sağlam türk metal gruplarının da ankara'dan çıkmasıyla birlikte çıkardığım sonuç; ankara'nın izole ve kapalı, bunaltıcı bir yerleşim yeri olmasıdır. deniz gören adam ne yapacak peki? (bkz: akdeniz akşamları)
ankara bu müzik akımını yapmaya ve yaymaya ne kadar elverişlidir?
ankara bu müzik akımını geliştirmeye ve farklı türlerini icra etmeye ne kadar yeteneklidir?
ankara'da bu müzik türünü dinleyen kişi sayısı ne kadardır ve bu müzik türüne ne kadar sadıktır?
bunların hepsi bilinmezliğini koruyor ve cevapsız bir soru işareti olarak kafalarda beliriyor olsada neticede standartın üzerinde gruplar ve solistler yetiştirdiği görülebiliyor.
ankara'nın tıpkı bir çölü andırması sebebiyle olabilir. semih kaplanoğlu'nun "süt" isimli filminde "ankara'da her yer özlenir" repliğini duyunca, oradakilerin bu özlem ve yoksunluk sebebiyle derin acılarını iyi bir şekilde müziklerine yansıttıklarını düşünüyorum.
çünkü müziğin bir özlemi olduğuna inanıyorum. buna inanmamda şu hikayenin payı çok büyüktür:
"- ...bu çeşit göçerlerden çok var mı?
- firavun'um kaygılanacaksınız ama çoğalıyorlar, dedi danışman. bu insanlar ne durmayı, ne de susmayı becerebiliyorlar. müziklerini sırtlayıp oradan oraya gezinip duruyorlar.
- ama bu müzik ihiyacı nereden geliyor. onlara yetmeyen nedir?
- buna bir orman perisinin neden olduğu söyleniyor.
- orman mı? ama bizim çevremizde kumdan başka bir şey yok ki!
- aynen öyle, zaten müziğin de bir özlemi olduğu söyleniyor."(erik orsenna)
Ankara, eğitimli bebeleri diğer şehirlere oranla daha fazla olan sanat ve kültür merkezidir. Rock müzik grupları yanı sıra ülkemizdeki sanatçıların pek çoğu ankara çıkışlıdır.