başbağlar ın kendi ağzından katliama dair bire bir anlatılanlar;
Başbağlar köyünde bugün bir farklılık var. Hocanın okuduğu ezanla, bir hüzün doluyor köyün insanlarına. Farkında olmadan hoca ezanı bir hoş ve hüzünlü okuyor. Az sonra olacakları hissetmişçesine hoca ağlıyor adeta.
Başbağlar ın insanları bugün suskun, konuşmuyor. Olacak birşeyler belli ki. Ancak korku yok kimsede. Gökyüzü tebessüm ediyor Başbağlar köyüne.
derken Hocanın okuduğu ezan sesi bir anda kesiliyor. Köyde bir panik yaşanıyor ve hocanın sesi duyulmuyor artık. Az önceki duygusallık, bir anda acıya ve çocukların ve kadınların bağrışmalarına bırakıyor yerini. 5 Temmuz 1993. Saat 20.30. Köyün etrafında ve içinde yüz civarında gözü dönmüş cani. Suçsuz günahsız insanları öldürmeye niyet etmiş bir grup dağ eşkıyası.
Ezan daha bitmeden hocanın ensesine bir tokat iniyor. Hoca arkasını dönünce, eli silahlı militanları görüyor. Ezan yarım kalmasın diye 'Bırakın ezanı tamamlayayım' dese de, dinletemiyor. Yaka paça sürükleniyor. Aynı anda camiide mevcut bulunan cemaat de dışarı çıkarılıyor.
Köyün içinde bulunan militanlar, kısa sürede köyde bulunan tüm insanları bir araya topluyorlar.
zaten Baskın sıradan bir baskın değil. Sanki katliamı gerçekleştirenler daha önce köye birkaç defa gelmişler. Öyle ki köyün tüm mahallelerini ve köyde yaşayanları biliyor, ne tesadüf ki istanbul dan köye tatil için gelen misafirlerin bile bulundukları evler tespit edilebiliyor.
Başbağlar köyünün muhtarı:
"Militanlar camiye girdiklerinde sanki beni tanıyorlarmış gibi yanıma geldiler. Daha önce teröristle karşılaşmadığım için çok korktum. Benim yanıma geldiler.Tehditler yağdırıp bütün köyü yakacaklarını; ancak kimseyi öldürmeyeceklerini söyleyerek bu eylemin amacının T c ye bir uyarı niteliğinde olduğunu belirttiler. Daha sonra erkekleri köyün dışına çıkardılar ateşe başladılar. Ben arka sıralarda olduğum için biri göğsümden ikiside bacağımdan üç kurşun yedim. Ölmüş gibi yaptım canımı kurtardım." diye anlatıyor olayı.
Silah sesleri dağlarda yankılanıyor. Köyün tüm erkeklerini bir araya toplayan teröristler bir buçuk saat propagandadan sonra elindeki makineli tüfeklerle ölüm kustular. Şehit olan masum insanların feryatları ve atılan kurşunların çıkardığı gürültü Munzur Dağlarında yankılanıyordu. Ne çareki Başbağlar dan çıkan feryat seslerini kimse duyamıyordu.
Katliam sonrasında şehitlerin üzerinde ve etrafında tam beş yüz elli mermi kovanı bulundu.
ve Kanlı baskının bilançosu:
Yirmi dokuz kişi kurşunlanarak, biri çocuk biri kadın, dört kişi de evlerinin içinde diri diri yakılarak şehid edilmişti.
sivas katliamı üzerinden prim yapılmaya çalışılması kadar adi bir şey yok bunun üzerine. varlığını, yokluğunu tartışmayacağam. daha çok neden sivas katliamı kadar kamuoyunda yer almadığına dikkat çekilmesi üzerine yoğunlaşacağım.
bugün ilericilerin, solcuların kamuoyu araçları ne kadar kuvvetlidir bilemeyeceğim ama şu türkçü-islamcı hareketin sürekli ezildiğine ve yok sayıldığına dair demogoji kabak tadı vermiştir. böyle bir şey büyük bir yalandır ve gerçekliğin tahrifatıdır. neden kamuoyunda sivas kadar yer bulmuyor bilmiyorum ama gerçek olan tek şey; sivas'ın üzerinden yapılan tek şey ilericilere, devrimcilere saldırıdır. kendini boşa çıkarmtaya çalışan ve alan açmaya çalışan türkçüler ve islamcılar havanın kendilerinden estiğini göremeyerek ideolojik bombardımanın dozajını arttırıyorlar. arttırdıkça yerin dibine batıyorlar. hani derler ya " eğer şunu konuşacaksak önce bunu konuşalım" diye... bugün katliamlardan müzdarip olanlar, önce maraş'ı, kanlı 1 mayıs'ı, kanlı pazarı, çorum'u konuşsun ondan sonra kendilerine alan açmaya çalışsınlar. ama özlerinde yatan inkarcılık ve kitle kaçkınlığı onları yalanlara başvurmaya itiyor. sonları ise dinazorlardan farklı olmayacak.
