Gayet doğal ve olması gereken bi durumdur. Ama bazı kesimlerce kesinlikle olmaması gereken doğup büyüdüğün yere ihanet etmek , yediğin kaba tükürmek , nerenin ekmeğini yiyorsan oranın takımını tutacaksın, gibi saçma sözlere maruz kalan insanların karşılaştığı durumdur. Kimse doğduğu yerdeki takımı tutmak zorunda değildir ki bi çok insan doğduğu şehirde büyümez e haliyle her göç ettiğimiz şehrin takımınıda tutamayız. istanbul takımlarını sadece istanbulda doğanlar tutsaydı heralde vasat bi durum olurdu ve türkiyedeki takımları düşünecek olursak Galatasaray ve diğer büyük takımların taraftarlarını bölüştürsek dahada vasat bi hal olurdu heralde her takımın kendi stadını dolduracak kadar taraftarı kalırdı. ve hiçbir takım dünya üzerinde şu kadar milyon taraftarım var gibisinden hava yapamazdı yani verilebilicek çok örneği olan gayet karışık bi durum. Bursada doğup Galatasarayı tutmak.
sanki kanun var. herkes doğduğu şehrin takımını tutacak diye.
hatta daha ileri gidersek sanki ayet var herkes takım tutacak diye.
öyle ya bu bir gönül işi. futbol dediğin ne? insana keyif vermekten bir adım dahi öteye geçiyorsa insanda ya o bünyenin beyninde bir sorun vardır, ya da ruhi sorunları vardır. 1 maçını dahi stattan izleyemedim. ama beşiktaşlıyım. ne oldu şimdi? bugün "tutmuyorum" desem, takımıma bir zararı mı var? ya da bu sene şampiyon olsa cebime para mı girecek?
fazla abes olmayan durumdur kardeşim.
hatta ne abesi lan tamamen doğaldır.
ister yabancı takım tutarım, ister memleketimin takımını, ister başka şehrin takımını.
istanbul takımlarına laf sokmak için yola çıkmışken sabit kuyruk acısı sebebiyle trabzon'a da arada kendince çemkirmeye çalışan ezik yazarın beyanatı.
yahu adamın trabzon'la bursa'yı fanatizmde karşılaştırmasındaki abesliği geçtim de...
bu sözlükteki fanatik bursalıların bile neredeyse tamamı "bizim şehrimizin çoğu bursasporlu değildi, şampiyon olunca bursa'ya döndüler, o yüzden de onlar maçlara gelmeye başlayınca tribünümüz bozuldu" derken sen kime neyi anltmaya çalışıyorsun a canımın içi.**
düşünün ki; anadolunun bağrında, tam ortasında doğan bir genç var. şehrinin takımı süper lig'de oynuyor. ama gel gör ki, istanbul basını sürekli empoze ettiği üç büyütülmüşer politikasıyla bu gencimizin sportif görüşünü zedeleyerek onun istanbul'un semt takımlarını desteklemesini, onların formasını aldırmaya zorluyor.
sebebi basit! istanbul basını, istanbul'da yaşıyor ve bu üç büyütülmüşlerin yüzü suyu hürmetine para kazanıyor. sistem böyle kurulmuş. çark böyle dönüyor. işte bu noktada diyorum ki ben;
çomak sokun arkadaşım. kendi memleketinin takımına destek ol. onun formasını al. kır şu kapitalist zinciri. kendi takımına, yerli futbolcuna sahip çık!
yazar burada bursaspor'u bursalılar'dan başka ipleyenin olmamasına efkarlanmış ve güya bundan memnunmuş gibi davranmış. yazık lan...*
not: bursalılar dediysek tamamı değil ha. küçük bir kısmı. onların da asıl bir takımı vardı kısa zaman öncesine dek, yakında yeniden dönüş yapacaklar o takımlarına...
doğduğu yerin takımıyla kendi bünyesi arasında ultra duygusallık oluşturan insanı rahatsız eder.
örneğin basketbolda kalite ve zevk arayan insan gider nba'den bir takım tutar, gayet normaldir. orada doğmadın diye taraftar olmaz mısın, sevgi besleyemez misin, var mı böyle bir kural literatürde?
zaten maçı spor salonuna gidip destekleyemezsin, oynanan oyundan keyif almaktır amaç uzakta olsa da.
bu, futbolda da bir başka sporda da böyledir.
bunu belirleyen şey spora bakış açısıdır. bursa'da doğduysan bursasporlu olmalısın, yok efendim trabzon'da doğduysa trabzonsporlu olmalısın hikayelerini bi zahmet aşın lütfen.
neyi destekleyeceğimizi sizin duygusallık ölçüleriniz ve memleket aşkınızla belirleyecek değiliz!
