Bir 'izmirli anne' karizmasının yanından bile geçemeyecek karizmadır.
50'sinde bile hala Taş gibi, göz kamaştıran, kendine yakışan modern kıyafetlerle gezen, Bostanlı ve Karşıyaka sahillerinde adidas eşofmanı ile köpek gezdiren, fönsüz ve makyajsız sokağa adım atmayan, en az üniversite mezunu ve emekli olduğu halde ya bir dükkan işleten veya yeniden üniversite okuyan, kültürlü, yanınızda dolaştığında gurur duyacağınız bir anne asıl karizmatik annedir.
En büyük karizma zaten anneliktir.
Genç ve ihtiyar'dan alıntı...
"Annen ne oldu diyeceksin değil mi? Annem de öldü. Büyük balıkçı gemisinde aşçılık yapıyordu. Orkinos topluyorlardı denizin dibinden. Sabah çıkar, akşam gelirdi. Her gün olduğu gibi yine bir akşam sahilde onu bekliyordum. Gemiden herkes indi, annem inmedi. Herkes bana garip garip baktı. Birkaç gün sonra denizde cesedini bulmuş polisler annemin. Ben gittim bakmaya, oydu. Bu şerefsiz patronuna kendini teslim etmemek için atmış kendini denize. Görenler söylemişler. Birkaç gündür sıkıştırıyormuş soysuz. Namusuyla öldü yani. Biliyon mu bu sefer hiç ağlamadım? Babamın ölüsünü anlatmadan anneme geçtim değil mi? Onu da anlatayım sana. Başsız kaldığımızı anlamasınlar diye babamı; annem, ninem ve ben gömdük. Uzaklara taa uzaklara çalışmaya gitti dedik komşulara. Evimizin bahçesinde yatıyor şimdi. Annemi mezarlığa gömdüler. O biraz daha rahat gibi. Üzerine kimse çöp dökmüyor çünkü."
başla ilgili bir şey yok gördüğünüz gibi... Anne annedir.