mükemmel tespit, öyle ki başarılı türbanlı kadın olmaması türbanın yasak olması için geçerli bir sebeptir. başarılı bir hamal var mı, yok. o zaman hamallar da yasak olsun, kamusal alana giremesin. hatta bundan böyle her vatandaşa bir karne versin devlet, başarılı olan belli yerlere girebilsin ya da giremesin, hakları da buna göre belirleyelim. örneğin ameliyat olma hakkı, okuma-eğitim görme hakkı gibi 10 üzerinden 5 alanlardan aşağısı alamasın bunları değil mi?
tespitte bulunmakla tespit sıçmak arasında ne fark var öğretmiş önermedir. ayrıca başarıdan kastın ne olduğuyla da değişebileceği açıktır.
söz konusu çalışmadaki başarılı kadınlara da bir baksak neler göreceğiz acaba? örneğin:
başarılı işkadınları: büyük holdinglerimiz, dev şirketlerimiz hiç bir başörtülü kadına hizmetçilik dışında iş vermiş mi, yükselme, iş yapma imkanı tanımış mı?
başarılı sanatçı kadınlar: konservatuarlara, tiyatro gruplarına kabul edilmiş mi hiçbir başörtülü?
başarılı siyasetçi kadınlar: merve kavakçı'ya olanları gördükten sonra bu konuda ahkam kesmeye yüzü olmasının bazılarının ilgi çekici, işkembesizlik mi diyorlardı buna?
hem kuralları kendin koyacaksın, hem kendin oynayacaksın, işine gelmeyeni oynatmayacaksın; sonra da oynatmadığına sen niye oynayamadın diyeceksin? aferin!
bir kısır döngüdür memleketimde ve son zamanlarda yine azmışlığı üstünde bir konudur ki bu; türban takma eğlimi içinde olan ve kendilerinini "açık" kişilerle kıyaslayan ve hafif bir isyan havası olan konu başlığı.
tarafsız bir gözlemleme yapalım:
neden türban daha çok (tamamına yakını) alt sınıf kişilerde rağbet görüyor?
neden türban daha çok (yarısından çoğu) gelir düzeyi düşük ve sosyaleşmemiş ailelerde var?
neden türban daha çok (yarısından çoğu) cahil ve eğtimini tamamlamamış kişilerce rağbet görüyor?
neden türban dini ve namus objesi olarak kullanılıyor?
neden türban cennete gidiş bileti olarak görülüyor?
................
................
.........
şimdi bu tarz bir zihniyetten çok ta başarılı bireylerin çıkması beklenebilinirmi? diye sordutturan konu başlığı.
sistemin işleyişine bakıldığında pek iç açıcı olmayan önerme.
başarıdan kasıt nedir o tartışılır, bir çok hastanede uzman doktor vasfında çalışan başı kapalı insanların olduğu bir gerçek.
hoş başı kapalı olanlar gerizekalı olmuyor o kesin, lakin sistem içerisinde müsade edilmediğinden göze de görünmemektedir bu durum.
en son başı kapalı bir kadın vardı benazir bhutto o da öldürüldü.
neyin kanıtını aramaya çalışıyor insanlar anlamış değilim, başı kapalı diye beyin'e oksijen gitmediğini mi vurgulamaya çalışıyorsun? ilginç...
istisnalar hariç doğru bir tespittir.her zaman kocalarının,erkek kardeşlerinin,ya da abilerinin gölgesinde kaldıkları için ve serbest bir ortamda,özgürce büyümedikleri için başarılı olamazlar.aslında kime göre neye göre başarı diye sorgulamalıyız.çoğu türbanlının ailesi için kızlarına liseyi okutmak bile büyük bir başarıdır.
başarıyı kıyafete indirgeyen zihnin problemidir.zira bu zihin kendisine problem aramaktadır.ve kanaatimce başarılı türbanlı kadın ya da başarılı türbansız kadın ayrımıyla dikotomi* eylemi kurmaktan başka ugraşı olmayacak kadar zırvalıklarla meşgul bir zihindir.
öyle ki bu zihin ülkesinde parçalanma istemektedir.yaptıgı eylemlerin, söylediği problemlerin şuurunda olmadıgı için 'öteki' nin ortaya çıkmasına ve ortalıgın bol bol karışmasına maximum katkı saglar.
bu zihin kaç tane başörtüsüz, kaç tane başörtülü kadını yakından tanımaktadır ki..?bunu da bırakalım bu zihniyet kılık kıyafetle ugraşarak neyi hedeflemektedir.?bir insanın başörtülü olması y ada başörtüsüz olması neden ilgilenmektedir?başarıyla kıyafetin ne alakası vardır?şimdi kıyafetlerin rengi de devreye girerse ne olacaktır ?*bu kadar gülünç olmamak gerekir... *
tüm bunlardan mütevellit,bu zihnin problemi kardeşçe yaşamanın bünyesine batmasıdır..ortalıgı karıştırmak, ayaga kaldırmaya çalışmaktan başka önemli işi olmayandır.
iyi bir anne olsa yeterdir bu ülkenin şartlarında, zaten başarıyı oluşturacak çevresel şartlar türbanlı olmayanlar tarafından kısıtlanmıştır, başarılı anne olacak türbanlı kadından beklentimiz kendisine bu zulmü yapanlara nefret ile bakan bir nesil değil onları anlayan anladıklarını yargılayan bir nesildir.