baş örtüsü farz mı sorunsalı

entry22 galeri0
    1.
  1. baş örtüsü yahudilikten hristiyanlığa daha sonra müslümanlığa geçmiş bir şeydir.
    ayrıca türkiyenin geçmişin de türban değil eşarp vardı bunlar hep arap özentiliği...
    bakıyorum kurtuluş zamanı fotoraflarına açın bakın benim anneannemin binlerce fotorafı var siyah beyaz.
    birinde türban görmüşlüğüm yok anneannem de eşarplıydı. kadınlar hep eşarplı. nerden geldi kimden çıktı anlamadım ki.
    4 ...
  2. 1.
  3. kuranda basortusu olarak gecmemekle birikte dinen haram kabuk edilen yerlerin ortunmesi mantigiyla vardir.
    0 ...
  4. 2.
  5. baş örtüsü, eşarp, türban vs. gibi bir çok sulandırılmış kavram ile tanımlansa da kur'an'da çok açık bir biçimde örtünme emri vardır. yani bugünün algısına göre söyleyelim, baş örtüsü kur'an'da vardır ve bir emirdir. tabi kimi sahtekarlar örtülerini yakalarının üzerine bıraksınlar ya da göğüslerini kapasınlar şeklinde lanse etmektedirler. tabi o dönemde kadınlar baldırı çıplak geziyorlardı değil mi?

    baş örtüsünün kur'an'da bir emir olması namazında bir emir olması gibidir. bunu uygularsın uygulamazsın bu sana kalmış bir şey. namazda bir emir yani farz; ama çoğu kişi kılmıyor. e çoğu kişi örtünmese ne olur?
    bir şeyi uygulamamak başka, uygulamak istenmediği için bunu inkar etmek, kur'an'dan kılıf uydurmak başkadır.
    o yüzden var olana yok demeyin.
    4 ...
  6. 3.
  7. 4.
  8. 5.
  9. şu müslümanlar şöyle boş boş işlerle çağlar boyunca didişecek ya ona şaşıyorum. ne tuhaf insanlarsınız.
    0 ...
  10. 6.
  11. Yaygin kanaat farz oldugu yonundedir. Huseyin hatemi hocanin mekruh dedigi sorunsaldir. ilahi hikmet'te kadin kitabi okunmalidir. Şahsi gorusum farz oldugu yonundedir.
    1 ...
  12. 7.
  13. değildir. islamda yeri yoktur. avret yerleri kapsamına girmez.
    2 ...
  14. 8.
  15. farz olan abaza şahısları evcilleştirmek.
    1 ...
  16. 9.
  17. (#25075400) aynısını buraya kopyalıyorum. doğruyu arayan gerçeği bilmek isteyen okur, kaynaklara bakar. nefsine uyup kafasına göre kur'anı anlamak isteyenlerse okumaz, aklı sıra doğru olduğunu sandığı saçmalığı yapmaya devam eder.

    Câhiliyette insanların birçokları terbiye ve edebten yoksundu. Ahlâk, iffet ve namus meselesi lafta idi. Bugün olduğu gibi kadın açılıp saçılıyordu, vücudunu, namahrem yerlerini göstermekle böbürleniyordu. ilahî rahmet olarak gelen islâm dini, tefessüh etmiş bu insanlığı ıslah etmek için birtakım emir ve prensipler getirdi. Bunlardan birisi de kadının cilbab ile örtünmesini emreder.

    "Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin hanımlarına söyle! Baş ve boyunlarını örtmek için cilbablarını üzerlerine alsınlar."(Ahzab, 33/59).

    Cilbabın mâhiyeti hakkında birkaç görüş vardır:
    l. Cilbab. bütün vücudu örten uzun gömlek veya entaridir.
    2. Entari üzerine giyilen geniş elbisedir.
    3. Başı, boynu ve çevresini örten atkıdır.
    4. Üst tarafı göbeğe kadar örten ve ridâ denilen örtüdür.

