sözlüğü herhangi bir siyasi partinin ya da siyasi görüşün tekeline almak isteyen yazarların istemediği yazarlardır.
her kesimden yazar olmalı, her düşünceden, ki biz insanların ne istediklerini, ne düşündüklerini bilelim, birbirimizi daha rahat anlayalım.
görmek istemediğin, beğenmediğin herşeyi yok edemezsin. en fazla sen gözlerini kapayabilirsin. yapabileceğin tek şey bu.
açık konuşayım; bdp yi desteklemiyorum. son yapılan açlık grevlerini de desteklemedim. bdp nin yaptığı belediyeciliği hiç beğenmiyorum.
(bkz: osman baydemir) (bkz: diyarbakır)
ama bdp iyi ki var. bdp olması kürtlerin sorunlarını kim ciddiye alacaktı? kim ana dilde savunma, ana dilde eğitim gibi insan hakları bildirgesinde yazan bu hakları kürtlerin olması için çaba gösterecekti?
her görüşten insan olmalı tabii ki burda. Sonuçta türkiye'nin en büyük ikinci sözlüğünden bahsediyoruz. Bizim tek sıkıntımız tartışmayı bilemememiz. Bu meclis'te de böyle, tartışma programlarında da böyle, sosyal platformlarda da.
1- pkk'lı olmadığını söylüyorsun ama tüm ihanet projelerine destek çıkıyorsun.
2- ana dilde savunma lozan'dan beri var. bir insan ülkenin resmi dilini yeterince konuşamıyorsa en iyi konuştuğu dilde savunmasını zaten yapar.ancak bu getirilen yeni yasada ki amaç kürtçeyi resmi dil statüsüne çıkarma gayretidir.pekala senin benim kadar türkçe konuşabildikleri halde kürtçeyi sömürü aracı olarak kullanmak istedikleri gayet açıktır.bu yasa ile birlikte canı isteyen istediği dilde savunma yapma hakkı kazanıyor.mahkemelerle taşşak geçmeye kimsenin hakkı yoktur.yargılamayı zorlaştırmaktır bu yapılan.
3- ana dilde eğitime gelince ; iYi OKU!
BM ULUSAL YA DA ETNiK, DiNSEL VE DiLSEL AZINLIKLARA MENSUP KiŞiLERiN HAKLARI BiLDiRGESi
BM Genel Kurulunun 18 Aralık 1992 tarihli ve 47/135 Sayılı Kararı
(EĞiTiM iLE iLGiLi) 4.MADDE
1. Devletler gerektiğinde, azınlık mensubu kişilerin, hiçbir ayrımcılığa maruz kalmaksızın ve yasalar önünde tam bir eşitlik içinde, insan haklarından ve temel özgürlüklerden tam ve etkin bir şekilde yararlanmalarını güvence altına alacak tedbirler almakla yükümlüdürler.
2. Devletler, ulusal hukuku ihlal eden ve uluslararası standartlara aykırı olan bazı özel durumlar hariç, azınlık mensubu kişilerin kendi özelliklerini ifade etmeleri ve kendi kültürlerini, dillerini, dinlerini, gelenek ve göreneklerini geliştirebilmeleri için uygun koşulları yaratacak tedbirler alacaklardır.
3. Devletler, azınlık mensubu kişilerin, uygun durumlarda, anadillerini öğrenmeleri veya ana dillerinde öğrenim görmeleri için yeterli olanakları yaratacak uygun tedbirleri almalıdırlar.
4. Devletler, uygun durumlarda, kendi sınırları içerisindeki azınlıkların tarih, gelenek, dil ve kültürleri konusundaki bilgilerini teşvik amacıyla, eğitim alanında uygun tedbirler almalıdırlar. Azınlık mensubu kişiler, topluma ait tüm bilgilere ulaşabilecek yeterli olanaklara sahip olmalıdırlar.
5. Devletler, azınlık mensubu kişilerin, ülkenin ekonomik gelişme ve kalkınma sürecine tam katılımını sağlayıcı nitelikte uygun tedbirler düşünmelidirler.
Görüldüğü üzere BM bildirgesinde azınlıkların anadillerini öğrenmelerinden bahsediyor. zorunlu eğitim dili haline getirilmesinden söz etmiyor azınlıklarda bile.
kaldıki kürtler azınlık filan da değildir.belirttiğim üzere azınlık statüsü bir takım haklar getirdiği gibi bir takım feragatlarda getirmektedir.kıbrısta kıbrıs türk'ünün batı tarafından azınlık statüsüne alınması gayretlerine türkiye ve kıbrıs türkleri yıllar yılı niye karşı çıkıyor sanıyorsun.
önce öğren oku araştır sonra gel buralarda yorum yap solucan.
Türkiye cumhuriyetinin 1 tane eğitim dili var. o da türkçedir.başka hiçbir dil türkçenin yanına 2.bir resmi dil olarak getirilemez. kürtçe ve diğer tüm etnik diller elbette öğretilecek.ama seçmeli olarak.dileyen dilediği dili öğrenecek.ama zorunlu eğitim dedin mi orada duracaksın.çünkü bunun amacı çok açık biçimde millet içinden millet çıkarma çabasıdır.bunu ancak ahmaklar ve hainler kabul eder.yurdunun bütünlüğünü savunan biri bunu kabul etmez.çünkü bu bir hak değildir bu milleti bölme planıdır.
kürtçenin zorunlu dil olması demek küçücük çocukları etnisitelere göre ayırmak demektir bir kürt ailenin çocuğuna istemeseler dahi zorla kürtçe eğitim vermek demektir.
amaç tüm dillerin yaşaması ise amaç bir ülkede herkesin anadilini öğrenme hakkı ise zaten bm insan hakları bildirgesinde olduğu gibi her devlet yurttaşlarının bu haktan istekleri dahilinde yararlanmasını sağlamak gereken eğitim hizmetini vermekle yükümlüdür.
diyorsunki pkk'nın siyasi uzantısı olmasaydı kürtler sorunlarını nasıl anlatacaktı.
bak solucan,
bu ülkede 12 eylül sonrası bir anda kürt olmak, kürdüm demek suç sayıldı.kürtçe konuşmak suç sayıldı ve aynı 12 eylül bir yandan kürde yasaklar getirirken öte yandan pkk terör örgütünü peydah etti.12 eylül dediğimizde zaten amerikan emperyalizmi demektir.yani bir eliyle zulüm diğer eliyle o zulüme sözüm ona başkaldırı peydah edildi.o yüzden bu sorunları pkk'nın siyasi uzantısı dile getiriyor dersen adama gülerler.
12 eylül sonrası getirilen bu faşist yasaklar ilk olarak 1992'de o beğenmediğin chp'nin (o zaman shp idi) hükümet ortağı olarak kaldırdıttığı 12 eylülden kalma faşizan yasalarla ortadan kaldırılmış oldu.ki aynı shp'nin 89 yılında yayınladığı kürt raporu açıklandığında bu sorunun çözümüne yönelik her türlü somut öneri rpaorun içinde mevcuttu ve o rapor yüzünden shp'nin genel sekreteri ve raporda imzası bulanan diğer shp'liler dgm'de yargılandılar hatırlanırsa.
devam eden süreçte artan terör bir takım evrensel hakların tanınmasını geciktirdi ama neticesinde 1999 yılında ecevitin başbakanı olduğu hükümet, anadilde yayın yapma, kitap,albüm vs çıkarma haklarını tanıdı.aynı hükümet 2001 yılında anadilini öğrenme ve öğretme hakkını da tanıdı.nitekim bir sürü kürtçe kurs açıldı.sonra pek rağbet görmeyince çoğu kapandı. bu gayet doğaldı çünkü kürt, haliyle kürtçe bilirdi.niye kursa gitsin bildiği şeyi bir daha öğrensin.eh kürt olmayanında kürtçe umurunda olmayacağına göre doğal olarak rağbet fazla olmadı bu kurslara.
son yıllar içinde de kürtçenin gerek yüksek öğrenimde gerekse seçmeli ders olarak ilk ve orta öğretimde yer alması için gereken yasal düzenlemelerde yapıldı ve bugün artık kürtlerin dili kültürü noktasında hiçbir engel kalmadı.
hatta daha da ileri gidildi anayasaya açıkça aykırı olmasına rağmen devlet kanalı bile kuruldu kürtçe.zira bu iş devletin işi değildir.dileyen özel kanalını kurar.devlet tüm etnik kimlikler karşısında tarafsız olmak durumundadır.sen kürtçe kanal kurarsan lazca çerkezçe arnavutça boşnakça gürcüce ve daha bir sürü etnik kimlikte kanal da kurmak zorundasın.bunu yapamyacağına göre devlet olarak bu işe hiç bulaşmayacaksın.
sonuç itibariyle görüldüğü üzere pkk'nın siyasi uzantısı, kürtlerin hakları noktasında hiçbir faydası olmadığı gibi sürekli zararı dokunmuş en temel haklar noktasında dahi toplumun negatif gözle bakmasına neden olacak bir kin nefret ortamı oluşturmuştur.kürtlerin hakları bugün tastamam verilmiştir ve bundan pkk'nın bdp'nin bir katkısı değil tam tersi hakların verilmesindeki gecikmede mesuliyeti vardır.ayrıca federasyon,öz savunma vs gibi olmadık istekler bir hak talebi değil ülkeyi bölme parçalama çabasıdır.
bir siyasi parti terörü savunamaz oysa bdp açıkça terörün siyasi propogandasını yapmaktadır.böyle bir partinin siyasette yeri yoktur.varlığıyla kürtlere değil emperyalizme hizmet etmektedir.çünkü kan dökerek terör yaparak kimseye bir fayda sağlamak mümkün değildir.bundan ne kürt yarar sağlar ne de türkiye cumhuriyeti.tek yarar sağlayan emperyalizmdir.nitekim pkk terör örgütüde zaten emperyalizmin gayrı meşru çocuğudur.