bir daha asla yaşayamayacağı aşkları teget geçerken
hep onu sevmeyenleri severek
hep onu sevenin gözlerinden kalabalıklara akarak
karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara...
...
hele bir de başkasını seven sevgili bunu inkar ediyor ve gözünüzün içine baka baka ben seni seviyorum diyorsa kendinizi kandırabilmek için yeterli gerekçeyi elde edersiniz. fakat uzun sürmez bu durum, herşey açıktır, insanın kendi içinden ısrarla gelen 'sevilmiyorsun' seslerine inanması gerektiğini anlayacağı durum belki yarındır, belki yarından da yakındır.
mutlaka yaşanan bir trajedi. sonunda onur kazanır, aşk kalbe insanın kendisiyle birlikte gömülür. ondan sonraki her sevgilinin de canı çıkarılır. oysa onların günahı yoktur, ilk vatandaş hıyarlık etmiş başkasını, siz de hıyarlık etmiş ve onu sevmişsinizdir. ama hayat nitekim böyle birşeydir.
insanın elinde olmayan bir durumdur. icinde oldugunuz durum ic acıvı ve belkide umutsuzdur ama elden bişi gelmediği icin ya oturup uzun yıllar bekleni yada akıl basa alınıp bosverip gidilir. :)
karşılıksız aşka duyulan yoğun ilgi. dertlenmeye bahane aramak, her akşam içmeye bahane bulmak gibi pek çok açıklama yapabilirim. aslında kısaca saçmalık..
ölü bir gün ağlatır bu hergün ağlatır durumudur. onun yaşadığını bilmek, hele şu anda belini başkasının sardığını düşünmek ölüp diriltir, sonra tekrar öldürür, usanmaz tekrar diriltir, ardından yine öldürür ve bu acı sürüp gider, lakin bir sihirli elin gelip sizi bezmiş omuzlarınızdan tutup çekene kadar...
insanın hayatta düşebileceği en kötü durumlardan biri. her nekadar başkasını sevdiğini bilsek bile yinede onu sevmekten kendimizi alamama durumu. insanın o an ki hali dışarıdan ne kadar berbat görünse bile yinede hoşumuza gider, ama aşk bittikten sonrada kafamıza vurur ve salaklığımıza yanarız. my good kimsenin başına vermesin.
ne öldürür ne de yaşatır... Aslında en kötüsüdür çünkü belirsizliktir... açılamamanın verdiği umut ve bilmenin verdiği umutsuzluk bir aradadır... ne iyidir ne de kötü. hiçbir zaman açılamazsınız ve hiçbir zaman gösteremezsiniz sevginizi... sevginiz gerçekten kuvvetli ise onun mutluluğunu düşünür ve onun unuttuğunu bilene dek susarsınız. tüm fırtınaları içinizde yaşarsınız. kah gelir sevdiğiniz size sevdiğini anlatır. susarsınız ve belki de öğütler verirsiniz çünkü öylesine seviyorsunuzdur ki onun mutluluğu sizin mutluluğunuzun önüne geçer. tüm bencillikleri bir yana bırakırsınız. hayatın bilindik duygularından arınır ve sadece ''o'' odaklı yaşarsınız. kah gelir teni teninize değer, siz alev alev yanarken, onun diğer 3. şahsı düşündüğünü bilirsiniz ve gönlünüze canınızı çok yakan bir kor düşer... bazı şeyler evet unutulur ama bazıları hayatınız boyunca en üzgün, en savunmasız ve en yalnız olduğunuz anlarda sizi bulur... işte başkasını seven birini sevmek de böyle birşeydir.
birgün belki hayattan...
geçmişteki günlerden...
bir teselli ararsın...
bak o zaman resmime...
seni sevene attığın kazıktır. ama senin sevdiğin de sana bu kazığı attığından dolayı, seni sevene attığın kazık seni etkilemez. çünkü senin sevdiğin de sana attığı kazıktan etkilenmez.
ne hayatın sonudur ne de aşkın..sonuçta bilerek yapılan hadisedir..ya sevgilinin birlikteyken başkasını sevmesi, gibi bir hadise olsaydı, işte orası hem hüzün olur hem de hüsran..*