başarı yemeğini ekmeksiz yemek

entry2 galeri0
    2.
  1. başarıyı hissetme eşiği her insanda farklıdır. kimisi küçücük bir "başarı" ile tatmin olurken, bir başkası için bu eşik hedeflediği herşeyi elde etmektir. kimisi için ise bu eşik ulaşılmaz bir yüksekliktedir. ancak, ortak nokta şudur ki, bireysel başarı, bencillikle mümkündür. o halde, bilinen düzende başarı, ekmeksiz yenmez.
    1 ...
  2. 1.
  3. her insan kendini geliştirmek-gerçekleştirmek ister, övülmek ister, yaptığı işlerin karşılığını görmek ister, gurur duymak ister, başarısının meyvelerini yemek ister. ister. ister de ister.

    bu isteklerin temelini ego, yani insanın benlik bilinci oluşturur. insanların hayatlarında en büyük çekim noktası kendileridir. bunu doğal karşılamak doğrudur, çünkü ilk etapta herkesin kendi taşıdığı canı, ruhu ve bedeni vardır. fakat bu ego beslenmesi sırasında unutulan çok önemli nokta vardır, o da egonun doyumsuz bir meret olduğudur.

    günümüzde bir "başarılı olma" sevdası almış başını gidiyor. kariyer uğruna sevdiklerini terk edenler, çok para kazanma çabası içinde ailesini ihmal edenler, kişiliğinden ödün verenler giderek normalleşiyor. sevdiklerimiz, sorumluluklarımız, kişiliğimiz; bunlar başarı yemeğinin yanındaki ekmeğin unu, suyu, tuzudur. tıpkı ekmeksiz yenilen yemek gibi bunları ihmal ettiğimizde doymayız tabaktaki yemek bittiğinde. ardından bir tabak daha isteriz. isteriz. isteriz de isteriz.

    fakat en büyük sorun başarılı olmayı istemek değil, başarının tanımını yapmaktır. başarı başkalarının ortaya koyduklarıyla mi ölçülür? bu ne olabilir? herkesin gıptayla baktığı, annelerin örnek gösterdiği falancanın oglu filancanın kızının amerikada, mümkünse cok zor telaffuz edilen örneğin endokrinoloji ve ya moleküler bioloji, bilim dalında doktora yapması mıdır?
    kolay yoldan para kazanmak mıdır başarının ölçüsü?
    yoksa çok çalışmak, ev geçindirmek, çocuk büyütmek midir başarının belirtileri?
    toplumda genel olarak başkalarının ortaya koydukları beklentiler vardır. çoğu insanın telaşına hakimdir bu belirlenmesi zor beklentilere ayak udyurmak.

    bu yönden bakınca birden başkaları çekim noktası oldu. başkalarının kıstasında yer almak amaç oldu. egomuz vardı? benlik çekim noktası çabucak yer değiştirdi. halbuki bu konuda önemli olan herkesin kendi kişiliğine göre belirlediği yolda yürümesidir. kendi yolunda önüne çıkan engelleri geçmektir başarının tanımı.
    o yüzden insanların önüne koyabileceği tek rakip kendileridir. bu da egonun temelinden yatar ve bireyselliğin önemini yansıtır.

    herkesin kendi hayat yolu varken neden tıka basa herkes aynı yolda yürümeye calışır? farklı gecmişler, farklı zorluklar, farklı kapasiteler, farklı kaderler vardır göz ardı edilen. buna rağmen insanların coğu daracık, tek yöne giden bir yolda arada sıkışıp kaldıkları halde ısrarla ilerlemek isterler ve gerekirse tökezleyip düşenlerin üzerine basip geçerek yaparlar bunu. bu yola girmek mutluluğa karşı savaş açıp yenmesini beklemek demektir. bu yüzden o kadar kendi mutsuzluğunda kıvranıp çıkamayan insanlar vardır.

    bu yolun dar olmasının yanı sıra en büyük sorunu belirsizliğe doğru gitmesidir ve uçurumda son bulmasıdır. tıpkı uçuruma düşen bir koyunun ardından intihar eden koyun sürüsü gibi hareket eder günümüzün "modern" insanları. aynı zamanda başarının değil, hükmen yenilginin ustalarıdır.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük