başka hayatlara bir anlığına dahil olmak

entry4 galeri0
    1.
  1. başkalarının hayatlarında her zaman, ya da zaman zaman anımsayacakları ve mümkünse yüzlerinde bir tebessüm oluşturacak, tatlı bir anı olmak...

    hiçbir karşılık beklemeden, hiçbir art niyet gütmeden, sadece ama sadece mutlu olmak ve mutlu etmek için, hiç olmazsa o anki sıradan an'a, sıradan akışa bir kuple 'farklılık' bir kuple 'heyecan-renk' katmak adına yapılan, kendinizin, ya da o başka hayatın rutinliğini bozup, kısa bir filmin, anlık kahramanı olmak...

    çocuk yaştaydım bunu yapmaya başladığımda, hala da çocuğum bu yüzden, 27 yaşında...

    zaman zaman sözlükle de paylaşıyorum bu anlık kahramanlıklarımı. (örn; #5098737) (#14108989) ve daha aklıma gelmeyen onlarcası...
    yahu sikeyim kahramanlığını, bahsettiğim şey çok başka. inanılmaz keyif veriyor bana, birazcık da karşıdakine veriyorsa ne ala.

    hayır buraya kendimi ve birçok insana göre 'çılgınlıklarımı' anlatmaya gelmedim. ben, aslında herkesin günlük hayatın akışı içersinde içinden geçirdiği, ama bir türlü cesaret edip de yapamadığı şeylerin, aslında hayatın gerçek tadı, hayatın ta kendisi olduğunu, naçizane anlatmaya geldim.

    bu şey.. hmmm insanların enerjilerine dokunmak, aura'larıyla oynamak beni inanılmaz mutlu ediyor. bu entry'i okuyan herkesin de bunu yapmasını isterim. en azından deneyin.

    bence,
    mutlu olmanın ilk şartı mutlu etmektir, mutlu etmek içinse muhakkak mutlu olmak gerekir. her halukarda birbirine bağlı şeyler. mutlu ol, mutlu et - mutlu et, mutlu ol...

    hadi mutlu olmadın diyelim, e mutlu edersin. peki mutlu da edemedin diyelim, e eğlenirsin. ulan en azından 'aklından geçtiği halde yapamadığın, içinde kalmış olan bir şeyi yapıp/söyleyip rahatlamış olursun.' hayatının akışı bir anlığına da olsa değişmiş olur, bu değişim sana yeni, farklı bir enerji verir, o enerji seni rutinden çıkarır, kendini daha başka hissedersin.

    tam olarak anlamayanlar için (yukarda gösterdiğim entryler gibi) birkaç örnek vereyim.

    farzı misal bir dolmuştasınız, belki de o gün hayatınızda 6543312879. kez dolmuşa binmişsiniz. o güne kadar her defasında aklınızna geldiği halde yap(a)madığınız bir şeyi yapın. yapın lan!

    mesela; önünüzde oturan adamın omzuna dokunup, 'hocam şurdan 78 kişi uzatır mısınız?' deyin. sonra onun yüzündeki o 'anlık' tepkiyi kaydedin hafızanıza. merak etmeyin, bu ona bir zarar vermez, bu kimseye bir zarar vermez. sadece rutini bozup, akışı değiştirmiş olursunuz. belki o ana kadar canı feci halde sıkkın olan o adamı ve diğerlerini, bir anlığına güldürmüş, yüzlerine ufak bir tebessüm kondurmuş olursunuz. ha tabii bazen işin ucunda terslenmek, tartaklanmak, ve belki dayak yemek bile olabilir. ona göre de neyi nerde yapacağınızı, kime yapacağınızı iyi bilmeniz, hissetmeniz gerekir. zaten bu aura olayına girdiğinizde, bu felsefeyle yaşamaya başladığınızda, kendiliğinden bulacaksınız doğru zamanları, merak etmeyin.

    neyse şimdi dolmuştan inip yürüyelim;

    -kaptan mübarek bir yerde inecek var
    +efendim?
    -cami diyorum, orda inelim
    +...
    -yolculuğumuz boyunca göstermiş olduğunuz seviyeli tutumunuz ve kaliteli hizmet anlayışınız için teşekkür ederiz
    +?
    -tekerine daş değmesin abiğğ...

    tamam lan daha fazla uzatmayalım, dövecek herif, kaç kaç kaç..

    follov miii.

    bakın dolmuştakiler bize gülüyor. siktir edin, gülsünler. deli heralde desinler boşverin. bugün bu olayı arkadaşlarına, eşlerine dostlarına anlatacaklar. artık onların hayatında güzel bir anı oldunuz, onların kısa bir hikayesinde kahraman sizsiniz. hayır hayır, bu bir ego meselesi değil, ilgi çekmek için yapılmış bir şey değil. adınızı biliyorlar mı? hayır. yaşınızı? evinizi? telefonunuzu? vs vs..? hayır. onlar için sadece 'dolmuşta bir adam/kadın vardı' cümlesindeki adam/kadın sınız. o yüzden götünüz kalkmasın. buyrun devam edelim.

    şurda bi cafe var, hooop girdik.

    nasıl biri olsun masamıza gelen garson? hmmm 20'li yaşlarda, karayağız bir genç diyelim.

    -hoş geldiniz
    +hoş bulduk
    -ne alırsınız efendim?
    +valla şimdi.. biz uludağ sözlük'ten geliyoruz da. ve şu anda bir entry'nin içindeyiz. mevzu bahis konuyla alakalı arkadaşlara uygulamalı örnekler veriyorum.
    -efendim?
    +turşu suyu var mı?
    -turşu suyu.. yok maalesef. sıcak ve soğuk içeceklerimiz var
    +e turşu suyu ılık mı?
    -?
    +aslında tam da mevsimi, menünüzde turşu suyu da olsa, ikinci cafe'yi açarsınız
    -ehehehe tamam efendim, patrona iletirim
    +eyvallah.. ayrıca neşeli günler filmindeki turşucu münir özkul'un oğluna benziyosun ha
    -ehehe gerçekten mi? hangisiydi o ya?
    +valla bak, zaten o yüzden seni görünce turşu canım çekti, yanlış anlama
    -

    bakın, gördünüz mü? hiç de öyle saçma tepkiler vermedi, kısa ve anlamsız bir diyalog kurup, anlık mutlu olduk. şimdi daha fazla uzatıp bokunu çıkarmadan siparişlerimizi verebiliriz.

    ee yarram noldu şimdi? diyenler olabilir. haklılar da. anlatayım

    şimdi bu çocuk siparişlerimizi getirmeye gitti ya. emin olun mutfaktakilere bizden bahsediyor. la birkaç manyak geldi turşu suyu istiyolar amk. beni de münir özkul'a benzettiler eheheh falan diyor. eee? eesi şu; biz, daha içeri girer girmez, standart müşteri profilini bozduk, bu garson çocuğun sıkıcı, rutin, bardak getir tabak götür şeklinde geçen sıradanlığını, sadece saçma sapan bir konuşmayla değiştirdik. ne ona zarar verdik, ne de başkalarını rahatsız ettik.

    şu an diğer tüm masalardan farklıyız biz onun için. masamıza bir dahaki gelişinde rahatça adını sorabiliriz mesela, ya da daha başka muhabbetlere rahatça dalabiliriz. muhtemelen bize ayrı bir izzet ikram da bulunmak, bize ayrı bir ilgi göstermek isteyecektir. tabii ki bunun için yapmadık. ama sonuçta onu mutlu ettik, mutlu etmediysek bile, onun için bir farklılık oluşturduk, 'enerjisini değiştirdik'.

    neyse hadi, içtiyseniz kalkalım...

    bakın karşıdan iki hatun geliyor, biri kafasına; hani şu bir dönem meşhur olan 'melek halkası' şeklinde tokalar var ya, heh işte ondan takmış. bu kaldırım boyunca yanından geçen insanların %90'ı, bu tokayla alakalı, içinden bir şey geçirmiş ama yapamamış... bana biraz müsaade edin.

    hooop karşı kaldırımda, bana doğru gelen bu hatunun önünde diz çökmüş vaziyetteyim. 'allahımmm... inanamıyorum... siz o'sunuz... her gece rüyama giren o melek...' 'gaça aldıng gı tokayı?'... kız şaşkın şaşkın bakıyor, biraz çekindi, korktu ilk başta, deli mi ne diye düşündü, ama sonrasında bir tebessümle bana bakarak yanımdan geçip gitti. yanındaki hatun hala gülme krizini atlatabilmiş değil.

    soruyorum; ona zarar verdim mi? hayır. canını sıkacak bir şey yaptım mı? hayır. hayvan gibi taciz mi ettim? hayır. meseleyi uzattım mı? hayır...

    yaptığım şey; onun ve yanındaki arkadaşının hayatına anlık bir dokunuştu. gülerek ve hatta arkalarına baka baka geçip gittiler. artık onlar için kah güzel, kah komik, kah ilginç bir anıyım. hayatlarının bundan sonraki dönemlerinde zaman zaman anımsayacaklar, anlatacaklar beni. onlar ya da etraftaki diğer insanlar manyak olduğumu düşünebilirler, sikimde değil...

    şimdi onlardan da aldığımız bu enerjiyle, istediğimiz yere gidip istediğimiz kişilerin hayatlarına benzer dokunuşlarda bulunabiliriz. tabii ki, ayarını kaçırmadan, rahatsız, huzursuz etmeden.

    haydin o zaman, ben burda ayrılıyorum. şurdaki polis ekiplerine gidip; kendilerine kimliğimi göstermem karşılığında beni eve bırakıp bırakamayacaklarını sorucam.

    dokunun, dahil olun başka başka hayatlara. öptüm hepinizi, dokundum gıdılarınıza...

    not: uygulamalı örnekler içersinde bahsettiğim şeylerin hepsi, zamanında bizzat yaşadığım, yaptığım şeylerdir.
    4 ...
  2. 2.
  3. var olduğumuz düzen içerisinden o kadar sıkışık yaşasakta sanırım bir an gelince başka hayatlara bir anlığına dahil olmak gerek. sıkışmışlıktan kaçmak zorlukları aşmak birazda böyle olabilir düşüncesini benimsemek gerek..
    1 ...
  4. 3.
  5. tanımadığınız insanların fotoğraflarında arka planda çıkmak.
    1 ...
  6. 4.
  7. Yada arkadaşınızla beraber başka bir şehirde onun akrabalarıyla birlikte bir şeyler yapmak.

    Güzel bir duygu.
    Şehri bilmiyorsunuz,
    insanları bilmiyorsunuz,
    Yan yana yemek yediğin adamın adını bilmiyorsun ama yiyorsun.

    Yaşanmalı ya.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük