Mesut Barzani, Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme vaktinin geldiğini söyledi. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani, Pazartesi günü CNN International kanalına özel bir röportaj verdi. http://www.gazetevatan.co...lik-mesaji--651230-dunya/
günün haberi: iddia israil Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'dan geldi. Lieberman, dün Paris'te ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile bir araya geldi.
Görüşmede gündem maddesi Irak'ta yaşanan krizdi. Edinilen bilgiye göre, Lieberman görüşmede Kerry'ye Irak'taki gelişmelerin "Bağımsız bir Kürt devletinin ilanıyla sonuçlanacağı"nı söyledi. israil Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in, ABD Başkanı Obama ile görüşmesinde de benzer bir mesaj ilettiği belirtildi. israilli diplomatik kaynaklar, Kürtlerin bağımsızlık ilan etmesi durumunda, israil'in ilk tanıyacak ülkeler arasında olacağını belirtiyor. http://dunya.milliyet.com...detay/1903166/default.htm
edit: bu da israil'den diğer bir haber. iSRAiL Başbakanı Benjamin Netanyahu Kürtler mücadeleci bir topluluktur, siyasi şartları da yerine getiriyor, bu bağlamda bağımsızlığı da hak ediyorlar. http://www.gazetevatan.co...tekliyoruz--652998-dunya/
mevcut ortadoğu şekline bakacak olursak, bir kibritle saman alevi gibi yanmaya ve ortadoğuyu yakmaya meyilli bir sorun var. sunni- wahhabi şiddet sorunu. ırak içinde kendine çok kolaylıkla yer bulan ve suriye'ye doğru yayılabilen bir sorun. afganistan'da bir benzeri var.
son 40-50 yılda ilmek ilmek işlenmiş bir muhafazakar , siyasal islam olgusu var türkiye'de de.
dolayısıyla batıyla arayı bulacak demokrat ya da demokrat gibi yapacak, siyasi mekanizmayı işleten ve halkın desteği ile yönetimde olan bir devlet her daim işe yarar.
bağımsız bir kürt devleti emperyallerin her zaman işine gelir. ancak burada küçük bir detay var. güney kürdistan fiili olarak hayat bulmuş bir bölge ve bir kürt devleti var. ha bu devlet gelecekçi muhafazakar ancak demokrasiyi de işletmeye azami özen gösteriyor.
diğer yanda kuzey kürdistan (kürtlerin yaşadığı iller anlamında), pkk ve hdp çizgisinde. pkk'nin ise sosyalizme yakın olduğu malum.
dolayısıyla pkk mantığı ve ideolojisi, barzani'nin aile ile devlet yönetme mantığını kabul etmiyor.
bu nedenle burada bir birleşme olacaksa bile suni bir kürt birleşmesi olacaktır. kaldı ki bu pek mümkün de değil. 2 ayrı kürt devleti olabilir mi? abdullah öcalan'ın 1997'den beri demokratikleşme ve bölgesel özerklikten bahsettiği malum. gelinen noktada ise türkiye'den bir kopuş değil, türkiye içinde özerk bölgeler ya da belediyelerdeki yetkilerin arttırılması durumu var.
ha türkiye içindeki bir kürt devleti (bağımsız ya da özerk) batının her zaman destekleyeceği bir projedir. neden mi?
adamlar zaten 60 senedir bu ülkede iktidarlar eliyle kürt-türk savaşını fıştıkladırlar ve günümüzde türklerin kürtlere karşı olan nefreti neredeyse gözle görülecek bir katılığa ulaştı.
dolayısıyla türkiye ve herhangi bir kürt devletini birbirine düşürmek ve aralarında bir savaş çıkarmak ortadoğu coğrafyasında çıkarılabilecek en kolay provokasyondur.
ancak ırak kürdistan'ı abd ile işbirliği halinde bir bağımsızlığa sahip olurken, türkiye kürtlerinin ve siyasi partisi hdp'nin bu tavra yanaşmayacağı ortada.
barış ve demokratikleşme olması kürtlerin en büyük isteği. ancak bunu türkiye içerisinde bölgesel özerklikle istiyorlar. ayrılarak değil. yağmurdan kaçarken de doluya tutulmak, türkiye'deki diktadan kaçıp amerikanın kucağına oturmak istemezler.
o yüzden sözlükteki nabız yoklayan akepe sevicilerin ekmeğine yağ sürmeyip sakin olmakta fayda var.