kansız mücadele olmaz, keşke olsa. ama mutlaka kan akar. ancak keskin ve bir o kadar da ince bir çizgi vardır burda, ellerine masum insan kanı bulaşmış her türlü mücadele ne kadar meşrudur. sosyalizm, faşizm, şeriat, ulusal kurtuluş mücadelesi hiç farketmez. bir savaşta taraflardan birisi mutlaka kaybedecektir, kimin ne kadar kaybettiğinden ziyade, kimin onuruyla savaştığıdır burda da önemli olan. onuruyla mücadele eden her daim hatırlanacaktır. işte burda bir gerçek var, bu ülkede ve hatta dünya'nın her tarafında etnik ya da çoğunluk farketmeksizin milliyetçilik ve din adı altında faaliyet yürüten herkesin elinden kan damlar. yıkamakla asla çıkmayacak tertemiz kanlar, masum insanların kanı. masum insan kanı üzerine inşa edilecek her oluşum ise günün birinde yıkılacaktır ve yıkılmıştır da.
unutulmuş, köşelere atılmış bir türkiye gerçeğidir. gazetelerdeki kumandabaşı köşeyazarları, 3 karış yazı yazan entelektüeller şunlar bunlar, barış akarsu 'yu sömürü ile duygusal olmak için kasarken bazı şeyleri gözden kaçırmaktadırlar. zaten bu insancıklarda bir milli maçlarda türk olurlar o kadar.
Hiç kimsenin hayatı diğerinden değerli değildir. Sivas katliamı ne kadar acıysa, Başbağlar katliamı da o kadar acıdır. Başbağlar olayının faili emin olmamakla birlikte PKK gibi. PKK terör eylemleri olan malum örgüt. Peki, Madımak'ın faili kim? Kimler hiç müdahale etmeden saatlerce izledi?
Bu iki olay arasındaki farkı görmeyip,"solcular neden sadece Madımak' görüyor, neden Madımak ön plana çıkartılıyor? gibi serzenişlerde bulunmak için üç maymunu oynamak gerekiyor.
vahşice yapılan katliamın 15. yılıdır. ne yazık ki ona yazılıp yakılacak ağıtları, türküleri olmayan sahipsiz başbağların dramıdır. unutmak değil tam tersine bunları tüm türkiye' ye ve gelecek nesillere aktarmak vazifemizdir.
pkk'nın içindeki bir grup alevinin sivas olaylarının intikamını almak için gerçekleştirdiği katliamdır.
camiden çıkan erkekler köy meydanına dizilmiş ve çocuklarının, eşlerinin ve anaların gözleri önünde acımasızca katledilmişlerdir.
33 can oracıkta son nefesini vermiştir...
daha sonra tüm köy ateşe verilmiş kadın ve çocukların göz yaşları kan olup, oluk oluk akmıştır.
ama nedense laf her açıldığında "sivas", "madımak otel", "2 temmuz", "katliam" sözcüklerini dillerinden düşürmeyen hümanist bünyeler bu olaya hiç değinmezler, zaten onlara göre böyle bir olaya hiç olmamıştır bile, başbağlar ne ola ki ?
neden, çünkü onlar aydın ! değil, çünkü onlar sıradan insanlar, çünkü onlar köylü, gariban emekçi, ölseler ne olacak ki, di mi canlar ?
sivas katliamından sonra vuku bulan, nihayetinde 1 i kadın 33 vatandaşımızın can verdiği katliamdır, ayrıca kaynayıp gitmiş suçluları yakalanmayan katliamdır, ancak suçluların yaklanamaması hiç inandırıcı değildir silahlı kuvvetlerin sessiz mi kaldı acaba sorusu akılları kurcalarken dedikodular bitmez suçluların, askeri cezaevinden asker üniformasıyla kaçırıldığı dedikodousu en üzücü olanıdır. yaptıkları yanına kalan teröristlerin hangi amaca hizmet ettiğini varın siz düşünün şu dönemde farkedilen bazı şeyler o dönem farkedilmemeştir ve alevi sünni çatışmasına dönüşmüştür yine olan masum halka olmuştur. ancak hala rövanşı alınmış bir maç edasıyla bu duruma yaklaşanlar vardır. başbağlarda da madımakta da ölen bizim halkımızdır ikiside yası tutulması gereken iç yakıcı olaylardır. pir sultan abdal derneğninde zamanında yaptığı açıklma gibi madımakta bizim başbağlar da efendim.