    Sibeveyhinin üstadı olan Halil; "Bu mânâlardan hangisi kasdedilirse caizdir." diyor. (el-Sîracel-Münir c. 3. s. 271) Müslüman kadın, el ve yüzü müstesna bütün vücudunu örtmek mecburiyetindedir. Bir kimse buna inanır fakat uygulamazsa günahkâr olur. Amma inkâr ederse dinden çıkar, mürted olur. islâm'ın kabul etmediği tevillere baş vurup halkın inancını bozmak sapıklıktır.

    Tesettürün dinen makbul olabilmesi için birkaç şartı vardır, onlara ri'âyet etmek gerekir:

    1. Elbisenin vücudu gösterecek tarzda ince,
    2. Nazar-ı dikkati çekecek kadar süslü ve renkli,
    3. Vücudun hatlarını gösterecek şekilde dar olmaması gerekir.

    Bir memlekette manto giymek adet ise, dar olmamak şartıyla onu giymekte beis yoktur. Çünkü islâm dini, ne erkek ne kadın için belli bir kıyafet getirmemiştir. Her memleketin kendisine has bir giysisi vardır.

    Hatta buranın çarşafı, Suriye, Irak ve Hicaz'da giyilen çarşafa benzemiyor. illa şu veya bu kıyafet lazımdır demek doğru değildir.

    Müslüman kadının giyiminde esas mesele, tesettürü sağlamasıdır. Eli ve yüzü dışında bütün vücudunu örtmesi, açık kalmamasıdır. Giyilen bir elbisenin tesettüre uygun olması için de altını göstermeyecek şekilde kalın ve avret yerlerini örtecek kadar uzun olmalıdır. Bunun için altını gösterecek şekilde ince ve şeffaf olan bir elbise ile örtünme gerçekleşmiş olmaz.

    Bu meseleye esas teşkil eden hadis-i şeriflerin meali şöyledir:

    Hz. Âişe'nin rivayetine göre, kız kardeşi Hz. Esma birgün Peygamberimiz (asv)'in huzuruna gitti. Üzerinde altını gösterecek şekilde ince bir elbise bulunuyordu. Resulullah (a.s.m.) onu görünce yüzünü çevirdi ve şöyle buyurdu: "Ya Esma, bir kadın buluğ çağına erince -yüzünü ve ellerini göstererek- bunlardan başka bir tarafının görünmesi sahih olmaz."1

    Sahih-i Müslim'de Ebû Hüreyre (r.a.} tarafından bir rivayette Peygamberimiz (asv), giyindiği halde açık olan, yani ince ve şeffaf elbise ile dolaşan kadınların Cehennemlik olduklarını, Cennetin kokusunu bile alamayacaklarını bildirirler.2

    Alkame bin Ebi Alkame annesinin şöyle dediğini rivayet eder:
    "Abdurrahman'ın kızı Hafsa'nın başında, saçını gösterecek şekilde ince bir başörtüsü olduğu halde Hz. Âişe'nin huzuruna girdi. Hz. Âişe başından örtüsünü alarak ikiye katladı, kalınlaştırdı.3

    Hz. Ömer (r.a.) ise, cam gibi şeffaf olmasa da, giyindiği zaman altını iyice belli eden elbisenin kadınlara giydirilmemesi hususunda mü'minlere ikazda bulunmuştur.4

    imam Serahsî bu nakilden sonra, kadının giydiği elbise çok ince de olsa yine aynı hükmü taşır, şeklinde bir açıklama getirir. Daha sonra da, "Giyindiği halde açık" olan mealindeki hadisi kaydeder ve şöyle der: "Bu çeşit bir elbise şebeke (ağ) gibidir, örtünmeyi temin etmez. Bunun için yabancı erkeklerin bu şekilde giyinmiş bir kadına bakması helâl olmaz."5