barzani: Son zamanlarda olanlar, bağımsızlığı elde etmenin Kürdistanın hakkı olduğunu gösteriyor. Şu andan itibaren, hedefimizin bu olduğunu gizlemeyeceğiz. Irak artık bölünmüş durumdadır. Ülkenin içinde bulunduğu bu trajik durumda kalmamız mı gerekiyor? Bağımsızlık konusuna karar verecek olan ben değilim, halk. Birkaç ay içinde referandum yapacağız! http://sozcu.com.tr/2014/...erandumu-olabilir-545848/
vay be ister buradan ister ekşi sözlük'ten yıllar öncesinin entry'lerine bir bakın!
- olmaz!
- kurdurtmayız!
- orayı yıkarlar!
- kırmızı çizgimiz...
lafları gırla gidiyordu. akp sayesinde hayaldi gerçek oldu!
rusya'dan da yeşil ışık gelmiş!
Ria Novostiye özel açıklamada bulunan Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Kremlin Ortadoğu Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov, Rusya, Irakın toprak bütünlüğünden yana. Ancak Moskova, terör gruplarının ülkeyi parçalamaya götürmesi durumunda bağımsız bir Kürdistan ya da bir takım oluşumların ortaya çıkma ihtimalini gözardı etmiyor. dedi. http://www.gazetevatan.co...tan-cikisi--656168-dunya/
ak'lar döneminde türkiye kürdistan'ın hamisi konumuna geldi diyordum bazıları kızıyordu.
(bu başlık altında çok örnek var.)
abd'nin ak'lardan istediği ve ak'ların adım adım yapacaklarını abd sözcüsü bir yazardan dinleyelim!
--- alıntı ----
başkan obamaya ve onun demokrat partisine yakınlığıyla bilinen düşünce kuruluşu center for american progress (cap), geçen hafta kürt meselesi üzerine bir rapor yayınladı. rapor erbil-pkk-pydnin, aralarındaki fiili işbirliğini geliştirmek istediklerine dair emareler olduğunu yazıyor.
bununla birlikte, hem abdnin hem türkiyenin bu birlikteliği teşvik etmesi gerektiğini savunuyor. ve bunun için de öncelikle washington ve ankaranın rojava ile kötü olan ilişkilerini düzeltmesi gerektiğini. buna gerekçe olarak da, abdnin eski suriye büyükelçisi robert fordun suriyedeki çatışmadan galip çıkacak olan aktör, pyddir sözünü gösteriyor. abd ve türkiyeyi, suriye muhalefetini desteklerken rojawayı ihmal etmiş olmakla da suçluyor.
zaten son günlerde türkiyenin bunu yapmaya başladığına, müslimle görüşmelerini hızlandırdığına dair emareler var. ne var ki bu artık yeterli değil. zira ışid tehlikesi hızla büyüyor. türkiyenin şu anda hem ırakta hem suriyede güvenebileceği tek unsur ise kürtler. dahası, bugün tüm bölgede istikrar ve güven vaat eden tek yakın müttefiki de kürtler. dolayısıyla bölge kürtlerinin uzlaşması, şu anda türkiye için stratejik öncelik. bu nedenle ankara bir an önce gelişmelere ayak uydurmanın ötesine geçip, ırak ve suriye kürtlerini birleştirmeye yönelik somut adımlar atmalı. bu, içeride devam eden çözüm sürecini de destekler. tüm bunların ötesinde, bölge kürtlerinin gittikçe kendi davalarında bütünleştiğini görmek zor değil. ankara hızla şekillenen bu gerçek üzerinden hareket etmeli. ırak ve suriye kürtleri arasındaki sosyal, kültürel ve ekonomik entegrasyonu sağlamak, türkiyenin etki alanını ciddi şekilde genişletir. * en başa dönecek olursak. asıl iş, ortak düşmandan korkanlarla ittifak kurabilmekte.
--- alıntı ---- http://sosyal.hurriyet.co...ye-Kurdistan-Birlikteligi
ümit özdağ hocamın konuya ilişkin güncel makalesi ektedir.
--- alıntı ---
Yıllardan bu yana PKK açılımı çerçevesinde AKP Hükümeti yetkilileri, açılım çerçevesinde atılacak adımlar ile PKKnın terörden vazgeçeceğini ileri sürüyorlar. Ancak bu süreçte şimdiye değin AKP Hükümeti bir çok adım atmış olmasına rağmen, PKK değil terörden vazgeçmek, yurtdışına dahi terörist unsurları -Öcalan emretmesine ve PKK söz vermesine rağmen- çekmemiştir. Örgüt, AKP Hükümetinin attığı adımlar ve Öcalan ile sürdürmüş olduğu müzakerelere rağmen terör eylemlerine de son vermemiştir. PKK, bir süre asker ve polislere yönelik cinayetlerini durdurmasına rağmen, terörle mücadelede en önde savaşmış köy korucularına yönelik cinayetlerine asla son vermemiştir.
Öte yandan AKP Hükümeti, önce ABye Uyum ve sonra PKK açılımı çerçevesinde yapılan yasal ve idari düzenlemeler ve PKKya gösterilen hoşgörü ve sağlanan hareket alanı ile PKKnın taleplerinin küçümsenmeyecek bir bölümü karşılanmıştır. Bunları şu şekilde özetlemek mümkündür.
Devlet televizyonunda 24 saat Kürtçe yayın yapılmaya başlanmıştır.
Üniversitelerde Kürtçe bölümler açılmıştır.
Kürtçe öğrenimi için Kuzey Irak yönetimi ile işbirliği içinde öğretmen yetiştirilmesine başlanmıştır.
Partilere etnik dillerde propaganda imtiyazı fiilen tanınmıştır.
Etnik örgütlenmelerin ve bölücü propagandaların serbest bırakılmıştır.
PKK sempatizanı belediyelerin Kürtçe yazışma yapmaya başlamalarının, Kürtçe ilanlar vermelerinin önü açılmıştır. Pratikte iki dilli hizmete geçmelerinin önü açılmıştır.
Kürtçe bilme şartı ile kamu görevlisi istihdamına başlanmıştır.
Merkezden bağımsız, Bölgesel Kalkınma Ajansları kurulmuş ve üniter devlet yapısına ağır bir darbe indirilmiştir.
Üniter devlet yapısını zayıflatan ve idari federasyonun alt yapısını kuran Büyükşehir Belediyesi Kanunu bütün itirazlara rağmen kabul edilmiştir.
KCKnın açlık grevine teslim olunmuş ve mahkemelerde anadilde savunma hakkı verilmiştir.
Atatürk döneminde bölücülüğün liderleri olan isimlerin heykeli dikilmiş veya kutsanmaya başlanmışlardır.
ingiliz ordusu ile işbirliği yaparak Erzurum Kongresini basma teşebbüsü içine giren bir işbirlikçinin ismi halk kütüphanesine verilmiştir.
Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Komisyonu kurulmuştur,
Kamuda Etnik ayrımcılığa son verileceği iddiası gündeme taşınmıştır.
Anadolu Ajansı, Kürtçe yayına başlamıştır.
Abdullah Öcalanın siyasal bir figür haline gelmesi ve TiME dergisine göre dünyadaki en etkin 100 kişiden birisi olmasını sağlayan siyasal ortam sağlanmıştır.
PKKnın meşrulaşmasının önü açılmıştır.
PKKnın paralel devlet oluşturma çabaları durdurulmamış, örgütün vergi adı altında haraç toplaması, yargı süreci işletmesi, polis ve jandarma gücü oluşturması seyredilmiştir.
Bunlardan daha vahim olan ise AKP Hükümetinin müzakereler devam edebilsin diye, PKKnın şirretlikleri karşısında sürekli geri adım atarak, taviz vererek, devlet gücünü, haysiyetini ayağa düşürmüş olmasıdır. AKP Hükümetinin vermiş olduğu bütün tavizlere ve meseleyi bir insan hakları ve demokrasi sorunu olarak göstermek istemesine rağmen müzakere yaklaşımı mevcut yapısı içinde çözüm üretmeyecektir. Bir terör örgütünün müzakerede kendisine verilenleri kabul edebilmesi için yılmış olması gerekir. Oysa, PKK müzakere masasına yılgın değil, galip oturduğunu hissetmektedir. Bundan dolayı, müzakere sürecinde talep eşiğini sürekli yükseltmektedir. Yeniden çatışma çıkmasını önemsememektedir. Çünkü, çatışmanın çıktığı noktaya kadar AKP Hükümetinin verdiği tavizleri zaten verilmiş ve cepte olarak görmektedir. Müzakereler tekrar başladığında kalındığı yerden devam edileceğine inanmaktadır.
PKKnın mücadelesinin amacı, insan hakları, demokrasi, her ne anlama geliyor ise Türk-Kürt eşitliği değil, egemenlik ve topraktır. Bunun Türkçesi, bir geçiş aşamasından sonra son kertede Türkiyenin Iğdır-Mersin hattının doğusunda bir Kürdistan kurmaktır. Nihai amaç ise Türkiyeden kopacak parçanın Suriye-Irak ve irandaki Kürt bölgesi diye nitelendirdikleri bölgeler ile birleşmesidir. PKK açısından diğer her hedef bu nihai hedefe gidişte ara durak olma niteliği taşımaktadır.
PKK bağımsız Kürdistan hedefine ulaşmak amacı ile 1990lı yıllardan bu yana Doğu ve Güneydoğu Anadoluda Türklere, Araplara ve diğer gruplara yönelik örtülü etnik temizlik çalışmalarına başlamıştır. Bu bölgelerde yaşayan fakat PKK baskısı dahil değişik nedenler ile göç etmek isteyen Kürt olmayan insanların gayri menkullerinin satın alınması dahi PKK tarafından nasıl olsa bırakıp gidecekler, satın almayın telkini ile engellenmeye çalışılmıştır. Ayn El Arapda IŞiD ile çatışan PKKlılara yardım edilmediği gerekçesi ile çıkarılan terör olaylarında da Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadoluda Türk esnafın işyerleri bilinçli olarak hedef alınmış ve tahrip edilmiştir. Diğer bir ifade ile özellikle Güneydoğu Anadoluda Türklere ve kısmen Araplara yönelik örtülü etnik temizlik hızla sürmektedir.
PKKnın egemenlik ve toprak savaşının parçası olan örtülü etnik temizlik politikası yeni değildir. Sadece Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu ile de sınırlı değildir. Öcalan 1989da şöyle demektedir, Kürt nüfusu ikiye katlanırken Türkler yerinde sayıyor. Ve önümüzdeki 2000li yıllara doğru Kürt nüfusunun Türk nüfusunu aşması işten bile değil. Bu çok önemli. Nasıl bir dönem Türkler doğudan Rum asıllı Anadoluya doğru akıp halkı Rum olan devlet içinde yer aldılarsa, hem de saldırı ruhuyla bu topraklarda kendilerine yer açtılarsa, biraz daha değişik de olsa benzer bir tarzda Kürtlerin akışı var. Gene doğudan batıya. Şimdiden istanbulları biliyorsunuz. izmirler, Adanalar milyonlarca Kürte sahip. Hem de en aktif en dinamik kesimler... Türkler ise biraz rehavette! Şehir yaşamı, tüketim toplumu, gevşekliğe, tembelliğe ve savaş kabiliyetinin zayıflamasına yol açmakta. (iki Bine Doğru, 22.10.1989)
Öcalanın Ya silaha, ya da karına sarıl şeklinde ifade ettiği Türkiyeyi işgal edilecek bir coğrafya olarak gören ve demografik savaş açan bu açıklamasını, sadece PKK ile sınırlı görmek de yanlıştır. 2011de Türkiyeyi ziyaret eden K. Iraklı resmi bir grubun Ankarada bir düşünce kuruluşunda yaptığı toplantıda Eskiden Mersin üzerinden denize açılan bir Kürdistan istiyorduk, artık vazgeçtik. Çünkü siz Türkler Anadoluyu 1000 senede Türkleştirdiniz, Biz 100 senede Kürtleştirebiliriz açıklamaları demografik savaş anlayışının Barzani çizgisinde de hakim olduğunu göstermektedir. Bir süreden bu yana PKK da istanbulu, izmiri size bırakmayız. Diyarbakırı biz yöneteceğiz, geri kalan bölümü ise birlikte yöneteceğiz demektedir. Ancak sonuç itibarı ile PKKda ortaya çıkacak Türk Sorunu neticesinde bir kopma olacağının farkındadır. Yani hem Güneydoğu Anadoluda bir Kürdistanın kurulması hem de Kürt kökenlilerin istanbul veya izmirde yurttaş olarak köfte satması mümkün olmayacaktır.
