"ne ezmesi, ne ezilmesi, ne ezdirmemesi lan komik olmayın olum" şeklinde karşılık bulması muhtemel tavır. "ya allasen sen hala bu tayyip'in çıkışlarını samimi buluyor musun" şeklinde devam edebilir bu karşılık. "adamlar kendi aralarında komşuculuk oynuyorlar sen burada ne konuşuyorsun" şeklinde de kestirilip atılabilir.
muhalefetin sergilemesi gereken tutumdur. dış politika böylesi bir noktadayken aile misali sıkıntılarımızı dışa yansıtmamalıyız. sırf muhalifiz diye hükümetin dış politikada etkisiz, başarısız, basiretsiz kalmasını beklememeliyiz.
gerekirse toplum olarak eziliriz ama ezdirmeyiz. filistinde üç, beş terörist için gerekirse savaşırız! seferberlik ilan edilir, hepimiz askere gider, gebeririz! neden mi? başbakanımız ezilmesin. neden mi? filistindeki teröristlere bir şey olmasın.
Türkün Türkten başka dostu yok cümlesi kadar haklı bir durumdur. Kişiye değil makama saygıdan kaynaklanır ve olması gerekir. Recep tayyip erdoğan ı değil Türkiye cumhuriyeti başbakanını sahiplenmektir. Bilinçli milliyetçiliktir. Saygı duyulasıdır.
elele, kolkola, omuz omuza...iyi güzel de, ezilmek istenen bir başbakanımız olsa tamam. yanında duralım, kimselere laf ettirmeyelim. ama durum o durum değil.
şu anda ki durum, körler sağırlar birbirini ağırlar durumu. yani kalkıp da israil ile savaş halindeyiz gazına gelip, israilli turist falan dövmeyin.
daha iki, üç sene önce biz israillilere dönüm dönüm toprak verecektik, gelin mayınları temizleyin, 49 yıllığına da sizin olsun, ekin biçin diye.
millet o kadar ses çıkarmasaydı, ki bu ses %50 içinden çok fazlaca duyuldu, şimdi israillilerin türk topraklarına diktiği domateslere para veriyor olacaktık.
şimdi de, israil ile bütün ticari, askeri antlaşmalarımızı askıya aldık safsatasına kanmayın.
doğru olan söylemdir, sevmesen de oy vermesen de sonuçta uluslararası camiada seni temsil ediyor, yani bizi temsil ediyor bu adam. kişiliğine olmasa da makamına saygı göstermeli.
Enver Paşanın Kafkas cephesindeki yanlışlıları tarihçe malumdur. Hamiyetli, ancak genç ve tecrübesiz bir devlet adamıdır. Bediüzzaman; iyiliklerini takdir ettiği gibi, yanlışlarından dolayı da eleştirmiştir. Mesela, şöyle der;
" Bence yol ikidir: mizanın iki kefesi gibi. Birinin hiffeti, ötekinin sıkletine geçer. Ben tokadımı Antranik* ile beraber Enver'e *, Venizelos* ile beraber Said Halim'e vurmam. Nazarımda vuran da sefildir" şeklinde cevap verir.
yani içte ne kadar muhalif olursan ol, ama dısarıdakiyle beraber içtekine vurma. bütünlüğü bozma.
başbakan'ın zaten israil'e hizmet ettiğini bilmeyenlerin lafıdır. türkiye abd ve israil'in ortadoğu büyükelçisi olacak kolay değil. atar da yapacak gider de ki ortadoğu'da söz sahibi olsun. ülkeni ezdirmemeye meraklıysan sessizce kurulan nato füzelerine karşı çık.
biz ezdirmesek bile rte bir kaç hafta sonra yaptığı açıklamaların, sunduğu sunumların ve söylediği sözlerin arkasında durmayacağı için kendi kendini düşük duruma düşürüp bize "ya yine mi recep usta" dedirtecek. işte bizde abd laflarına göre yaşıyoruz ne yapalım artık. umarım yanılırım.
başbakan'dan olası entry:
Türkiye'yi sevmesem de israil karşısında ezdirmem.
(bkz: one minute)
tabi bunlar medya yansımaları arkadaşım.
başbakanımız israil karşısında ezilecek insan değildir.
bilinenin aksine kapitülasyonlar tanır.
israil firmalarına pazar açar, iyi geçinir.
bazen ülkesini ezdirir, ticari geliri düşürür, toprak payına anlaşmalara girer.
başbakanımızdır olsun.
ihtiyacı vardır mağdur hali içimizi yakar.
ezdirmeyiz.
hadi 999.999.999 kişi bulalım.
bulmazsanız sınır dışı edilirsiniz.
amin.
kabile anlayışıdır. normal olandır. toplum içinde ne kadar anlaşmazlık, fikir ayrılığı olursa olsun herhangi bir dış tehdit karşısında bir bütünleşme meydana gelir. (bkz: insanat bahçesi)
evet sevmiyorum lakin ne kadar sevmesemde türkiye cumhuriyeti'nin başbakanı olmasından mütevellit, türk halkını temsil etmesi nedeniyle de diyorum, yürü hacı arkandayım.
