şu anda hayatının sekizinci ayını geçirmekte olan bir tanesi kardeşim olur.öz değil tabii,manevi.
tek istediği şey büyümek.konuşamadığı için sürekli sesler çıkarıyor,yürüyemediği için de ayaklarını sallıyor,biri beni yürütsün dercesine.bir de kendi küçük evreni var,seslerini en çok o evrende kullanıyor,sanki o kral,oyuncakları da onun tebaası.anlatıyor da anlatıyor.
çok şey söylüyor bu bebek,ama kimse anlamıyor,aptal aptal soytarılıklar yapmakla yetiniyor herkes.
bunların acıkınca ağlama, altına sıçınca ağlama, sıkılınca ağlama, şımarınca ağlama vb. ağlama çeşitlerinin yanı sıra bu gibi özellikleri de varmış. yenir ki bu.
1 kedi yavrusu, ekmeğin arasına koyup yiyesim gelir oderece severim
2 köpek yavrusu başkasının yerine utanmak hissinin sevgi versiyonunu düşün okadar severim
3 bebek ona kurban olurumişalla yakın zamanda benimde olucak
filtreleri gelişmemiş insan yavrusu.
her ışığa, her sese tepki veren yaratık. ne kadar yorucu birşey olduğunu tahmin bile edemeyiz. sokaktan bir ses geliyor, sen araba olduğunu biliyorsun veya gökyüzünden gelen sesin uçak olduğunu anlayabiliyorsun ama o anlayamıyor. o ses neeeaaaeaaaa diye ağlamaya başlıyor, görmek istiyor mümkünse dokunmak istiyor, hissetmek istiyor yoksa dar ediyor sana dünyayı. kedi oynasın diye lazer tutuyoruz ya kapıya duvara, bebek için de aynı şey geçerli işte. adam ışığın her hareketine tepki veriyor, bu lazer şeysi lan bakmam ben buna demiyor. etrafında gelişen her aktiviteden haberdar olmak istiyor bu insan yavrusu. gece ağlayarak uyanan bebekler bence acıktıkları için falan değil, ben uyurken kim bilir neler kaçırdım neeeaaeööööeaa diye ağlıyor. ne arabalar geçmiştir sokaktan, ne uçaklar vuuuuuvvvlamıştır gökyüzünden diye üzülüyor. enteresan...