Efendim belki de haklıdırlar, kırşehir doğumlu bir insan amatör kümedeki yeni kırşehirspor'u tutmak istemeyebilir; haklıdır da kendince.
Ancak, başka bir büyükşehirde doğduysanız, ya da istanbul'Da yaşıyorsanız, yine haklısınız efendim.Sempatizanı olursunuz doğdunuz yerin takımının**.Önemli olan doğduğun değil; doyduğun yer.
türk insanının en büyük yanılgısıdır. elbette insanlar, doğup büyüdükleri şehrin takımını tutmak zorunda değillerdir. lakin neden bizim şehrimizin takımı üst ligde değil diye hayıflanmak bu insanların ne kadar dönek olduklarına en büyük kanıttır.
şimdi kardeşim,
sen takımını desteklemezsen, ben zaten desteklemem. e destek alamayan takım haliyle hep alt liglerde kalacak, sen de maçına gidemediğin bir takım için ömür çürüteceksin...
oysa bak bursa'ya, adam istanbul takımını sıcak evinde desteklemek yerine, şehrinin takımını tribünden destekledi. manchester united'ı şehrine getirdi.
e birader, gelmesin mi valencia izmir'e?
gelmesin mi liverpool trabzon'a?
kayseri'deki o güzel stada gelmesin mi barcelona?
gelsin diyorsan gideceksin birader, takımına desteğini verip istanbul takımları yerine kendi şehrine getireceksin quaresma'yı hagi'yi...
kendi şehrine ihanettir. belli bir yaşa kadar amca dayı baba özentiliğiyle evet yapılabilir ama akıl kemale erdikten sonra onların yaptığı yanlışı devam ettirmemek gerekir. trabzon bu konuda en istikrarlı şehrimizdir. darısı diğer şehirlerimizin başına. bursa, sivas, antalya, kayseri...
edit: insan nasıl istanbul büyükşehir belediyesporluyum der ? neyin fazla geldi ya da neyin eksik de istanbul büyükşehir belediyesporlu oldun sen ? egonda mı problem var ? bilinçaltı meselesi mi ? noluyoya sana ? freud bunu açıklasın. hadi freud bunu da açıkla.
Bu iş duygu işidir, mantığa sigdirmaya çalışmak sacmaliktir, Antalya'da doğup büyüdüm ortaokul yıllarından beri sadece antalyasporluyum, şimdi ise baska bir anadolu şehrinde yasıyorum, oradan ekmek yiyorum antalyasporlulugumdan vaz geçmem lazım bu mantığa göre.
benimde hayalimdir, basta antalya olmak uzere butun anadoluda şehir takımı kültürünün gelişmesi, ama adamların icine işlemiş bi kere istanbul takımlarının sevgisi, bu adamı zorlayamazsin..
Bi arkadasım vardi 16 yasına kadar fanatik gs li, ben ona sadece antalyaspor askını aşıladım, istanbul takımı tutmanın saçmalığını anlattım ekmek yediğimiz sehir falan diye, aşı tuttu tribünde istanbul takımı taraftarlarına çok giydirdik beraber,
Ama şimdi Facebook ta gs formali fotolarını görüyorum, ortam degisikligi bastırdığı duygusunu ortaya çıkardı o kadar..
bir kişinin hangi takımı tutacağı kendi tercihiyle alakalıdır buna saygı duyuyorum. fakat güçlü takımların tutulmasıyla günümüz modernitesi arasında kesinlikle bir ilişki vardır. şöyle ki günümüzde insanların en büyük arzusu en güçlü olmak ve herşeyi kazanmak, bu açıkça ya da gizli iktidar ilişkileri ile provoke ediliyor. lock stock and two smoking barrels filminde söylendiği gibi itin iti ısırdığı bir dünya da yaşıyoruz ve benim dişlerim seninkinden büyük.
işte bu provoke olayı insanların en güçlü olanların çevresinde kümelenmesine sebep oluyor. bu da zayıfların ötelenmesine ve hep aynı yerlerinde kalmasına sebep oluyor. aslında bu olay tamda futbolun insanlar için ne olduğu gerçeğini örtüyor. futbol bir futbolsever için sadece zevk alınan birşeydir. ve bu zevk sadece kazanıldığında alınmaz kaybettiğinde de alınır.
işte biz insanlar bunu unutyoruz. ve kazancın güçlü olmanın peşinde koşuyoruz. o yüzden yakınımızdaki takımın her gün maçına gitmektense belki hiç stadına gitmediğin bir takımın maçını her gün televizyonda izliyoruz.