burda bir tespit hatası vardır fikrimce.
suç, o çocuklarda değil kendi anne babamızdadır...
ulan 5 parmağın, 5i de bir mi? *ebeveynlerin böyle konuşmasının üç temel sebebi var bence:
birincisi*, haset ve o güne kadar doymamış olan egoyu doyurmak. kendi başaramamış/doymamış, evladında bunu muvaffak kılmaya çalışıyor. e peki çözüm? okulun bitmesi yetmez iyi bir işe de girmen lazımdır. ondan sonra iyisin... validemin bir gün bir telefon konuşmasında* benim okuduğum bölümü* yetersiz bulduğu için herhalde, oğlum "dünya ekonomisi" okuyor dedi kadına... e yuh... dünya büyük ya, büyük olunca önemli hissiyatı yaratıyor heralde... güzel bir örnektir diye düşünüyorum...
ikincisi, money matters, yani mesele paradır... bunu görmek insanda tramvatik etkiler yaratabilir. iyi tuvalet eğitimi almamışlarda ortaya çıkan hırslı ve para düşkünü olma özelliği, sadece iyi tuvalet eğitimi almamışlar değil, parayı mesele eden ebeveynlerin çocuklarında da olabilir. bu materyalist ve kapitalist bakış açısını geliştirir kişide. acımasızlık, taş kalplilik artar... çözüm? bunun çözümü yok, para isteyen para düşkünü olanın dur dediği yer olmaz. yapılması gereken şey, aklına mukayet olmaya çalışmaktır bence...
üçüncüsü ise, değişen zamana alışamayan ebeveyn sorunu. şimdi onların zamanında, lise bitince, of süper tamam, kaliteli bir işe girebilirdin. şimdi bırak iyi bir ünivesite mezunu olmayı, karakterli girişken konuşkan olmanın yanında, dil bilen, sertfikaları mario gbi toplamış adam bakıyorlar... onlar 16-17 yaşında başlamış çalışmaya en geç, bizim öss bilmemne derken 24 oldu işe başlama yaşımız... bu sorun, adam muamelesi görmemenize sebep olmaktadır, "koca adam oldu hala okuyo"dur çünkü... sonra asosyallik eğiliminiz artar, düğüne bayrama gitmezsiniz; bu sefer de görüyo musun gıız, bilmenin oğlu da pek yabani görünmüyor hiç derler. sorunsuz bir adamken, okumaya çabalayan, sorunlu bir adam olursunuz... bu sebep insanda iki türlü tepki yaratır fikrimce, yukarda saydığım iki maddeden birini yapmaya başlarsınız. yani ya hırslanır kariyer düşkünü olursunuz, ya da egonuz doymadığından, doldurmak için kariyer düşkünü olursunuz.. çözüm? bunun çözümü de bence kendini yetiştirmek, entelektüel alanını ve vizyonunu geniş tutmak, başka bir deyişle bunlara kulak tıkayıp, kendinize hakim olmakla olur...
bu çocukların hiç kötü yanı yoktur, aileler doğruyu yapıyordur, yapmaya devam etsindir, ilk fırsatında kaçırdınız mı çocuğu erişemeyeceğiniz uzak yerlere, görürsünüz gününüzü...
ondan sonra da şunlar başlar, yok onun çocuğu ne güzel iş buldu, annesinin babasının yanında, yok bilmemnelerin tayini çıkmış, geleceklermiş. sen gittin bizi bırakıp istanbullara, buranın suyu mu çıktı?
hepsinin bu başarıyı yakalayabiliyor olması bana mı nispet?
kime sorsam mühendislik kazanmış sözlük.ne ilginç değil mi.bu sene mühendislikler bedava mı dağıtıldı diyesim geliyor.olmadığını bile bile.
Ailenizin imrendiği çoçuklar. Ebeveynlerin yaptığı klasik kıyaslamalar:
- Bak bizim komşunun oğlu sınıf birincisi olmuş. Biraz örnek alsana onu.
- Çoçuk bu sene de takdir almış, sen hala yatıyorsun.
- Bizim komşunun çoçuğu var ya, en iyi fen lisesine yerleşmiş. Sen ise sınavda sıfır çektin.
- Komşunun kızı tüm ev işlerini beceriyor, sen daha çay bile yapamıyorsun kızım.
- Karşı komşunun sıpası liseyi dereceyle bitirmiş. Senin bu sene kaçıncı senendi?
Vee en kötüsü:
- Komşu çoçuğu en kral üniversiteye hayalindeki bölüme yerleşmiş. Senin sınava kaçıncı girişin yine kazanamadın!
Böyle sıralanır gider, nerdeyse hayatın her anında rakip gibi karşımıza çıkan komşu çoçukları bezdirmiştir artık.
çok çalışıp, saf değiştirip birgün bu kategoriye geçtikten sonra evde anne-baba 'sen ne biçim çocuksun?' moduna girdiği vakitlerde:
"var mı benim gibi ya? sen kiminki gibi bi çocuk istiyon onu bi söyleyebilcen mi? ya emin ol millet beni örnek gösteriyo burda düştüğümüz hale bak. sen ne diyon allaaseversen?" diye de hafif kendini beğenmiş bir edayla anne-babaya karşı atağa geçilebilir.
komşunun tavuğu komşuya kaz görünür misalidir.aynı boku yersin adamla.ama çıkar bi büyüğün:"bak o daha güzel yiyor.." falan filan der.ömrümü yedi .mına koduklarım.
taşınılsa bile kurtulunmaz bunlardan.Yeni gidilen yerde illa ki çıkar öyle birileri. En olmadı hiç çıkmaz ise kendi yerlerine vekil diye akraba çocuklarını atarlar. Nedir bunlardan çektiğimiz ?!
aynı zamanda kendileri ile beraber farklı bir kesimi daha meydana getiren çocuklardır. milletin çocuğunun başarısı ile hava atan teyzeler. bu teyzeler her geldiklerinde annelerin hırs seviyesini tavan yaptıracak başarılı çocukları örnek vererek tabiri caizse evdeki öğrencinin ağzına yüzüne s.çarlar.
(bkz: evlerden ırak)
"görümcemin apartmanında bir çocuk var mühendislik kazanmış geçen sene."
"bizim yan komşunun kızı hukuk kazandı işte..."