bağışlanmış olanın cenneti

entry1 galeri0
    1.
  1. üzerinizde inception etkisi yaratabilecek bir mahir öztaş hikayesi.

    "Bir zamanlar ben de canlı, genç, umut dolu bir insandım. Kimi ufak sorunları bile kendisine dert edinen. insanın başına beklenmeyen bir felaket gelmedikçe elde ettiklerinin değerini anlayamıyor. Hep benzersiz bir anı yaşamanın umuduyla doluyor insan. Ama o an bir türlü gelmiyor, sürekli eksik olan bir şeyler var. Biz tamamlamaya çalışıyoruz ama giderek eksiliyor. Korkarım gündelik yaşamın içinde akıp gidiyoruz; her gün bir değişiklik umarak oysa bir şarkının, kararlı denilebilecek bir duygunun veya diyelim ki alkolün bizi kamçıladığı o kısa anlarda bile içimizde ne denli az şeyin değiştiğinin ayrımında mıyız, sanmıyorum. "

    “Anlatması güç. insanlardaki yaşama hırsının önemi nedir sizce? Niçin ölümü hiçbir zaman alçakgönüllülükle kabullenmeyiz de hep yeni gerekçeler buluruz. Yapmak istediklerimizi henüz yapamamışızdır, daha çok gencizdir, çocuklarımız büyümemiştir, birisini çılgınca seviyoruzdur, işte bunlara benzer daha bir yığın neden. Kulübede yaşadığım sürece belleğimi çok zorlu bir göreve adamıştım. Yaşadığım anı ve geçmişi gelecek için gözden çıkarmıştım. Yalnızca sıradan bir tutukluluk durumu değildi benimki, düş kurmayı bile kendime yasaklamıştım, belleğimi boşaltmam gerekiyordu. Peki gelecek neydi benim için? Umutlanmamak için gelecek beklentisini de yasaklamıştım kendime. Üstelik geleceğim, eğer başarırsam bağışlanacak olan yaşamımın neye benzeyebileceği konusunda hiçbir düşüncem yoktu. Kulübede geçirdiğim günleri nefretle anabilsem, kurtulduktan sonra daha bir hırsla sarılırdım kaybettiklerime ve yaşama. Ama öyle değildi, belki uyanırken, ezber saatlerinde –gündüz düşlerinden kendimi koruyabildiysem- düşlerimi ve özlemleri bastırmayı başarmıştım. Oysa uykudayken yapacak bir şey yoktu, geçmiş anılar ve gelecek özlemi başıboş düşlerimi doldurdu. O üç günü uyuyup düş görerek geçirdiğimi söylemiştim. Peki ama gerçekte canımı dişime takarak geçirdiğim o uzun yılların bir düş olmadığı kesin mi? Ölümcül bir hastalığa yakalandığını sanıp da sonra kurtulan bir insanın yaşadıklarının tam tersiyle benim yaşadıklarım. Tutkulu bulunduğum süre içinde öylesine yoğun, öylesine dolu dolu yaşamıştım ki, zamanın olağan akışı bana müthiş kuru, olduğundan daha tekdüze ve amaçsız geliyordu. Fazla uyuduğunuz zaman insan neler duyar bilirsiniz. Yoğun bir uykudan sonra, gördüğü düşleri anımsamayan, belleği boşalmış bir adamın o can sıkıcı doygunluğu, içi boşalmış bir kabuk, benim durumum buydu.”
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük