2000'li yıllarda henüz çocuk olan ve gelişim sürecini takip etmekten mahrum kalanlara anlatamayacağınız, zaten yarım olan kafalarının basmayacağı olaydır.
karakollarda işkencehane diye özel bölümlerin bulunduğu, insanların üst kat pencerelerinden atılıp öldürüldüğü, devletten kimsenin hesap soramadığı, her işin mafyalarla halledilebildiği, siyasetçilerin halkı köpek yerine bile koymadığı, hastanelerde insanların ayakta kokular içinde saatlerce muayene kuyruğu bekleyip dörder dörder içeri alındığı, her ilacın bulunamadığı, maaş çekmek için emeklilerin banka önüne bir gün önce gidip yere minder atıp gecelediği, bir ürünün fiyatını ikiye bölerek geçen seneki fiyatını hesap edebildiğiniz, tüketici hakkı deyince mahallenin kabadayısı hakkı'dan başka kimsenin aklına birşey gelmediği, trafik kazalarında her gün mutlaka 30-40 ölü haberi duyduğunuz ve sigara dumanından içi görünmeyen şehirlerarası otobüslerle stabilize yollara çıkılacağında komple helalliklerin alındığı, asker ve polis görünce kaçılıp saklanılan, her cuma mgk toplantılarında ne denmiş diye titreyerek ekranlara bakılan, devletin mutlak öcü, vatandaşın köle olduğu, seviyesizliğin, kültürsüzlüğün derecesinden yabancı ülkelerde insanların türkiye diye bir ülkenin varlığını dahi bilmediği daha sayamayacağım kadar çok olumsuz bir ülke tablosundan, milyon liralara ekmek aldığınız, ekonomik olarak çökmüş, generallerden emir alan başbakanların yönettiği, memleketi kurtarsın diye ithal kemal dervişin getirilip onun da birşey yapamadığı ve az kalsın iflas bayrağını çekip manda olacak bir ülkeden...bir anda akp'nin seçilmesiyle bugünkü türkiyeye geçildi.
yaşı tutmayan, eskiyi görmeyen sik kafalıdan ne bekleyeceksin anlamasını. işin acı tarafı, o eski türkiye'nin siyasetçileri halen muhalif tarafta duranlar. yani o günlere dönüşün yolu halen açık ve bu sik kafalılar onu istiyorlar.