22 eylül 1988 yılında doğmuş biri olarak kanımca ben de bu burca mensubum.zira terazi burcunun hükmünün sona erdiği başak burcunun başladığı bir tarihte açmışım gözlerimi dünyaya.aslında ne terazi olmak isteyen biriyim.ne de başak..Akrep olmak isteyen bir başağım.bunun anlaşılır bir nedeni var tabii.durağanlıktan sıkılırlar araftaki başaklar.hayat ait oldukları yeri aramakla geçecek gibidir.bir işe başlarken on düşünür bir harekete geçerler.geçerlerse de pir geçerler.rahatlarına düşkünlerdir.başladıkları işler yarım kalmaz ama bütüne de pek yaklaşamazlar.beklenmekdik sözlere zaman kaybetmeden ama nezaketten de ödün vermeden karşılık vermeye çalışırlar ancak yine de yanlış anlaşılırlar.çok matah işler yapmasalarda,milleti özendirirler.mevsimler ruhunu derinden etkiler başak insanının.birbirlerinin dünyalarını masallarda tanırlar,filmlerde izler ve kitaplarda okurlar.onlarca böylesi daha güvenlidir.nefter etmekten nefret ederler.nefret değişkendir.değişken duygular hep tehlikeli.merak etmezler,merak edenlerden de çok hoşlanmazlar.bir yapbozun bir parçası olmaktansa hiç olmamayı yeğlerler.kendilerine izin verir,kendilerini engeller.belki de istisnai örneklerdir ben kendimi anlatmışımdır.
güzel bir kadın ismidir ve bu ismi almış olan insanlar genellikle çok naif olurlar. çok yakından tanıdığım başak ismindeki tatlı bayan da herhalde dünyaya gelmiş en iyi kalpli kişidir.
ergen günlerden başlayan dostluğumuz yaşadığımız fırtınalara, kilometrelerce mesafedeki ayrılığa rağmen hala ayaktadır. onu tanıdığım zamanlarda henüz kaşlarımızı bile almıyorduk. sonra birden büyüdük, anlayamadan kendimizi izmir'de bulduk. beraber yaşıyorduk artık. güzel günlerdi. o günlerdeki kırmızı şarabın tadı hala damağımda. kırmızı şarap hiç bu kadar güzel olmamıştı herhalde. yanına meze niyetine kattığımız dost sohbetimiz, bizim köpeköldüreni fransız şarabı yapıyordu. ya da kafalar çok güzel oluyordu. kimbilir. geceler boyu devam eden güzel sohbetlerin tadını hala çok özlüyorum.
sonra birden ayrılverdik, ikimizde başka rüzgarlara kapılıp savruluverdik aynı şehrin farklı mekanlarına. güzergahlarımız mı değişmişti sadece yoksa dostluğumuz mu yara almıştı? yaralar onarıldı itinalı ve özenli bir şekilde, güzergahlar yakınlaştı birden. biz yine kaldığımız yerdeydik. ne güzel günlerdi onlar... deli gibi eğlendik, sonunu düşünmeden yaşadık hayatı, sarhoştuk, aşık olduk, nefret ettik, insanları daha bir tanıdık, beraber büyüdük. kısaca olduk, olgunlaştık.
ilk önce ben gitmiştim. şimdi de sen gittin beni bırakıp. ne vardı ki adını bile telaffuz etmekte zorlandığım kendi memleketinden bissürü kilometre uzağa gitmeye. eksikliğin o kadar belirgin ki, yerin o kadar doldurulamıyor ki.
bak başaklar kimbilir kaçıncı kez sarardı benim ülkemde. senin oralarda başak tarlaları var mı? sapsarı akşamüstünün kızıllığında rüzgarla beraber savrulan başaklar... benim ülkemdeki o güzel başaklardan biri eksik. hem de öyle bir eksik ki...
genellikle titizlik ve düzenli olma özelligiyle bilinen burc. iliskilerinde kılı kırk yarar. her zaman saglamcıdır. en iyisine ulasmayı hedefler daima.
özel tarihimde garip bi diyalog;
- burcun başak demek... o zaman seninle anlaşamayız. sence de burçların enerjisi önemli değil mi?
- bilmem. ben salaklarla anlaşamıyorum sadece.
- (kız ağlamaklı) ama merkürle venüsün ters açı yapması
- horoskobunu al ve çık hayatımdan
gecenin bi körü durdurak bilmeden lombak ve penguen okuyan kız... Hobileri arasında tınaztepede garip yaşam formlarının fotoğrafını çekmekte olan enteresan ama bi o kadar neşeli insan...
kız ismi olarak kullanılır.. ve her kim böyle bi kızla tanısır arkasına bakmadan kaçmalıdır.. kendine asık eder sonrada süründürür.. bu büyük ihtimalle isimlerinden kaynaklanmaktadır veya kaynaklanmamaktadır..