Bu yazımda beni derinden etkileyen, yaralayan, çektiğim aşk acılarını bile unutturan bir durumu irdeleyeceğim. Başlıktan da anlayacağınız üzere durum vahim. Bu arkadaşımız çok muhterem bir insan olmakla beraber; içinde az yavşaklık barındıran, hafif yakışıklı, sempatik, her girdiği ortama ayak uyduran, gitar çalabilen, arkadaş ortamında bahsi geçen yabancı dizilere yabancı kalmayan, hatta utanmadan ''dizinin bütün serilerini bitirdim abi gerçekten mükemmel'' diyerek konuşmasını destekleyen açıklamalar yaparak kendini yücelten bir karakter. Bence gerçek, şu ki arkadaş muhtemelen tek bir diziyi izlemiştir, tesadüfen de o dizinin bahsi geçmiştir o da fırsat bu fırsat diyerek vurmuştur muhabbetin dibine. Neyse, bu arkadaşımızın fiziksel özelliklerine bakarsak pek de yabancı gelmeyen, aslında her gün gördüğümüz sıradan tiplerdendir. Saçlar üç numara, kirli sakal desen olmazsa olmazlardan, hele bir de küpe varsa bu çocuğa ben bile veririm amk. Evet başka fakülteden kız ayarlayan çocuk, sen yeri geldiğinde bir kafe veya barda cebinde para olmadığı halde kıza hissettirmeden hesabı ona kitlemeyi titizlikle başardın. Yeri geldi annenin terlikleriyle bime gittin. Yeri geldi kızlı erkekli ortamda yaptığın gafa gülünürken rezil olmamak için sen de güldün. Ama hiçbiri abes kaçmadı. Hatta otobüse binince kent kartın yetersiz kaldığında çıkan '' bakiyeniz yetersiz'' uyarısına rağmen havalı havalı ''arkadaşlar kent kartı olan var mı ya ücreti vereyim'' dedin. Sen her zaman havalıydın başka fakülteden kız ayarlayan çocuk. Lisede de öyleydin. Biz kıro muamelesi görmeyelim diye sivri burun kundura artı beyaz çorap giymezken, sen giydiğin halde taktir gördün, alkışlandın, parmakla gösterildin. Kendi okulundaki kızlar yetmezmiş gibi, umarsızca bizim okuldan kız buldun. Sen okulda kişi başına düşen kız- erkek sayısının dengesini bozdun. Senin yüzünden Berksan Hanife'yle, Eda Abuzer'le çıkmak zorunda kaldı. Bir ara Utku'yla Mert çok yakınlaştı ama neyse ki mutlu sona ulaşılamadılar onlara bile engel oldun. Ekmeğimizle oynadın, ocağımızı yaktın, çocuğumuzu elimizden aldın. Bizi biz eden değerlerle oynadın.
Sana çok kılım oğlum başka fakülteden kız ayarlayan çocuk. Sen bir kere eline hiç on dört on beş anahtarı almadın, evde ekmek bittiğinde aile büyükleri tarafından ekmeğe gönderilmedin, kanepede uyuyakaldığında baban tarafından ''kalk lan yerine yat'' uyarısı almadın hatta üzerine battaniye örtüldü, güzelce yattın. En önemlisi de sevdiğin veya hoşlandığın kızdan ters tepki almadın. Sen reddedilmedin hiç be. Neyse başka fakülteden kız ayarlayan çocuk, sen bu satırları okurken ben bu cümleyi en başa koymam gerektiğini düşünüyor olacağım ama böyle daha güzel oldu olm. Ben gideyim de biraz daha sıkılayım. Yarın başka fakülteden kız bulanlar olacak gene onlara söveceğim. Ama sen sıkma o tatlı canını. Hadi ok. kib. by