    Elbisenin şeffaf olmasındaki ölçü, tenin rengini belli etmesidir. Dışarıdan bakıldığı zaman elbisenin altından insanın teni görünüyorsa, elbise ince de olsa, kalın da olsa böyle bir elbise ile örtünme gerçekleşmiş olmaz. Bu mesele Halebî-i Sağir'de şöyle belirtilir: "Elbise altını, tenin rengini belli edecek şekilde ince olursa, bununla avret yeri örtülmüş olmaz. Fakat kalın olsa da, uzva yapışsa ve uzvun şeklini alsa (uzvun şekli görünür hale gelse), bu durumda örtünme hasıl olduğu için men edilmemesi gerekir, namaz caiz olur."6

    Mesele diğer mezheplerde de aynı şekilde ifade edilir. Mâliki mezhebinin görüşü şöyledir:
    Elbise şeffaf olur, cildin rengini hemen belli ederse, bununla örtünme olmaz. Bu şekilde kılınan namazın mutlaka iade edilmesi gerekir. ince ve dar olduğu için azanın şeklini belli eden elbiseyi giymek de mekruhtur. Çünkü bu bir şahsiyetsizlik sayılır ve selef ulemasının giyim tarzına muhalif hareket edilmiş olunur.7

    Hanbelî mezhebinin görüşü ise şu şekildedir:
    Vacip olan örtünme, cildin rengini belli etmeyecek şekildeki örtünmedir. Eğer giyilen elbise cildin rengini belli edecek tarzda ince olur da bedenin beyazlık ve kırmızılığı görünürse namaz caiz olmaz. Çünkü bununla örtünme gerçekleşmiş olmaz. Şayet rengini örter de, hacmini belli ederse namaz caiz olur. Çünkü örtü kalın da olsa bundan kaçınmak mümkün değildir.8

    Şafiî mezhebinin görüşü ise şöyledir:
    Vacip olan, cildin rengini belli etmeyecek elbiseleri giyinmektir. inceliğinden dolayı cildin rengini belli eden bir elbiseyi giymek caiz olmaz. Çünkü böyle bir elbise ile tesettür gerçekleşmiş olmaz. Yani, inceliğinden dolayı cildin beyazlığını veya siyahlığını gösteren elbise tesettür için kâfi gelmez. Yine, elbise kalın olsa da, dokunuşu itibariyle altından avret yerlerinin bir kısmını gösterse yine yeterli şekilde örtünme sağlanmamış olur. Diz kapakları ve uyluklar gibi bedenin incelik ve kalınlığını belli eden bir elbise ile kılınan namaz sahihtir, çünkü tesettür sağlanmış demektir. Fakat azaları belli etmeyecek şekilde bir örtü kullanmak müstehaptır.

    Bütün bu nakillerden şöyle bir neticeye varmak mümkündündür:
    Kadının yabancı erkeklerin yanında giymiş olduğu tenin rengini belli edecek ve gösterecek şekilde ince ise bununla örtünme gerçekleşmiş olmayacağından giyilmesi caiz olmaz. Bu giyecek, bir elbise, gömlek ve etek olduğu gibi, başörtüsü ve çorap da olabilir. Fakat gerek çorap olsun, gerekse başörtüsü ve diğer giyecekler olsun kalın oluyor da, altını göstermiyorsa böyle bir elbisenin giyilmesi caizdir. Çünkü çorap ve başörtüsü ne kadar kalın olursa olsun mutlaka bacağın ve başın şeklini belli edecektir. Fakat vücudun azalarını iyice belli edecek şekilde giyilen dar pantolon ve dar gömlekle namaz sahih olsa da, bakanların dikkatini çekip tahrik edeceğinden meşru görülmez. Merhum ibn-i Âbidin de eserinde bu hususa işaret etmektedir.10

    Kaynaklar:
    1.Ebû Dâvud, Libas:31.
    2.Müslim, Libas.-125.
    3.Muvatta', Libas:4
    4.Beyhakî. Sünen, 2:235
    5.el-Mebsût, 10:155-
    6.Halebî-i Sağır, s.141. l.Menânü'l-Celü, 1:136
    8.ibni Kudâme. el-Muğnî, 1:337.
    9.Afeaeıtf. el-Mecmû, 3:170-172.
    10.Reddü'l-Muhtar, 5:238.

    ayrıca

    Ayrıca malum şahısa soruyorum:
    Nûr: 30'un ilk cümlesi... "Mü'min erkeklere de ki: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar.."