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Merkezi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2006 yılı itibarı ile anadili Kürtçe olan kadınlarda doğurganlık 4.1 iken, anadili Türkçe olan kadınlarda 1.9dur. Bunun anlamı 27 sene sonra Türkçe anadil grubunun nüfustaki payında keskin bir düşüş olacağıdır. Erdoğanın üç çocuk talebinin arkasındaki gerekçe de bu keskin düşüşü engellemektir. Erdoğanın üç çocuk yapma çağrısı, doğum oranları 1.9 olan, anadili Türkçe olan kadınlaradır.
Bununla beraber hükümet almış olduğu kararlar ile ayrı bir Kürt milletleşmesi sürecini güçlendirmektedir. Hükümet tarafından demokratikleşme adı altında atılan her adım etnik kimliğin kurumsallaştırılması sürecinin bir parçasıdır. Etnik kimliğin kurumsallaştırılması, milli kimliği eritecek ve nihayet iki milletli bir yapıya dönüşülecektir. Kısa vadede AKPnin attığı kolektif kültürel adımlar, televizyon, seçmeli ders olarak eğitim, Dersim söylemi, devlet haksızlık yaptı, özür politikaları, sahte bir rahatlama sağlayacak ancak orta ve uzun vadede Kürtlerde ayrı milliyet bilincini körükleyecektir.
Zaman içerisinde kendisini Türk milletinin bir parçası olarak gören anadili Kürtçe olan bir çok insanımız veya çocukları, Türk milletinden kopacaklardır. Tuncelide dedeleri biz Oğuz Türküyüz derken, torunların bırak dede bu saçmalıkları cevabını vererek PKKlı oldukları hatırlanmalıdır. Kürtlerin Türklerden ayrı bir millet olduğunu bilinçlere kazımak, PKKnın stratejik hedefidir. Böyle bir zemin oluştuktan sonra PKK olmasa da Türkiye parçalanacaktır.
2012 yazında yapılan bir anket bu tespiti doğrular niteliktedir. Ankete göre Kürtlerin %47si kendilerine farklı davranıldığına inanıyor. % 28i kamu hizmetlerinde ayrımcılığa uğradığını düşünüyor. BDPye destek artıyor. %46sı BDPye destek veriyorlar. %72si kendilerine daha fazla hak verilmesini istiyorlar. %48i PKKnın terör örgütü olmadığını düşünüyor. Oysa üç sene önce yapılan bir ankette %6sı bağımsız Kürt devleti isterken bugün %23ü bağımsız Kürt devleti talebinde bulunuyor. (Anketin özeti için bkz. Yalçın Doğan, Asıl Sorun: Beş Kürtten Biri, Hürriyet, 28 Temmuz 2012)
Ayrı milletleşme sürecine giren ve demografik savaş duygusu ile hareket ettirilen bir yapının varacağı nokta, son kertede kişi başına milli gelirin Avrupada birinci olduğu Belçikada, Valonlar ile Flamanların vardığı noktadan çok farklı olmayacaktır. Üstelik Irak parçalanmış, kuzeyine bir Kürdistan yerleştirilmiştir. Şimdi Suriye parçalanmakta ve kuzeyine bir Kürdistan yerleştirilmektedir. Bunu iranın parçalanmasının izlemesi hedeflenmektedir.
Sonuç olarak, AKP Hükümetinin izlediği açılım adı verilen ve sonuç itibarı ile bütün eksik ve yanlışlarına rağmen kötü niyet ile tasarlanmayan politika, Kürtlerin önemli bir bölümünde ayrı milletleşme sürecini güçlendirmiştir. Bunun en somut kanıtlarından birisi AKPnin 2007 seçimlerinden bu yana Diyarbakırda oy oranının düşmesidir. Bunca ekonomik sübvansiyona rağmen, AKP kan kaybına uğramaktadır. Mevcut açılım politikasının uygulanmaya devam edilmesi durumunda Türkiyenin milli birliği ve toprak bütünlüğünü muhafaza etmesi mümkün görünmemektedir. Ekim 2014de PKKnın şehirlerimizi yakan gösterilerine karşı vatandaşın mahalleli kimliği ile eline sopayı alarak dışarıya çıkması, iç çatışmanın Türkiyenin kapısını çaldığını göstermektedir. AKP Hükümetinin PKK ve destekçisi küçük bir azınlığı üzmemek/mağdur etmemek adına (%6) geriye kalan % 94ün kendisini mağdur hissetmesine neden olan politikalar izlemesi, iç çatışmaya giden yolun taşlarını en az PKK terörü kadar döşemektedir.
