örneğini şu an yaşamış olduğum hadise. yeminle öyle, yani tamam seviyoruz, ediyoruz, destekçisiyiz ölümüne de valla bu eylemlerde bulunurken de aynı zamanda da amansız bir hastalığa adım adım yaklaşıyoruz. son oynanan hacettepe maçının 80. dakikadan sonrasını izlerken geçirdiğim bir kriz sonucu, sözlükteki baska bir başlığa ard arda 3 kere mesaj yollamama vesile olmuştur. valla yenerken de yenilirken de çok çekiyoruz ama, yinede hastasıyız orası da ayrı..
aklımda birteksen fikrimde birteksen ne farkeder kartal sen hergün yenilsen ugrunda herseyden öyle varzgecmişken nasıl vazgecerim beşiktaşım senden.dedirten durumlar sinsilesi.
- iyileşecek miyim doktor?
- beşiktaşlısın diğ mi?
- herilt yani!
- şu reçeteye yazdığım takımı düzenli olarak tutarsan bi şeyciğin kalmaz.
- barcelona mı!
- evet.
- yendik ki biz bu sığırları 6 yıl önce!
- hey allahım... sittir git, bi daha da gelme lan buraya!
- golleri 26.dakikada ahmet dursun, 71.dakikada pascal..
- lan sus!
beşiktaş'ımız bizleri dönem dönem hasta etse de, hiçbir gerçek taraftarın sikinde olmayacağı iddiadır... biz daha çok aşağıdaki versiyonuyla ilgileniyoruz keza...
kötü bir örnek olacak ama (bkz: kazım kanat) bunun en carpıcı örneğidir. adam bjk yı savuncam diye sağlığından oldu ama gene kimseye yaranamadı. toprağı bol olsun. *
sebebi bireyler ya da takım değildir, başında dünyanın en iyi yöneticileri de olsa en iyi oyuncuları da gelse durum değişmeyecektir. 90ların başı ve 2002-2004 dönemi gibi bazı istisnalar yaşanmış ama çok uzun sürmemiştir.
branş ne olursa olsun söz konusu beşiktaşsa her an için, takımı ezici üstün bir anında bırakıp bir anda rezil bir durumda bulabilirsiniz, kafayı 2 dakika başka yöne çevirmenize bakar.
olaya farklı bir açıdan bakarsak taraftarın özel olduğu da söylenebilir. q7siyle gutisiyle armutspora bile puan veren, iverson'ıyla 17 sayı fark yapıp 2 dakikada maç veren*, 15 sayı geriden gelip öne geçen ve son saniyede maç veren*, üstelik bunları aynı haftaya sığdırabilen bir takımı desteklemek herkesin harcı değildir.