    Kadınların vücuduna bakmak haramsa, açıkta bırakılması helal midir sizce?

    Ayrıca Kur'an'da, kadınlara karşı nikah harici şehvetli yaklaşımları Allah yasaklarken; erkeklerin kadınların fiziklerinin güzelliğine bakarak günaha girmelerinden sakındırırken; kadınların yarı çıplak halde giyinmesine müsaade eder mi?

    Kadının, boynu, göğsü, gerdanı, kulakları, saçı vb size göre -erkek olarak- câzip (çekici) değil mi?

    Evet, diyeceğiniz varsayımından hareketle o halde, bunların açıkta bırakılması nasıl makul, tutarlı yani meşru olabilir?

    islam'ı bilmeden rastgele konuşmaktan daha büyük bir zulüm olmaz, unutmayın...
    Böyle yapmanız, Allah'a, Allah'ın ayetlerine ve Allah'ın dinine iftira ve bilgisiz insanlara da zulümdür.

    Kur'an'da açıkça: "Saçın görünmesi haramdır demedikçe saçın örtülmesi emir olamaz" diyorsunuz! Bu nasıl sözdür. Allah bir şeyin haram olduğunu sizin istediğiniz üslupla mı belirtmek zorunda? Kur'an'da sizin istediğiniz şekilde bir cümle göremediğinizde Allah'ın haramlarını helalleştirecek misiniz? Örneğin Kur'an'da kesin haram olan şeyler sayılır ama zehirin haram olduğu belirtilmez. Şimdi siz, Kur'an'da zehir açıkça haram kılınmamıştır diye zehire helal mi diyeceksiniz! Kur'an'ı anlamada bir metod vardır. intihar haramsa, zehir de intihara müsebbiptir; dolayısıyla haramdır deriz. Nefse zulüm haramdır, zehirden daha etkili nefse zulüm olmaz deriz. Siz herşeyi, kendi istediğiniz cümlelerle Kur'an'da ararken; yemek tariflerini de Kur'an'a mı soruyorsunuz!

    Kur'an bir meseleyi açıklamışsa artık kabul etmemek için neden kendinizi zorluyorsunuz? "Aynen şöyle demiş mi, öyle dememişse haram olmaz" bu nasıl mantıktır!! Bu din ne senin demenle ne de ötekinin anlayışıyladır. Kıyamete yakın şu anımıza kadar tüm islam ümmeti ayeti yanlış anlamış da siz mi bunu fark ettiniz. Lütfen, iyice düşünün bu yaklaşım tarzı, inkârcı bir tavırdır. islam teslimiyet dinidir. Her ne zaman Allah'tan gelenleri, geldikleri şekliyle kabul eder ve Allah'ın iradesine boyun eğerseniz iman etmiş olursunuz. Aksi takdirde ya kıyamete kadar gelmiş geçmiş milyarlarca ashaba ve müctehid alimlere uyan tüm ümmet, Allah'ın helalini haram kıldığı için kâfir olmuşlar ve tamamı da ebedi cehenneme gitmişlerdir yada siz Allah'ın haramına helal dediğiniz için küfür içindesiniz ve bu itikad sizi ebedi cehennem azabına sürükler!

    kanıtlar apaçık iken hala farz değil diyen kimsenin durumunu belirttim yukarıda " Müslüman kadın, el ve yüzü müstesna bütün vücudunu örtmek mecburiyetindedir. Bir kimse buna inanır fakat uygulamazsa günahkâr olur. Amma inkâr ederse dinden çıkar, mürted olur. islâm'ın kabul etmediği tevillere baş vurup halkın inancını bozmak sapıklıktır."