Bu sürecin durması, vatandaşların devletin tekrar geri döndüğünü anlaması ile mümkündür. Devletin geri dönmesi ise son günlerde AKP Hükümeti yetkililerinin de sık sık vurguladıkları kamu otoritesinin tesisidir. Türkiyenin Ortadoğudaki gelişmelere kontrolüz bir şekilde açıldığı bir dönemde AKP Hükümetinin hızlı adımlar atması kaçınılmaz bir gereklilik olarak belirmektedir.
her " bağımsız kürt devleti " lafını duyduğum zaman, garip garip tepkiler verdiğim kürtlerin hayali.
lan, millet artık hümanizm'e geçti, ırkçılık ve milliyetçilik özellikle batıda artık tarihe gömülüyor.
bir işe yaramadığını anladı artık insanlar.
ama kürtler tarihi 10 bin yıl önceden takip ettiği için, daha yeni bağımsız kürt devleti hayalleri kurmaya başladılar.
akp desteği ile adım adım kuruluyor!
artık ak'lar da ağızlarında peyniri düşüren karga gibiler!
itirafların ardı arkası kesilmiyor!
ihanetlerini maharetmiş gibi anlatıyorlar!
--- alıntı ---
Zaten AKPnin önemli isimlerinden Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Diyarbakırda çözüm süreci nin asıl hedefinin ne olduğunu da açıkladı ve Bu yolculuk, bizim doksan yıl önce dağılan, bütün bu coğrafyadaki kardeşliği, birliği ve beraberliği yeniden inşa etme sürecidir dedi!
--- alıntı --- http://www.yenicaggazetes...fini-acikladi-32565yy.htm
edit: hazır akp'nin proje partisi olduğu tv'lerde bile dillendirilirken artık şaşırmıyoruz böyle rezilliklere!
bakalım akp ABD, ingiltere ve israil tarafından hangi pazarlıkla iktidara getirilmiş?
(abdurrahman dilipak:)
1) Biz sizi iktidara taşıyalım.
2) Size karşı çıkacak olanları opere edelim.
3) Size gerekli finansal destekleri getirelim. Karşılığında istedikleri ise şunlardı:
a) israilin güvenliğini artıracaksınız, önündeki engelleri kaldıracaksınız.
b) Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), yani sınırların değişmesi.
c) islamın yeniden yorumlanmasında bize yardımcı olacaksınız...
yazdığım onlarca sayfadan birkaç ayrıntıyı paylaşacağım.
***
bazılarımız kızsa da türkiye; israil ve abd ile birlikte kuzey ırak'taki kürtlerin hamisi konumundadır.
kuzey ırak'taki kürtlerin ırak cumhuriyeti'nden bağımsız olarak petrol ihraç ettiği ilk ülke biziz. ayrıca siyasilerimiz ırak cumhuriyeti'ne haber vermeksizin kuzey ırak'a geziler düzenliyor iş anlaşmaları yapıyor.
(bkz: bağımsız kürt devleti/#18466008)
ırak cumhuriyetinin hassasiyetleri: adamlar türkiye'nin kürtleri destekleyerek ırak'ın bölünmesine yol açtığı için aylardır köpürüyorlar.
kuzey ırak'tan tankrle petrol alımı: ırak'ın yer altı kaynaklarının tüm ırak halkı yerine, kuzey'den çıkan petrol'ün gelirinin sadece kürtlere kalmasını sağlayacak girişim.
halihazırda kuzey ırak'ta bulunan kürt devletinin bağımsızlığını sağlamasına yönelik en büyük katalizörlerden biridir türkiye.
(kuzey ırak kürt yönetiminin ırak cumhuriyetinden bağımsız olarak ilk petrol ihraç ettiği ilk ülke biz olduk. ırak cumhuriyetinden bağımsız kuzey ırak kürt yönetimi ile petrol anlaşması yaptık.türk siyasilerin bağdat'a uğramadan kuzey ırak'a gitti. barzani akp kongresinde "türkiye seninle gurur duyuyor" nidaları ile karşılandı. dış işleri bakanımız davutoğlu barzani'ye "ırak kürdistanı bölgesi başkanı sayın başkan mesud barzani" şeklinde hitap ediyor.
türkiye stratejik planını ırak'ın ve suriye'nin bölüneceği bu süreçte bağımsız kürt devletinin kurulacağı yönünde yapmış. bu bağımsızlıktan ekonomik fayda beklentisiyle kartlar bu yönde oynanıyor.
