yasadığı onca tarif edilemez duygu, zevk ve azdırıcı deneyimin anısına artık yeni ve bambaşka bir dünyanın peşinden koşan farklı biri olmak. erkekken ve gıptayla bakılan dopdolu hayattan sonra gördüğü pürüzsüz ve enfes görünümlü, bakımlı bir erkeği deliler gibi arzulamak, ufaklıgını içinde hissettirmek. yahu neler geçiyor aklından franky. bunu da mı yaşamak istiyosun artık. olmaz, olamaz.
antonio'yla bikaç gün önce bi iş görüşmesi sırasında toplantı halindeyken tanıştık. masada bulunan onüç kişilk grup içinde sadece onun yanı boştu. belki de kaderin bir oyunuydu bizi yan yana getiren. kimbilir. herkes sürekli konusuyor ama o susuyordu. ağırlığı olan ve sözlerine değer verilen biri oldugu belliydi. ilk gördüğüm anda en az benim kadar yakışıklı bu erkeğin görkemi beni de fazlasıyla etkilemişti. konuşmuyor ama arasıra kaçamak bakışlarla göz göze geliyorduk. onun da benden aldığı başka bir şey vardı belli ki. ama hiç konuşmadı. benimse o anda aklımdan geçen tek şey, hafif yana taranmış saçlarını tutmak, okşamak arasıra da göğüs uçlarındaki sıcaklığı hissetmekti. toplantı bittiğinde bu sapkın düşüncelerin dozu giderek arttı. noluyor yahu bana, nerede o eski tezcanlı ben, gördüğü kadını kendine aşık edp aynı gece de yatağında meniye boğan o erkek? hayıflandım. sıkılmıştım herhalde. kimsenin tatmadığı onlarca duygudan sonra tek istediğim erkekken, hem de sağlıklı bir erkekken yine başka bir erkeğin içinde hissettirmekti küçük frankyyi.
bakışlarındaki doğallık, ellerindeki sıcaklık ve beyazsımsılık, çene kıvrımının mükemmele yakın oluşu neredeyse ikna edyordu benden daha iyi olduguna. ama erken davranıp durumu tersine cevirmeli, kendime olan güvenim ve sapıksı duygularımla onu alt etmeliydim. yanaştım yanına usulca. chiao dedim, chiao dedi aynı şekilde. tutuldum birden. söyleyeceklerim cıkmadı ağzımdan, çıkamadı. ama başarmak için son nefesimle tüm isteğim ve dugularımı haykırdım yüzüne. "biliyorum evlisin, bakımlı, zengin ve yakışıklısın en az benim kadar. ve hatta kendini erkek olarak hissediyosundur kesinlikle. ama seninle bir gece geçirmeden, o farklı ve müthiş olacağını umdugum hazzı tatmadan senin peşinde alias kadar gizliden ve gadget kadar hoyratça ve sapkınca dolaşmaktan bıkmayacağım. ta ki sen evet diyene kadar." bu sözlerim ve sözümü kesmesine izin vermeyecek kadar seri ve özgüvenli konuşmam anında onu da sarstı. söyleyecek bir şey bulamadı. sanrım onun da her zaman aklından geçen bu tür şeyler vardı ve tetikleyen ben oldum. hiçbir şey konuşmadık sonra. kimin yöneten ve ezilen olacağı kendiliğinden ortaya çıkmıştı bile daha o sararmış menili yatagıma ulaşmadan. o da hayatıma giren diğer her kız boynunu eğdi, usulca kabul etti küçük frankynin büyüklüğünü. aldığı haz ve bana verdiği haz inanılmazdı. tabii ki küçük frankynin doyum noktası olmayı beceremedi ama tatmadığı bir duygu olarak kalmamaıştı hiç olmazsa. azdırıcı ve antonionun pürüzsüz karpuzları civarında geçen enfes duygularla süslü özel bir gece oldu. küçük frankynin gireceği yeri yadırgadığı anlar oldu ama o saatten sonra durdurlamazdı zaten. antonionun o güçlü kolları bile yetmedi durdurmaya. sabah uyandığımda antonio çoktan gitmiş ve küçük bir zarf içinde not bırakmıştı. "bi dahaki sefere bu kadar acımasız olmaman dileğiyle!" ee küçük frankynin onun damağında bıraktığı tat, onu tekrar getirmek için yetmişti. çok özelsin franky. hem küçük hem de büyüğünle.
küçük frankynin yaşamadığı sapkın ve sapıkça hiç bir duygu yok artık. çok şanslı tatlı şey. ee franky gibi bir sahibi var çünkü.
çoklu kişilik .....çoklu zeka kuramı gibi bişey. bunlar işin magazin kısımısı .başka bir erkeğe denildiğine göre hali hazırda bir erkek ile yaşarken kendisini başkasnın çeşitli artılarına yaşadığı tekdüzelikten kurtarmak adına kaptırmak .bunu yazanı bilemem de fena halde kadın kokan bir başlık .