neredeyse kesinleşmiş olaydır. bdp nin referandumu tartışmak için ortaya attığı şartları rte hiç düşünmeden ve 3 eylülde diyarbakırdaki mitinge kalmadan reddetti, haliyle bdp ye de boykot kararını kesinleştirmek kaldı.
bu süreçte özellikle bdp nin ortaya koyduğu boykot tavrı çok eleştirildi. çevresinde tanıdığı nereydese herkes bdp seçmeni olan ve bu süreci yakından takip eden biri olarak, partiye, boykotçu kürtlere, bana, arkadaşlarıma gelen eleştirilerin büyük çoğunluğunu kendi penceremden değerlendirmek isterim.
en başta söyleyeyim bu süreçte en boktan durum boykotçu olmak. evetçiler tavrımızın hayırcılara yarayacağını, hayırcılar da evetçilere yarayacağını söyleyip suçluyor, ardında ekliyor : sonuçlarına katlanırsınız. ne olacaksa artık sonunda,katlanacakmışız!
öncelikle şunu idrak etmek gerekir, bdp ve kürtlerin boykot tavrı iki taraftan birine gizli destek değildir.böyle de bi niyetimiz yok. eğer birilerine destek vereceksek bunu gizliden yapmaya da ihtiyacımız yok ayrıca. 2007 deki referandumda açıkça akpnin getirdiği pakedi destekledik. bize yöneltilen bu eleştiri gülünç, kısaca.
peki neden evet ya da hayır demiyoruz?
öyle ya akp ve getirdiği pakede karşı olduğumuzu söylüyoruz ama hayır da demiyoruz. çelişkili bu durumun oldukça basit bi açıklaması var. biz chp-mhp çizgisindeki devlet yapısının değişmemesi anlamına gelecek oy olan hayırı veremeyiz.
12 eylülcüleri fikri iktidarda kendisi zindanda diye tanımlayan mhp ve devleti kendisinin gören chpnin yanında olmak kürtler için sıkıntılı durumdur. zira kürtler ne çektiyse hepsi bu anlayışın hakim olduğu devlet elindendir. ki bu anlayış hala kürtlere haklar verilmesini engelleyip duruyor. bu sebeple hayır demek geleneksel kürtler için ve benim için mümkün değil. bu seçenek en başından devre dışı, düşünmedik bile, düşünmüyoruz da.
e ama akp devletleşecek, yargıyı eline alacak gibi karşı argumanların kürtlerin gözünde itibarı yok, zira mevcut, korunması istenen devletin, kürtlere neler yaptığı bakmak için asit kuyularından çıkan kemiklere bakabilirsiniz. yargı konusunda da yargıya, söz konusu kürtlük olduğunda adil yargılamaya inan kürt var mı onu da bilmiyorum. açıkçası ben hiç ama hiç güvenmiyorum.
laiklik tehlikede, yeşil sermaye anayasası gibi laflara hiç girmiyorum bile. bunlar kürtlerin oy verme kriterlerinin kıyısına bile yaklaşamıyor çünkü.
madem kürtler devlet elinden çok çekti o zaman biz pakede evet demiyoruz?
haklı bi soru.
bunun cevabı aslında bugünkü durumdan ziyade pakedi getirenlerin bu süreçte takındığı tavırda gizli.
akp-chp elele verip 2007 seçimlerinden önce bağımsızlar-özellikle kürtler- meclise girmesin diye çarşaf liste uygulaması getirdiler. üstüne partilerin hazine yardımı almasını da engellediler. iki partinin de attığı büyük kazıklardan biridir bu. akp ve chp yi kürtlerin gözünde aynı kefeye getirmiştir ayrıca.
dtp güç bela meclise girdikten sonra sanki kendi hakları ile değil de birilerinin lütfu ile meclise girmişler gibi muamele gördüler. başta başbakan olmak üzere akpliler tarafından meşru ve legal bi siyasi parti değilmiş gibi gösterilip durdu.
hatta başbakan dtplilerle görüşmeyi başka bi şekilde göstermek için saçma sapan işler de yapmaktan çekinmedi.