eşkiyanın katlettiği 33 masum insanın, bazı çevrelerde bu terör sivas'ın* intikamı gibi alkışlansa da, insan haklarından bahsedenler tarafından adlarının bile anılmaması ile hatırlanan hunhar eylemdir.
bir devletin oncelikli gorevi vatandasının can guvenligini saglamaktır. eger bu ulkede birileri elini kolunu sallayarak koy basıyor ve katliam yapıyorsa bu o devletin acizliginin bir gostergesidir. bu olayı sivas olaylarıyla kıyaslamaya kalkan zihniyet sivastaki katliamın guvenlik kuvvetlerinin gozleri onunde yapıldıgı gercegini de hesaba katmalıdır. onun dısında herkesin canı degerlidir,bu bahiste vatandasın cahili-aydını olmaz. herkes esit degerde ve onemdedir.
2 temmuz sivas olaylarında sonra intikam eylemi kararı alan 100 civarında alevi pkk'lı erzincanın kemaliye ilçesine bağlı başbağlar köyünü basmış yatsı namazı için camide bulunan erkekleri ve yakaldıkları tüm kadın ve çocukları köy meydanına toplayıp sivas'ın intikamını alacaklarını söyleşmişlerdir.erkekleri kurşuna dizmiş.tüm evleri ateşe vermiştir ateşe verilen evlerde yanan kadın ve çocuklarla beraber 33 kişi katledilmiştir.
bu olay türk medyası tarafında sürekli görmezden gelinmiş , yok sayılmıştır.sivas olayları için oratoryolar, paneller, programlar, anma törenleri yapılıyor her ortamda gündeme getirilip "sivası unutma unuturma" sloganları atılıyorken garip başbaşları soran bulunmamaktadır.suçlulardan bugune kadar sadece 2 si yakalanmıştır.
pkk'nın her katliamını aklamaya çalışan kansızların; "kimin yaptığı belirlenemeyen" dediği, kadın, çocuk demeden masum insanların öldürüldüğü katliam.
hani bok atar ima edersiniz ya sürekli, "pkk yapmaz, kontgerilla yapıyor" diye. orda sağ kalan köylüler sizin gibi mal değildir, saatlerce pkk propagandası yapan teröristi kontgerilladan ayırt edebilir. savunmakta ısrar edenler, orda kundaktaki bebekleri öldüren pkk'lılar kadar "kansızdır", rüyalarına o bebekler girip, insanlıklarından utansındırsındır.
bebekler öldürülmüştür. bölücülerin vahşette sınır tanımadığını görmüştür bütün dünya bu insanlık suçuyla. sivas'da yapılan da başbağlar'da yapılan insanlık suçudur.
bu köpekliği sivas'taki köpekliğin cevabı olarak yorumlamak büyük hatadır. üstelik etnik kürt şovenizmi temelli pkk alevilerin davasını üstlenecek bir örgüt değildir, çünkü yurdumuzda aleviler çok büyük ölçüde türkmendir. bu insanlık suçunun faili bölücü terör örgütü ve onun yok olasıca üyeleri umarım layık oldukları ölümlerin en acısını tatmışlardır.
o gün erzincan tarif edilmez yara almıştır.
o gün erzincan tarif edilmez kin dolmuştur.
hobbit: ah ulan gerçek hayatta karşıma çıkaydın da ! ah ulan ah!
alevilerin kimi toplumsal baskılara maruz kaldığı doğrudur. ama "aleviler adam öldürmez,katliam yapmaz" da doğru değildir. zira hangi meşrepten, düşünceden, aidiyetten olursa olsun insanlar hata yapabilir, yapmışlardır. mesela pkk'nın içinde alevi militanların olduğunu biliyoruz. dikkat edilirse burada bir genelleme yapmıyoruz. sadece herkesin şiddete iştahlanabileceğini kabul etmek lazım! toplumsal kargaşa ortamı kimlere yarıyor ise onlar bu olayları gerçekleştirmiş/gerçekleştirtmiştirler.