    inkar edip dinden çıkanlar var elbet. kalplerindekini allah bilir. ben kimseyi bununla suçlamıyorum sadece uyarıdır bu yaptığım.
    3 ...
  18. 10.
  19. 11.
  20. Tabii ki de değildir. Başörtüsü kullananları dindar olarak genellememelidir.
    1 ...
  21. 12.
  22. nur suresi 31. ayetin yorumlanması ile alakalı bir konudur:

    http://www.kuranmeali.org...urani_kerim_mealleri.aspx

    ayetteki; "ziynetlerini göstermesinler" cümlesinin değerlendirilişi ile alakalıdır kadının saçının ziynetine dahil olup olmadığının tartışması 14 asırı geçen bir zamandır sürüp gitmektedir.

    eğer farz ise, örtünmeyenlerin hesabını allah soracaktır. kulları değil.
    4 ...
  23. 13.
  24. değildir. ayette baş diye bir şey de geçmez. baş örtüsü gelenekten gelir.
    3 ...
  25. 14.
  26. farz değildir. farz olan mahrem yerleri gizleyecek, vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde örtünmektir. kur'an'da katî olarak örtünmesi istenen herhangi bir malzeme veya şekil belirtilmemiştir ki bu da allah'ın rahmetinin bir göstergesidir. örtünmek kültürden kültüre, yöreden yöreye değişebilmektedir. karadeniz ve doğu anadolu gibi bölgelerde kadınların şalvar giymesi basit bir örnektir. çarşaf ise osmanlı zamanında ulemalar tarafından ayetlerin incelenmesi sonucunda şehir kadınları için uygun görülmüş ve yaygınlaşmıştır. yani türkiye'deki çarşaf kültürü arabistan'dan değil osmanlı'dan kalmıştır.
    1 ...
  27. 15.
  28. kur'an'dan hüküm çıkarmak, çok uzun yıllar sürecek bir eğitim gerektirir. öyle tek bir ayetle, farzdır ya da değildir denemez. ayetler arasında siyak-sibak ilişkisi denilen bir bağ vardır. kur'an'ın bütünlüğünde ele alınması gerekir bir ayetten hüküm çıkarmak için. dolayısıyla burada hiç birimiz bu kadar donanımlı değiliz. işkembe-i kübradan sallamaya gerek yok.
    0 ...
  29. 16.
  30. 17.
  31. Sahih-i Müslim'de Ebû Hüreyre (r.a.} tarafından bir rivayette Peygamberimiz (asv), giyindiği halde açık olan, yani ince ve şeffaf elbise ile dolaşan kadınların Cehennemlik olduklarını, Cennetin kokusunu bile alamayacaklarını bildirirler.

    "Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin hanımlarına söyle! Baş ve boyunlarını örtmek için cilbablarını üzerlerine alsınlar."(Ahzab, 33/59).

    Müslüman kadın, el ve yüzü müstesna bütün vücudunu örtmek mecburiyetindedir. Bir kimse buna inanır fakat uygulamazsa günahkâr olur. Amma inkâr ederse dinden çıkar, mürted olur. islâm'ın kabul etmediği tevillere baş vurup halkın inancını bozmak sapıklıktır.

    bunları reddedecek kadar inkar eden kimseler benim gözümde aynı o yüce peygambere gelip "allah'ın ayetlerinden kimine inanırız kimine inanmayız diyen kafirler" gibi. işlerine geleceği gibi inanmak istiyorlar ve hadisi önemsemiyorlar. allah'ın ayetlerini istedikleri gibi çevirip büküyorlar. allah'ın gazabı böyle kimselerin üzerine olsun !!

    yüce allah buyuruyor maide suresi 44. ayet "Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar kafirlerin ta kendileridir"

    (Ey Muhammed!) Hevâ ve hevesini kendine ilâh edinen, Allah'ın kendi ilmi dahilinde saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürleyip gözüne perde çektiği kimseyi görüyor musun? Şimdi onu Allah'tan başka kim hidâyete erdirebilir? Hala düşünmez misiniz? (CASiYE/23)

    Bunlar, o kimselerdir ki; Allah kalblerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlemiştir. Ve onlar, gafillerin ta kendileridir. (NAHL/108)

    Hangi işi yaparsan yap, Kur'ân'dan ne okursan oku, ne işte çalışırsan çalış, unutmayın ki, siz ona dalıp gitmişken, biz sizin üzerinizde şahidiz. Ne yerde, ne de gökte zerre kadar hiç bir şey Rabbinin gözünden kaçmaz. Ne zerreden daha küçük, ne de ondan daha büyük! Ancak bunların hepsi apaçık bir kitaptadır. (YUNUS/61)

    De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Çünkü O, kullarının yaptığından haberdardır, yaptıklarını çok iyi görendir." (iSRA/96)

    Biz onlara hem ufuklarda ve hem kendi nefislerinde delillerimizi göstereceğiz ki, Kur'ân'ın hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun. Senin Rabbinin her şeye şahit olması kafi değil mi? (FUSSiLET/53)

    Allah, elbette (O'na gönülden) iman edenleri de, iki yüzlüleri de bilir. (ANKEBUT/11)

    De ki: "Herkes bulunduğu hal ve niyetine göre iş yapar. Bu durumda kimin en doğru yolda olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir." (iSRA/84)

    işte onların ilimden erişebilecekleri (son sınır) budur. Şüphesiz, Rabbin, yolundan sapanı da iyi bilir; O, hidayette olanı da iyi bilir. (NECM/30)

    kapanmanın farziyetini reddedenler allah'ı inkar etmişlerdir !!

    “inkâr eden ve (insanları) Allah yolundan alıkoyan, sonra da inkârcılar olarak ölenler var ya, Allah onları asla bağışlamayacaktır.” (Muhammed, 34)

    “Onlar (münafıklar) için ister bağışlanma dile ister dileme (fark etmez.) Onlar için yetmiş kez bağışlanma dilesen de, Allah onları asla affetmeyecektir. Bu, onların Allah ve Rasulünü inkâr etmiş olmaları sebebiyledir. Allah fasık topluluğu doğru yola iletmez.” (Tevbe, 80; Münafikun, 6)

    “Kim Allah’a ortak koşarsa artık Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır. Onun barınağı da ateştir.” (Mâide, 72)
    1 ...
  32. 18.
  33. Değildir .
    Kafayı kapatabilirsin ama düşünceleri asla .
    1 ...
  34. 19.
  35. hayatında ahzâb 59. ayeti okumadan gelenleri gösteren soru.

    Farzdır, ama başörtüsü değil, çarşaf, cilbâb->ferace->çarşaf demektir.

    bu bağlamda başörtüyü piyasaya süren kadın bile sonradan tevbe edip çarşaf giymiştir, uyandıralım insanları.
    3 ...
  36. 20.
  37. farz mı sünnet mi bilinmez fakat ahlaken kapatılması gerekir. Hatta gerekmez bile yani ne gerek var, milletin saçını görüp de tahrik mi olacak bu erkekler.
    0 ...
  38. 21.
  39. Ulan hala islamı kavrayamayan Müslümanım diye dolaşan dangalaklar var. He amına koyayım saçtan tahrik olduğumuz için kadınlar kapanıyo illa küfür ettiriyonuz len. O Zaman 1 bardak rakı içelim sarhoş olmayız heralde. Buda aynı mantık amaç tahrik olmak veya sarhoş olmak değil.. inandıysan iman et yok şu şöyle yok bu böyle diyerek maniler dizme..
    ne o len ayetten anlam çıkarır mı oldunuz. takmazsan takma bide takmadığın gibi ayetten cımbızla mana arama. Arama ki harama helal deyip küfre girme. Kardeşim ayette örtün demiş mi demiş sen ister eşarp de ister yazma. Sen keyfine göre takma bide bahane uydur. Bide su bi sikim bilmeyen erkeklere nolur ki kadınları savunmak için kur an da geçmiyor da sonucda tahrik etmiyor da gibi laflar eder. Hey allahım.

    istenilen din : sonuçta ne kapalılar var her boku yapan hem biz açık geziyoruz ama ahlakımız onlardan daha sağlam yani.

    islam : kisi mezara da kendisi girecek hesaba da kendisi çekilecek.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük