleri duydukça yerimde duramıyorum. insanlıktan çıkmış olmalı bu ülkedeki çoğu insan.
hiç eşi dostu, yeğeni, kuzeni ne bileyim arkadaşının çocuğu falan yok mudur? bu nasıl bir akıl hastalığıdır? diye merak ettiren hemşiredir(!).
not: hemşirelerden özür dilerim.
akıl fukarası, işini sevmeyerek yapan, bu yüzden alakasız işlerle uğraşan karaktersiz birisidir...
kızların hemşire olmasının ağırlıklı sebebi ailelerinin öyle olmasını istemeleri. bu sebepten hemşirelerin çoğu mesleğini sevmiyor. genelleme yapmayı pek sevmem ama, benim tanıdığım hemşirelerin çoğu bundan aşağı kalır şeyler yapmıyorlardı. nöbet sırasında votka içeni bilirim, hastaya yanlış ilaç verdikten sonra "doktor verdi" diyeni bilirim, "gece yarısı doktor uyandırılmaz" diye hastayı sabaha kadar kıvrandıranı bilirim... hasta yakınlarına "işim var, hastaya sonra bakarım" deyip msnde yazışanı bilirim... yine nöbet sırasında saatlerce telefonda konuşup, ilaç saatini geçireni bilirim... hepsine de şahit olmuşluğum vardır. (eski nişanlım hemşireydi. çevresiyle de pek sık görüşürdüm mecburen...)
ha tabi ki doktorların yapması gereken ama yapmadıkları şeyleri hemşireler yapıyorlar. doktorlar sadece uzaktan bakıyor ve müdahalenin çoğunu hemşireler yapıyor, özveriyle çalışanlar da çok, saatlerce uykusuz kalan, ayakta kalan, sandalyede uyumak zorunda kalanlar da çok... ama nedense ben de bu zihniyette birini tanımışım...
beni en çok dehşete düşüren bebeklerin gözüne kalem çekmesi oldu. yaa ben bile "kendi" gözüme kalem çekerken gözlerim hemen sulanıyor... hayır içim o kadar sızladı ki daha fazla inceleyemedim ama anladığım kadarıyla gayet dipten yani göze gayet yakın bir yerden çekmişti kalemi... ya bebek o lan.