tmk, kck tutuklamaları, kadın olsa çocuk da olsa icabına bakılır söylemleri de cabası
şimdi diyeceksin kck de suçlular yargılanmasın mı? yargılansın tabi suçu olan kim varsa yargılansın. ama böyle mi yargılansın. bu konuda 2 kelam etmiş herkesi içeri atarak mı yargılansın. belediye başkanlarını plastik kelepçelerle bahçede sıraya dizip poz verdirerek mi yargılasın. 15 aydır mahkeme olmadan mı yargılansın. tüm bunlar bu olayın altındaki art niyeti göstermek için yetmez mi sence de?
kadının da çocuğun da icabına baktılar ayrıca, onu da belirtelim.
pakedin hazırlanışı ve oylanışı sürecinde de akp, kendisine kapıyı baştan kapatan chp-mhp ile bile görüşme talebinde bulunurken, pakede alternatif iyileştirmeler hazırlayan, destek sinyalleri veren bdp den muhtemelen iç anadoludaki milliyetçi oyları düşünürek uzak durdu. sanki vebalıymış gibi. hala da uzak duruyor.
bdpyi yok sayan, onun için herhangi bi iyileştirme getirmeyen akp, tüm bunlar yetmezmiş gibi evet demezseniz ergenekoncu olursunuz biçiminde tehdit etti üstüne.
bdp de bu pakede destek vermek için bazı şartlar koştu,haklı olarak. çünkü kürtlerin legal siyaset tarihinden ilk kez ellerine böyle bi fırsat geçti. şartlarını kabul ettirebilirlerse hem ülkenin demokrasisi için hem de kendileri için önemli bir adım atılacaktı. ama akp bunu da görmezden geldi.
demokrasi iddiası ile hazırlanan pakete destek şartı olarak, adil temsilin en büyük engeli olan seçim barajını indirilmesinin getirilmesi ve rte nin bu barajı ben getirmedimki neden indireyim, istikrarı bozar gibi saçma sebeplerle karşılaması bile başlı başına bir boykot sebebi.
bdpnin siyasi çıkarı ülkenin çıkarında önemli mi? diye soruyorlar ben bunları anlatınca.
daha önemli değil tabi ama dediğim gibi ilk defa bdp nin eline kendi varlığını daha güçlü devam ettirebilme şansı ya da bu durumu müzakere etme imkanı geçmişti. bunu elde etmeden koşulsuz destek vermesi de mümkün değil. eğer koşulsuz destek verecekse partinin kapısına kilidi vursunlar, herkes gitsin evinde otursun zaten.
tüm bunların içinde unuttuğum bi kesim daha var: yetmez ama evetçiler. bu zümredeki arkadaşların da beklentisi bundan sonra yeni,daha demokratik bi anayasa.
rteye,söylemlerine hiç bi şekilde güvenmeyen biri olarak bu seçeneğin de kürtler için geçersiz olduğunu düşünüyorum.üstelik elimizde yök gibi bi örnek varken yarın rtenin neyinize yetmiyor ulan demeyeceğinin de garantisi yok.
bi de iradeye ipotek koyma meselesi var. ona da değinmek lazım gelir. kimsenin kimseye zorla sandığa gitme dediği yok.bu baskı söylemleri 30 yıl öncede kaldı.aşmak lazım artık bunları.biz, sadece partiye yapılanları anlatıp akp nin takındığı tavrı ifşa ediyoruz. karar yine kişinin kendisinin tabiî ki.
ayrıca ona buna tehditkar tavırlarla tercihini açıkla diyen başbakanı gördükten sonra kimin iradeye ipotek koyduğunu bi kez daha düşünmek lazım derim ben.
sonuç itibarı ile bizim gözümüzde her iki tarafında birbirinden zerre farkı yok. birbiri ile alakasız maddelerin şark kurnazlığı ile doldurulduğu ve görmezden gelindiğimiz bi pakete evet ya da hayır gibi kati bi oy veremeyiz.
kararımızın doğru ya da yanlışlığı tartışılabilir ama biz birlik olarak tepkimizi koymak zorundayız, bu birliğe 2 kişi de katılabilir 2 milyon kişi de. sayı fark etmez yeter ki dayatmaya karşı olduğumuz anlaşılsın.
en iyisi 12 eylül gün sandık yerine pikniğe gitmek, ben öyle yapacam en azından. size de tavsiye ederim.
(bkz: seydaye gerok)