başörtüsü analarımızın, ninelermizin taktığı anadolu'da oldukça yaygın olan bir örtünme şekli. din ile alakası yoktur. yaşlılar beyazlayan ve dökülen saçlarını kapatmak için giyerler.özel bir bağlama şekli yoktur.
türban denilen hadise ise yurt dışından ithal bir örtünme şeklidir. örneklerini vatikan'da görüyoruz. hristiyan adetidir. tıpkı kara çarşaf gibi. özel bir bağlama şekli vardır. kısaca türban için "velev ki siyasi simge" diyebiliriz. yani türbanın kullanım amacı sayın ve pek değerli başbakanımız erdoğan tarafından vurgulanmıştır.
işte kısaca farklar bunlardır. bu farkları göremeyip hala başörütüsü ile türbanı bir gören kişilere anlatmaktan dilimizde, yazmaktan parmaklarımızda tüy bitti.
başörtüsü başını örtme ihtiyacı duyan bayanların kullandığı ve istedikleri şekilde bağlama hakkınada sahip oldukları kumaştan yapılmış çoğunlukla da kare şekillisi tercih edilen araç.
türban hintlilerin özelliklede erkeklerin hali hazırda gününmüzde de kullandıkları geleneksel kıyafet aksesuarı.
başörtüsü "biz"dir masumdur.
türban dini kullananların bölücülük propogandasıdır.
annem dahil yakınım olan hanımların çoğu başörtüsü kullandı. hiç başörtüsü sorun oluşturmadı geçmişte.
ne zaman ki dinin ruh sömürücüleri çıktı meydanlara kadın tepeden tırnağa sorun oluşturmaya başladı.
kadınların saç telleri ziynetmiş.
yeme beni yavrum yaa. o uçkuruna söz geçiremeyenlerin kadına verdiği "sözde" değer. ben yemem bu zokayı. ama bilen biliyor bu ülkede sömürülecek sürüyle koyun var. ve bu dinin geçerli olduğu ülkelerde de.
neden allahım neden ? bu din neden bu öküzlerin tekelinde?
sözde kadına değer veriyoruz görüntüsü altında asıl kadını aşağılama,horr görme, seks objesi olarak değerlendirme varken ben isyan etmeyeyim de ne edeyim ey koyun sürüsü halkım. uyansanız artık diyorum. yoksa zorla uyandıracak birileri.
kısaca türban isyan ettirir, başörtüsü huzurunu bozmaz daha huzur ve güven dolu babaanne, anneanne kokusu ile sevgiyi koklarsın.
bildiğin 0 a eşit olan farktır.anadoludaki ninenelerimizin,analarımızın,bilmem kimlerimizin başlarına bağladıklarına başörtüsü denir ve günahtır,olayla alakası yoktur fakat türbanlıları gebertmeliyiz dandikliğinde yıllardır yedirilen,yenince afiyet de olan resmi palavraların imalatçıları şu soruya cevap verememekteler:
şu masumca,insan gibi başörtüsüyle anadolu topraklarında top koşturan analarımız ninelerimiz neden çocuklarının yemin törenlerinde askeri alana sokulmazlar?ne de olsa propagandist bir niteliği olmaksızın bağlanmış başörtüsü dediğiniz illetle gelmiş kadınlar?ya da çocuklarının üniversitelerdeki mezuniyet törenlerine alınmayan aynı tarzda örtünmüş,güya dinden bihaber annesel insanlar değil mi?
devletin despot çehresini gizlemeye yönelik üretilmesi gereken yalanlar daha kaliteli olmalı?bizi sikmeye kalkmamalı.
başörtüsü örtünme amaçlı bir aksesuar iken türban dayatma, inatlaşma ve siyaset aracıdır. zira türbanda amaç örtünme olsaydı türbanlıların yarısından çoğu dar kıyafetler üzerine takmazlardı bu nesneyi...
türbanlılar makyaj yapar, dar kot giyer, türbanları normal bir saçtan daha fazla dikkat çekecek şekilde ve renktedir, desenli çoraplar giyerler, ayaklarında kınadan şekiller olur, falan filandır.
başörtülüler ise daha sadedirler.
bundan yola çıkarsak türbanlılar tikkydir.
ah canlarım ah..türban kelimesi bu ülkede fil dişi kulelerinden oturup, milleti şekillendirmeye çalışanların bu ülkenin lügatine zorla soktukları fransızca kelimedir.mimarı ise zamanın yök başkanı ihsan doğramacı'dır..90'larda başörtü yasağını uygulamaya çalışan bu zevat uzun çalışmalar sonunda(!) yeni bir formül bulmuşlardır.bu formüle göre fransa'da kullanılan modern görünümlü(ulan yakında beni çıkartacaksınız dışarı dal taşşak, bağıracağım "ben modernim" diye) "türban" serbest, başörtüsü yasak olacaktır.üniversitelerde resimler ve fotoğraflarla bu uygulama tanıtılmıştır."illa takacam diyorsan bunu tak" diye..
