galatasaraydır. hani şu renkleri sarı kırmızı olan. drogbalar sneijderler eboueler buraklar selçuklar amrabadlar beleş mi geliyor? yoksa sizi çok seven ünal aysal kendi cebinden mi veriyor.
net ifadelerle fenerbahçe taraftarının başımızda şapka var diye köylü zannetmesinden başka bir şey değil.
ulan amına koyim adamlar gözümüzün içine baka baka cahil muamelesi falan yapıyorlar. sayıştay'ın görevini söylemişiz, olayın ne olduğunu söylemişiz, olay eğer suçsa galatasaray'a asla bir ilgisinin olmamasını söylemişiz, eğer suçsa bir tane galatasaray taraftarının arkasında durmayacağını, yavşaklığı savunmayacağını söylemişiz, ısrar edince de "ulan amına koyim, senin başkanının, yöneticilerinin yemediği nane kalmamış, hem de senin kulübünde yöneticiyken yemiş tüm bu naneleri" diyoruz da bununla da taşak geçiyorlar.
ünal aysal olmayan bir malı mı satmış? bir sözleşme yapılmış ve o sözleşmeye karşılıklı imzalar atılmış. sonra sayıştay çıkıp demiş ki "ulan resmen kazık yemişiz, çok pahalı" eee bu dolandırıcılık mı oluyor yani... hay sikeyim böyle aşkın ızdırabını.
olay basit; kelime oyunları. karşındakiyle taşak geçerek dışarıya haklı gösterme çabası. ulan bunların yöneticileri de bunu yapmıyor mu? nihat özdemir galatasaray'ın şampiyon olduğu gece için "yalan söylüyorlar, kupayı aldıklarında ışıklar açıktı" demedi mi amına koyim. hep böyle işte... neyse, tamam sakinim. *
- Hacı. Botokslu dolandırıcı devleti şu kadar dolandırmış...
+ iftiraaaaaa Yallaaaaan
- Al kanka devletin Yolsuzlukları belirleme ve mücadele için kurulmuş olan kurumu sayıştay'ın bu konuyla ilgili şu şu tarihli, şu şu sayılı raporu...
+Yaaa banane yaaa almasaymış devlet yalan söylüyoooo niye içerde diilki hem...
-Kardeş bu bu sebeplerden dolayı içeride değil, iktidar biat meselesi falan.
+ Sen git aziz yıldırım silah kaçırıyo nihat özdemir mavi akım böhü
"TBMM'nin bütçe hakkını kullanmasına yönelik olarak, kamu idarelerinin etkin, verimli, ekonomik ve hukuka uygun biçimde faaliyet göstermesini, kamu kaynaklarının öngörülen amaç, hedef, kanunlar ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olarak elde edilmesini, saklanmasını ve kullanılmasını sağlamak için denetim yaparak raporlar üretmek ve sorumluların hesap ve işlemlerini yargılama yoluyla kesin hükme bağlamaktır."
sayıştay görevini yapmıştır, ancak bu iş dolandırıcılık kapsamına girmez, dolandırıcılık dediğimiz olay başka bir şey ki dediğimiz gibi bunu en iyi kimlerin bildiğini bizler biliyoruz.
ha bak üstüne basa basa söylüyoruz, benden önce de söylemişler; hiçbir kişi, hiçbir şahıs galatasaray armasından üstün değildir. eğer ortada gerçekten bir suç varsa hiçbir galatasaraylı bu suçun yavşaklığını yapmaz.
ayrıca konunun galatasaray'la ilgisini hâlâ çözebilmiş değilim...
anlatamıyoruzki... ünal aysal'ın devlete sattığı bir malın fiyatı fazlaymış. bu mudur yani?
kılıçları çekeceksek her şeyi baştan konuşalım? ne zamanki bir yavşaklığı savunurum, o zaman galatasaraylılık gömleğimi askıya asarım; ama görülüyor ki 3 temmuz'dan beri yenen naneler çarşaf çarşaf ortadayken birileri hâlâ "başkanım da başkanım" diyor, şimdi de çıkmış bok atacak yer arıyor.
yavşaklık bu kadar aleniyken kime ne anlatabiliriz? hiç...
madem çok araştırıyorsunuz o halde aziz yıldırım'ın silah kaçakçılığı davalarına, nihat özdemir'in mavi akım operasyonuna (hatta 2006-2007 arasında pek ortalarda görülmemesine) bir bakın.
Sayıştay gereksiz bir kurum olduğu için keynes'in iktisat kurallarından haberi falan olmadığı için devlet nasıl yönetilir bilmediği için bu raporu yayınlamıştır.
dolayısıyla bu başkan'a ve bu takım'a öylesine rapor yazmıştır.
biz fenerbahçeli değiliz eğer suç işlemişse yasa dışı bir iş yapmışsa ünal aysal da fatih terim de tutuklanır. suçluları gözümüz kapalı savunmayız, kim olursa olsun. işte galatasaray ı galatasaray yapan budur.
arz eden : bu malın fiyatı 1 lira.
talep eden : kabul.
hâlâ anlamayanlar için şöyle söyleyeyim; bir tişört almak istersiniz, fiyatını görürsünüz, önce pahalı gelir ama sonra razı olursunuz ve o tişörtü alırsınız. sonra aradan belli zaman geçer, başka yerlerde o tişörtten görürsünüz ve "ulan pahalıya almışım be" dersiniz.
peki size o tişörtü satana dolandırıcı, hortumcu der misiniz? demezsiniz, çünkü kendiniz razı olmuşsunuzdur.
dolandırıcılık dersek başka bir olay anlatırız ki, bunu da en iyi bilenlerin kimler olduğunu herkes biliyor sanırım.
