etrafında duyduğu ve çok hoşuna giden anıları dinleyip, içerleyerek 'lan keşke bende yaşasam böyle şeyler' 'bunların olmadığı yerde anlatırım olur biter' diyip başka ortamlarda kendi yaşıyormuşcasına anlatan maldır.
aslında suclu olan malımız değildir, bu tür ortamlara onu sokmayan p.ç arkadaşlarıdır. yadırganılasılardır, lanetlendirilesilerdir.
kesinlikle mal olmayan olay anlatma konusunda usta olan ortamların aranılan adamıdır.Zaten yaşandıktan sonra anlatılan olay dinleyen kişiye hiç komik gelmicektir ama kişi olayı'' sonra gitmiş o adam da düşmüş bizimkiler çok gülmüş'' diye anlatmak yerine,'' adam baktım gidiyordu bir düştü'' diye yaşamış gibi anlatırsa daha bi akıcı olduğundan karşıdaki insana olayı rahat aktarabilir.
anlattıktan sonra aslında bunu arkadaşım yaşamıştı derse +14 karizma kazanmaktadır zat. çünkü anaa ne güzel anlattı lan diye dikkatleri toplar kendisi.
- ahahah ulan ne adamsın yaa. sende daha çok vardır böyle hikayeler.
+ eheheh olmaz mı oğlum. bak yine üniversite yıllarımdan... final haftası geldi çattı. beni biliyosun, öyle çok ders çalışmam aga. yine çalışmamışım sınava, zaten iki saat mi, üç saat mi ne uyudum. zor uyandım, anca yetiştim sınava. neyse girdik sınıfa falan hocayı bekliyoruz. geldi hoca dağıttı soruları. hacı bi baktım tek soru var kağıtta. "risk nedir?" diye. baktım millet paragraf paragraf yazıyo, kağıdın arkasına "risk budur" yazdım çıktım hoca. 100 aldım sınavdan.
- vaaay, helal be abi. yalnız sen kimya bölümünü bitirmedin mi?
+ çok kıldı olm bizim hocalar.
- abi sonra biz pogoya başladık elemanın biri de kız arkadaşı ile gelmiş kızı attı ortaya nasıl vuruyoruz kıza görmen lazım müthiş konserdi.
- bak hilmi senin böyle bir konser anın olmadığını ikimiz de çok iyi biliyoruz kimden arakladığını açıkla yoksa pis döverim.
- hakkı abinin küçük oğlu sedat abi o gidiyo böyle konserlere sonra bize anlatıyo
- haa satanist diyorlardı onun için.
- bilmem abi ama çok sağlam konser anıları var.
bir alt türü olarak, şehir efsanelerini ve sözlük girdilerini sahiplenerek kendininmiş gibi anlatmak vardır ki, düşman başınadır.
dersliklerin önünde duymuştum vakti zamanında, "mükemmel bi yerde inebilir miyim dedim ya inanabiliyo musun bütün minibüs koptu bınaa" diyen kızın birini.
sözlük girdilerinden mütevellit, "teoman'ın sürpriz'inin nakarat sözlerini "bul beni yalamana gerek yok" sanıyordum yaa nıhaha" diyen de bir o kadar rezildir. aptal. sanki ihtimal var öyle bir şarkı sözünün olmasına, ya da oldu diyelim, infial yaratmamasına. cücük beyinli. hadi sen aptalsın o belli de, karşındakinin aptallık derecesini neden kendininkine denk sayıyosun ki? denlik mümkün değil çünkü.
çıldırıyorum ya. resmen çıldırıyorum bunlara.
hikayeyi iyi anlatıyorsa sorun olmamakla birlikte hiç kimsenin kazımadığı adamlardır. keza mutlaka bir yerde açık verirler, genelde yüzüne vurulmaz ama yine de içinizden "hastir len" dersiniz.
edit: imla
- son penaltı olm, nasıl heyecanlıyım anlatamam. hakem düdüğü çaldı, kaleciye baktım. yerden sol köşeye çaktım topu. ben golü atınca okan, emre, hakan, hagi falan koşmaya başladılar. sonrasını hatırlamıyom.
efendim good will hunting'i izleyenler bilir ki kahramanımız matt damon'ın kızları tavlamada kullandığı bir yoldur. hatta aynı taktiği psikologu robin williams' a uygulamış ama yılların yaşlı kurdunu kandıramamıştır. vel hasıl kelam oluyor böyle mallar işte...
- oğlum yaşadığım en mükemmel olaydı lan... tam projeyi çiziyordum ki sekteret bana vahşi bakışlar atarak " benimle alt kata kadar gelirmisin yakışıklı kovboy " dedi. duyduklarıma inanamıyordum... yolun yarısına gelmeden yarı çıplak aşşağıya indik, sonra bla bla bla ...
** ziktir lan !? bu çılgın sekreter july değil mi ?
- böyle etrafta gazeteci arkadaşlar falan, herkes not alıyor dayı. benimde pipim kaşındı tabi. kaşıyorum bi yandan.
