şu dünyada yedi milyar insanız, kimimiz cogu zaman tasını taragını toplayıp, basını alıp gitmek istedi kimimiz isteyecek yani hepimiz için ortak ve nadir bir eylemdir. şu var ki şartlar hep namusait bir mahiyette tezahür etti gidemedik lakin kalamadıkta.
içinde fırtınalar kopan ama bir köşede sessizce otur-andır. uzak diyarlara gidip ne olursa olsun yaşam savaşı vermek ister. en büyük nefreti bedenini zorunlu olarak tuttuğu artık istemediği buralardır. kendini anlatamaz bırakacakların dan vazgeçemez. hayat her yönünü gösterir ona , o ise sadece uzakların derdiyle yanıp kavrulur. umulur ki bir gün gerçekleştirir bunu...
Ben suyumu kazandım da içtim.
Ekmeğimi böldüm de yedim.
Alkışı duydum, ihaneti gördüm.
Sesim de oldu, sessizliğimde.
Seviştiğimde oldu benim.
Sende başını alıp gitme ne olur. ne olur tut ellerimi.
Hayatta hiçbir şeyim az olmadı senin kadar,
Hiçbir şeyi istemedim seni istediğim kadar.
Sende başını alıp gitme ne olur. ne olur tut ellerimi.
Ne olur...
artık yorulmuş olan kişidir.
onca gürültü içinde sesi işitilmez.
kimse dinlemiyordur.
herkes söylüyordur.
ne söylese boştur.
işte o anda susar beyninin içinde tüm sesler.
başını alıp gitme düşüncesi beliriverir kafasında.
ne istediğimi kimse önemsemiyorsa,
'burda ne işim var?' diye çın çın çınlar bir ses kulağında.
o an vakit tamamdır.
başını alıp , içindekileri geçmişe bırakıp gitme zamanı gelmiştir.
dakika sektirmeden yola koyulmalıdır.
keşke bunu yapabilsem ne güzel olurdu...düşüncesi bile güzel.herşeyden, herkesten kaçmak, kurtulmak omzundaki yüklerden hatta kimseye bağlı olmadan yaşamak...ama bunu yaparken geçmişide olduğu yerde bırakmak lazım.