"ekmek bulamıyorsan pasta ye" diyenlerle bizdeki ultra şekillendiriciler..ah galile ah.yansaydın da aydınlansaydık!
biri amerika tarafından irandan ithal edilerek gomunistleri engelemek için açılan imam hatip liseleriyle birlikte gelmiştir. diğeriyse yuzyıllardır bu topraklarda olan avrupadada olan birşeydir.
türbanlılar başlarını iğne olmadan kapatmamakta ısrarcıdır. saçlarını teşhir etmezler ama yüzlerini daha çekici yapabilmek adına ağır makyajdan da uzak durmazlar.
kendi aralarında modaları vardır. fosforlu renk eşarp, kafalarına devasa topuz yapma, tepelerine bişey koyup eşarbın önünü üçgen bişekilde uzatma. (zannedersiniz kafaları silindirik!)
başörtülüler amaçları sadece başlarını kapatmak olduğu için her şekilde kapatabilirler. dikkat çekmek istemezler çünkü sadece inandıkları için örterler başlarını.
şalvar ve potur analarımızın, ninelerimizin yok lan ne anası, nenesi! babalarımızın, dedelerimizin on yıllar boyunca anadolu da giymiş oldukları giysidir. pantolon ise genellikle belden ayak bileğine kadar uzanan ve her bacağı ayrı ayrı saran, iki parçadan oluşan bir giysidir. Pantolonların boyları uzun veya kısa, bacaklara yapışık veya bol, paçaları dar, geniş, kıvrık veya düz olabilir. pantolon ismi bir Hıristiyan azizi olan Pantaleone'den gelir yani gavur icadıdır, dışarıdan ithal edilmiştir, dilim varmıyor ama amerika' nın başımıza sardığı bir bela bile olabilir canlar. pantolon giyen bazı kimselerin dar body giyme, ağır makyaj yapmak gibi öne çıkan özellikleri vardır, Allah binbir belasını versin bu pantolonun ne menem şeymişsin lan sen. iblissin sen pantolon iblis.
etrafa at gözlüğüyle bakıp, empati kuramayan duygu yoksunu insanların arasındaki farkı dağlar kadar nitelendirdiği, baş örtüsü/türban takanların bunlara takmadığı fakat nedense türban takmayanların takdığı farklardır...
ee kardeşim bilmediğin, kullanmadığın, anlamadığın, kavrayamadığın şeylerle ilgili yorum yapmasan da ilgi alanını değil de bilgi alanını yazsan. bizler de faydalansak diymi!
bakıldıgında bir fark görülemez ama derinlerine inince büyük farklar görürüz.
türbanlılar yozlasmaya hazır tiplerdir *
baş örtülüler ise daha sakinlerdir.
başörtüsü başa, türban beyne bağlanır. kafatasının çok esnek bir yapı olmamasından mütevellit başörtüsü fonksiyon kaybı yaratmaz ancak türbanın beyni büzüştürmesinden kaynaklanan sıkıntılar hala gözlemlenmektedir. keşke o kadar sıkmasalar.
başörtüsünü türk kadını osmanlıdan beri takmaktadır. saçımın bir tek teli dahi görünmesin endişesi yoktur. dinimizde ziynet bölgelerin kapatılması emredilmiştir. saçın bu bölgelerden olup olmadığı muamma dahi olsa türk gelenek ve göreneklerinde başörtüsünün yeri vardır.
türban ise dünyaya fransız rahibelerinden yayılmıştır. türbanı ilk kullanan onlardır. daha sonra ne hikmetse müslüman olduğunu iddaa eden kişiler kur'an da türban vardır diyerek islam alemine bu hristiyan rahibe simgesini empoze etmeye çalışmışlar ve belli bir oranda başarılı olmuşlardır. türban, islam diniyle alakası olmayan, günümüzde daha çok siyasi simge olarak kullanılan bir bez parçasıdır.
başörtüsü ve türban arasında fark vardır demek sosyolojik değişikliğe bahane uydurma cambazlığıdır.
tezek kokulu köylülerin torunlarının din ve geleneklerini bırakmadan kalburüstü geçinen laik tayfanın doktorluk, mühendislik, müsteşarlık ve bilimum prestij mesleklere ortak olmasına duyulan kinin yansımasıdır.
başörtüsü ninemin takıntısıydı demek; neden köyünüzden kasabanızdan kopup geldinizde benim çöplüğüme ortak oluyorsunuzun sofistike ifadesidir. nokta.
türban 20 yıl öncesine kadar yoktu. ama başörtüsü bu topraklarda yüzyıllardır kadınlarımızca kullanılıyor.
bu türbanlıları sanırım 12 eylülden sonra ektiler, onlar da topraktan bitiverdi.
ne bileyim döneklik değil mi bu?
bir de ölesiye savunmuyorlar mı o bez parçasını insanın çıldırası geliyor.
örtünün anasını satayım, örtünün ama kendi yarattığınız bağnazca bir çaputla değil.
insan gibi örtünün...