Tüm dünyada hakkında tutuklama kararı bulunan Sudan devlet başkanı'Nı savunmak yine o yüce kişiye düştü. Darfur'a gittiğinde soykırım görmediğini söyleyen ve bir müslümanın soykırım yapmayacağını söyleyen başbakanımız bu durumda diğer dinlere de laf atmış oluyor. Bir müslüman yapmaz, kim yapar? Neyse kendisi tüm dünyayı karşısına alma cesaretine sahip. Bu halini ciddi şekilde takdir ediyorum. Allahtan onun korkmadığı tepkilerden el-Beşir korktu da vazgeçti. Ama şimdi demezler mi adama "Sen Fransa'dan Cem Uzan'ı ne hakla istiyorsun" diye... Sen kendi mahkemelerinin mahkum ettiği birini geri istiyorsun ama uluslararası tutuklama kararı olan birine kucak açıyorsun diye. Aynı şekilde ilker Başbuğ'dan da benzer açıklama beklerdim. Geçtiğimiz hafta dursun çiçek için "Adalete teslim edin, arkasında durmayın" derken acaba kendisinin Zahid Akman'a nasıl sahip çıktığını hakkında Almanya'ya girdiği anda tutuklama kararı olan birini görevde bırakma kararı alırken o caanım adaletin nerede olduğunu sormasını beklerdim. Ama sezar'ın hakkı sezar'a... Sağlı sollu darbeleriyle türk silahlı kuvvetleri gerçekten sersemlemiş durumda. Çok iyi organize olmuş bir plan çerçevesinde adım adım ilerleniyor. Bir şahıs çıkıp Türk Silahlı Kuvvetlerini lağvedelim yeni ordu kuralım diyebiliyor. Bunlar bugüne kadar hiçbir zaman cüret edilmemiş hareketlerdi. Ama bu güç başbakanımıza da çok yaramadı. Birbirleriyle çelişen kararları, sözleri seri halde göstermeye başladı. Sağlık bakanı aşı oluyor, başbakanımız "olmayacağım, olmak istemeyen haklıdır" diyor. Buyur buradan yak. Seyretmeye devam ediyoruz.
Not: taraftarı olmasam da başbakanın Sudan devlet Başkanı El-Beşir'in ne haltlar yediğini bildiğine eminim. Adı gibi biliyor. Ama ortada adı geçen bir 5 milyar varil petrol var. Sanırım onlar da bunun peşinde. Bunu yaparlarken de kişisel menfaatlerini ön planda tuttuklarını da sanmıyorum. Ama bu olayın üstüne hazırladıkları kılıf çok dar. Şunu da söylemek gerek. Biz kucak açmasak bizi şu an eleştiren ülkelerden biri mutlak surette kucak açardı. para söz konusu olunca geri kalan herşey teferruat.
kendisiyle barışık bir o kadar da naçelişik olan başbakanımızın aslında bize öyle gelen çelişkileridir. çünkü ilk söylediği her zaman kendisi için bir kamuoyu yoklaması yapmasına yarar sonra beğenilmezse değiştiriverir, çelişkiden kaynaklanmayan çelişkilerdir. aslında bunun ismi başka bir şey ama (bkz: gg).
ilker Başbuğ un çelişkisi gibi değildir. Kağıt parçası dediği belgenin orijinali ortaya çıkınca belgenin düzenlenmesinde adı geçenlerin değil , belgeyi ortaya çıkaranın peşine düşmek gibi. TSK da bir devlet kurumudur ve hem medyaya hem de halka hesap verebilmelidir. Bu ordu düşmanlığı değil vatandaşlık hakkıdır.
Lütfen bu konuya da bi el atın.