hadi yine iyisiniz teselli olabilecek ve stres atabilecek bir şey buldunuz. peki ileri demokrasi diye bahsettiğiniz ingiltere'de papaz meclise girip söz sahibi olabiliyor. üstelik yönetime de söz geçirebiliyor. alın bu da demokrasi işte. bırakın bizde meclise girmeyi camiye gidenlere bile yobaz diyorsunuz. sadece göremek istediğinizi görüyorsunuz. işinize gelmeyeni gözardı ediyorsunuz. gözünüzü sikeyim.
doktor doğrusunu yapmakla birlikte, kullandığı dil tasvip edilecek türden deildi. olayı demokrasi ile açıklamaya çalışmak ideolojik yaklaşımlar getirmek doğru olmaz.
eksiye edit: devlet dairelerinde, her hata yapan vatandaşa aşırı tepkiler verilmesi gerekiyor şeklinde bir düşünce yapısına sahip olman demokrasiyi içine sindiremediğini, bireysel vatandaş olarak haklarının neler olduğunu kavrayamadığını göstermektedir. ne yapalım, her bünye demokrasiyi kabul etmiyor, kimilerinde sadece ideololijk tortular bırakıyor.
entride bahsedildiği gibi, doktor doğrusunu yapmıştır ancak kullandığı dil,verdiği reaksiyon biraz fazladır. hepsi bu.
başbakan daha büyük bir ayıp yapmış, doktoru görevden men etmiştir.
bizde olsa aynı durum muhtemelen o doktor şimdi haberalla beraber silivride aynı koğuşta yatıyor olurdu. işte beğenmediğiniz avrupa işte diktatöre yüzde 50 oy veren türkiye.
burada dikkat edilmesi gereken başbakanın tavrıdır. doktorun başbakanı azarlaması ya da üslubu yanlış olabilir ancak başbakanın olgunlukla verdiği tepki, sistemin nasıl siyasetten üstün olduğunu ortaya koyuyor. bir ülkenin sistemi ne kadar sağlam temellere dayanıyorsa o sistemin gücüne inanan ve kendi iktidar gücünü asla onun üzerinde görmeyen yöneticiler barındırır. türkiye bunun o kadar uzağındadır ki ülkemizde bir doktor başhekime dahi bu tepkiyi koysa ayağının kaydırılması için sebep olabilir.
adam gibi konuşamayan birinin arkasında ne çok duruluyor. neymiş efendim başbakanı azarlamış. başbakan değil herhangi bir insan bile olsa bir doktorun başka birini azarlamaya ne gibi bir hakkı var? bir durum varsa olan olmuş zaten, adam gibi kuralları hatırlatırsın, uymayanı görevlilere söyler attırırsın. orda kızılacak kişi başbakanda değil zaten. başbakanı izlemeye gelen gazeteciler kollarını sıvamamış doktor bozuntusu başbakana kızıyor.
ayrıca ben hiçbir yoğun bakımda ziyaretçilerin kollarını sıvaması gerekir diye saçma bir kural görmedim. olsa olsa hastaları ayırd etmek için bileklik varsa onun göz önünde olmasını sağlamak ve hasta ile yabancıyı ayırt etmek için konabilecek bir kural. yoğun bakıma zaten ziyaretçi alınmaz. ama düşük riskli yoğun bakımsa hasta yakınlarına izolasyon için elbise verirsin, ayağına galoş takar, maskesini takar girer. adı yoğun bakım olan ama yoğun bakım olmayan daha düşük yerler vardır ki tek özelliği çalışan sağlık personelinin daha sık kontrol ettiği normal yerlerdir. hadi diyelim ki genel hijyen için tepki gösterdi. kol sıvamak nasıl bir hijyen sağlar anlamak mümkün değil. aksine kolların kapalı kalması hastane ortamıyla ziyaretçi arasında bariyerdir. çünkü vücut üzerinde daha çok m.o. vardır. elbise ortamında daha az.
uzun lafın kısası, bizim memlekette olduğu gibi aşırı politikaya kendini kaptırmış ama politikaya atılmak yerine başka iş yapan bir salağın politikasını beğenmediği birine uyguladığı faşist tepki. faşistler elbet haklı görebilir. çünkü onlara göre böyle uç tepkiler verebilmek, terbiyesizlik yapmak önemli bir performans. onlar için terbiyesizlik para eder nesne. oysa demokrasiyi benimsemiş bünye bir başbakanın sadece bir insan değil aynı zamanda milyonlarca oy veren kişiyi temsil eden kişi olduğunu bilirdi.
önemli olan o doktorun işten atılması değil, başbakanı azarlayabilecek cesarete ve doktorluk onuruna sahip olmasıdır. azarı yedikten sonra isterse 30 kere kovsun doktoru ne fayda.
6 gün sonra işi bıraktırılır, diploma numarası iptal ettirilir.
ekran karşısında verdiği tepkiye bakarak "demokrasi işte bu" naraları atan, gaza gelmeye müsait kardeşlerim; ingiltere'ye de gitseniz, batı mozambik cumhuriyeti'ne de gitseniz türkiye'ye de gelseniz bu durum böyle çözülüyor.
ingiltere başbakanı bu doktorun, afedersiniz ağzına sıçmış, meslekten men ettirmiştir. hem de bu haberler çıktıktan tam 6 gün sonra.
türkiye'de olsa yok şöyle olurmuş yok böyle olurmuş.. başbakanımız böyle bir davranışı yapacak kadar vizyonsuz ve düşüncesiz değildir, eğer bir hastayı ziyaret edecekse hastanenin izin verdiği saatlerde yapar bunu.
türkiye'de olsa doktor hakkariye sürülür ve işi bırakması için her türlü baskı yapılır. hele ki recep tayyip gibi bir başbakan varsa.. işte o zaman ölür o doktor.