+ ee?
- bush ibnesi gördü bunu? bakıyor bön bön. göz gırbtım "ne bakıyon" dercesine. o da bana göz kırptı.
+ vay ibne. ee?
- şak diye bi kaşıntı girmez mi ayak tabanıma. ayakkabayı çıkardım, mantar da var biliyon nu, löpür löpür kaşıyorum, ulan bi bakarım ayaklarıma bakıyor fetişist! gözüm döndü tabi!
+ bush mu !? vay bee! ee abi?
- ayakkabayı elime geçirmemlen, suratının ortasına yapıştırmam bir oldu. ilkte ıska geçtim, çıkardım solu da attım sonra. tam bööyle bödöst! diye yapıştı suratına.
+ teğet geçti diye gördüydük?
- montaj o montaj. gösterirler mi sandın olm.
+ ...
- ..
+ ayak kokuyor abi senin.
- mantar var dediydim ya olm.
illa mal olması gerekmez. Bazı hafızası zayıf insanlar duyduklarıyla yaşadıklarını karıştırabiliyor, özellikle anılarını görüntü şeklinde hafızasında tutamama sorunu olanlar. Bu bakımdan sık sık bu tarz hatalara düşebiliyorlar. Bazı insanlar da anlattıkları bir şeyi tekrar tekrar anlatabiliyor, daha önce anlattığını asla hatırlamayarak. Hatta zaman geçtikçe bazı şeyleri yanlış hatırladığından 3 gün önceki anlattığıyla 3 gün sonraki anlattığı farklı olabiliyor. Bu da gene bir hafıza problemine işaret ediyor. Bunların hepsinin üstüne bu hafıza problemlerinin kökeninin kişinin düşünce yapısındaki sorundan kaynaklandığını iddia eden psikoloji uzmanları var. ** bu düşünce yapısındaki problemlerden biri de düşüncelerin cümle cümle değil kelime kelime oluşturulması. Bu bozukluk özellikle, şizofreni yatkını hastalarda görülüyor(muş). * Bu kelime kelime kaydetme durumunun kişiye sağladığı tek avantaj beyninin korkunç bir serbest çağrışım makinesi haline dönüşmesi imiş.
(bkz: Araştırdık kardeşim)
ekleme: buradaki şizofreni yatkınlığı meselesini güvenilir olmayan bir kaynaktan okudum. bilmenizi isterim.
bazen bu tip malların, hikayeyi duyduğu adamı unutup, bizzat hikayenin kaynağı olan adama anlatan malları da mevcuttur. Başıma gelen olaydır...
bakın bu olayı anlatırken başıma geldiğinin altını çizmek istiyorum, başkasından falan duymadım yani...
Köpeklerle kötü bir anım olmuştur, gecenin bir vakti takribi 10 köpeğin arasından koşarak eve gitmiştim, ama öyle böyle bir koşuş değil resmen 100 metre dünya rekoruydu...
s:skirmish
a:arkadaş
a:aaaaabi bende nefret ederim köpeklerden mına koyim, bigün nooldu biliyon mu?
s:nerden bilim?
a:abi bak şimdi köydeyiz taam mı, biliyosun bizim köyde de kocaman mezarlık var. *
s:bilmiyorum neyse, ee?
a:annem gecenin bi vakti, teyzene git ve elime bişi verip bunu götür ona dedi taam mı.*
s:ee?(alet kutusu olm alet)
a:teyzemle babaannemin evinin arasında o mezarlıkta, saat gece 11 falan zifiri karanlık, daha dışarıya çıkmadan geliyodu köpeklerin sesi, uluyolardı falan böyle...
s:ee?
a:abi gidiyorum ne görim, benim yürüdüğüm yolun biraz altında bir evin önünde toplanmışlar uluyolar mal mal, ama acaip korktum...
s:ee abi? *
a:bunlar beni görmesin diye mezarlığa sırtımı dayadım sessiz sessiz gidiyorum ama 6 7 tane köpek var orda.
s:ee? *
a:abi, tam o şekil yürürken bi hırıltı duydum, ama acaip yakından geliyo, nefes gibi, aaaabi birden irkilme geldi sanırım hemen kafamın üstünden geliyodu...
s:bak seeeen, lan çok heyecanlandım eeee? *
a:aabi kafamı yavaş yavaş kaldırdım ne görim, 3 tane köpek, biri tam dibimde bana bakıyo...
s:asdahgadaşadaşdqwlşakşlajklq sinirle karışık gülme efekti
a:aaaabi bir koşmuşum teyzemlere kadar ama nasıl koştum, köpekler arkamdan koşmaya tenezül bile etmedi lanişte tam burda olay kopar arkadaş. konuyu anlatış tarzı bile aynı mına koyim.
s:helal olsun lan köpeklerin sayısını karıştırmadın.
a:nasıl?
s:benim hikayem bu anuna koyim!
a:nasıl abi?..........* nasıl falan yani, nasıl?
s:taam yok bişi!
a:tamam.