Annesi kamu hizmetinde çalışanların devletin raporlarını görmesine rağmen iftiraaa yaaa diye ağladığı takımdır.
Lan.. Ben! VAR YA! ... Neyse.
Bazıları da bu ülkeyi amerikan filmlerindeki yargı kurallarına sahip sanıyor. Lan devletin yönetimindeki 550 millet vekilinin 510 tanesi bir şekilde hükümlüyken yok ne kolaymış bik bik...
lan bu ülkede baklava çalan çocuk 13 sene hapis yatmışken çillerler jetskilerle geziyordu dengesiz.
lan bu ülkede tecavüzcüler aftan yararlanamazken tecavüz edip öldüren katiller aynı aftan yararlanıp dışarı çıkıyordu şuursuz.
lan bu ülkede yumurta atan 6 poşu takan 11 yıl hapis yedi, kuddusi okkır ergenekon un kasası diye alındı 1 senede kanser oldu verem oldu öldü cenazesini kaldırmaya parası çıkmadı, ailesi vergi borcunu ödeyemedi evine haciz geldi manda.
lan bu ülkede birisi kitap yazmaya karar verdi diye hapse atıldı daha yeni çıktı...
annesi meslek sahiplerinin herkesi kendi gibi bilmelerinden dolayı attıkları iftira. şu an ki yönetim kurullarında bir adet hayali ihracatçı vardır haberleri yok. 2 2,3 milyar dolardan vazgeçmişler 1,3'e düşürmüşler. 3 ünal aysal o anlaşmaları silah zoruyla yapmış. senin annen meslek sahibi diye herkesi öyle sanma. faruk süren'in dağıtılmayan kar payından bahsederken kullandığı hortum lafını götünden hiç anlama. ulan başkan yardımcınız çankaya köşkü tadilatında yolsuzluk yaptı be.
devletin yolsuzluklarını ortaya çıkarma kurumu olan sayıştayın raporuyla suçlanan devlet olması gerekirken suçlanan takım.
basite indirgersek:
alıcı: usta bu kac kuruş?
satıcı: 15
alıcı: ver ordan 10kilo
satıcı: buyur abicim
ertesi gün
alıcı: ya usta bunu senden aldım ama pahalı geldi beee indirim yapsan da indirdiğin kısmı geri versen?
satıcı: !?!?!?!?! (buraya birşey yazmıyorum, siz doldurun)
dolandırmamış adamdır. zamanında yapılan anlaşmayı bozmamıştır. elektriği anlaştığı fiyattan satmaya devam etmiştir. ünal aysal'ı değil (o bir iş adamı ne kadar tutturursa peşinde) o anlaşmayı yapan devlet görevlilerini suçlayın. Bu da yetmedi yukarıda süren galatasaray'ın içini hortumladık derken iki şirket arasındaki para aktarmalardan bahsetmetedir. sportif aş ve futbol aş. ama ekonomiden ve sermaye piyasalarından bihaber çoluk çocuk ve de haberi yapan muhabir böyle aymazlıklara düşer. anlamadığınız konularda yorum yapmayın.
eski başkan dediğim de, naylon faturacı. hani aziz başkan ın babasının üzerinden savunma yapıp asalet apoletiyle dolaşanlar önce kendi boklarına bi sifon çekse iyi olur.
ticaret yapmış ve yaptığı ticaretteki fiyatı yüksekmiş, bu mudur yani. siz buna dolandırıcılık mı diyorsunuz? neye göre dolandırıcılık, kime göre dolandırıcılık? ya da böyle bir şey nasıl dolandırıcılık olarak görülebiliyor hiç anlamıyorum...
bakın kardeşim, ünal aysal falan sizin zerre kadar umurunuzda değil. sizin tek derdiniz o içinde olduğunuz bokun içine galatasaray'ı çekmek. ama o kadar körsünüz ki hâlâ bokun içinde olduğunuzu göremiyorsunuz.
ha illa bir yerlerde bir şey arıyorsanız aziz yıldırım'ı falan geçtim, 2007 yılında bir ara ortalardan kaybolan, mavi akım operasyonunda evrakta sahtecilik, ihaleye fesat karıştırma konusunda hakkında işlem yapılan kimmiş bir bakın.
--spoiler--
Gerçi Aysal, daha önce verdiği bir röportajında da "Evet, devlete elektriği pahalı satıyorum" diye itirafta da bulunmuş, bu durumun sebeplerini de şöyle sıralamıştı: "1992 yılında bu santrallerin yapımı gündeme geldiğinde Türkiye'nin şartları çok farklıydı. O sırada birinci öncelik yabancı sermayeyi bu sektöre getirmekti. Ama o zaman idareciler, pahalı elektrik alma gayesi ile değil eşantiyon gibi pahalı da olsa yabancı grupları bu alana sokmak istiyorlardı. Resmen eşantiyondu yani. Çünkü o dönemde yabancı sermaye Türkiye'ye negatif bakıyordu. O sırada biz dolar bazında yüzde 12 faizle kredi bulduk ve bu da yatırımın maliyetini artırdı."
--spoiler--
hala dışarda, hala hapse atılmadı. hala da galatasaray küme düşürülmüyor. inanılacak gibi değil. bence bütün galatasaraylılar ünal aysal maskesi takıp dolaşmalı.