(bkz: bağımsız kürt devleti/#18668669)
türkiye, kuzey ırak bölgesel yönetimi ile meclis'ten geçirilmemiş bir anlaşmayı fiilen hayata geçirmiş durumda
...petrol sevkiyatına cevaz veren anlaşmanın niteliğinin 'devletten devlete' olduğunu ....
yani türkiye, barzani yönetimi ile anlaşma imzalamak suretiyle, bölgesel yönetimi bağımsız bir devlet olarak tanımış oluyor.
(bkz: bağımsız kürt devleti/#19147726)
***
hep düşünürdüm bunların gözü bu kadar mı kör diye?
bop eşbaşkanı olunca vatanı satmak bu kadar kolay mı diye?
bağımsız kürt devletini sağlayacağını bile bile kürdistan taşlarını döşemenin sebebinin sadece abd'ye uşaklıkları olduğunu düşünürdüm!
ama daha duygusal sebepleri de varmış?
cumhuriyet gazetesinden tolga tanış kitabını çıkardı (Potus&Beyfendi).
özet olarak da gazetede yazdı!
özetini ben vereyim sonra yazıları tamamen paylaşayım!
haşmetlü hünkar (rte) damadı, çalık holding ve holding'in güvenilir çalışanları vs aracılığı ile şirketler kuruyor!
kurulan şirketler yurtdışında ve alakasız yerlerde. (izleri sor sürülsün diye)
bu şirketler barzani (tabi o da güvendiği aileler üzerinden) ile fifty fifty ortak oluyor!
sonra ırak devletinin olması gereken petrol çıkarılıyor türkiye aracılığı ile uluslararası piyasalara sunuluyor.
(bir kısmının iç pazarda tüketilmesi de mümkün)
yetmiyor bu şirketlere hükümet eliyle imtiyaz tanınıyor ki rahatça çalsınlar!
sonuç ne?
sadece türkiye'den değil,
Irak'tan da çalmış tescilli hırsızlar!
suriye'deki insanların da özgürlüklerini ülkelerini çalmışlardı!
okuyun ve rte nin kürdistan sevgisinin nereden geldiğini anlayın!
eyyy para sen nelere kadirsin!
--- alıntı ---
Erdoğan'ın damadına petrol kıyağı
Gazeteci Tolga Tanışın Potus ve Beyefendi kitabında yer alan belgelere dayalı iddialara göre Powertrans şirketi, 2011de Kürt bölgesindeki petrolü taşıma işini üstlendi. Powertransın ve saklanan uluslararası ortaklarının peşine düşen Tanış, Erdoğanın damadı Çalık Holdingin o dönemki CEOsu Berat Albayrakın da dahil olduğu ilişkiler zincirine ışık tuttu.
ilk kez ortaya çıkan belgelere göre; Türkiyenin Kürt Bölgesel yönetimiyle yakınlaşması siyasetin yanında seçilmiş şirketler için ekonomik anlam taşıyor.
Erdoğan 3. kez Başbakanlığı kazandığı 2011 seçiminden sonraki ilk kabine toplantısında bölgedeki petrolün taşınması için imtiyazlı bir karar çıkartıyor.
Bu karardan en büyük parayı ortakları gizlenen Powertans şirketi kazanıyor. Kitapta şirketin Çalık Grubunun olduğu belgelerle açıklanıyor.
Powertransın yurtdışındaki sahipleri Grand Fortune Ventures ve Lucky Venturesun işlemleriyle ilgili talimatları Erdoğanın damadı Albayrakın CEO olduğu dönem Sovereign Trust Danışmanlıka Çalık Holding yetkililerinin ilettiği ortaya konuyor.
Hürriyet Washington temsilcisi Tolga Tanışın yazdığı Potus ve Beyefendi kitabının en kapsamlı, araştırmaya dayalı kısmını Kürt petrolü bölümü kapsıyor. Tanış, bu bölümde yerinde yaptığı incelemeler ve belgelerle, Çalık Grubuna ait olduğunu ortaya koyduğu Powertrans şirketinin hükümetten aldığı imtiyazla Kürt bölgesindeki petrolü taşıma işini haberleştiriyor. Powertrans şirketinin kuruluş zamanlaması ve ortaklarının Singapur ile off shore cenneti British Virgin islandda kurulan şirketlerde gösterilmesinin ardına düşüyor. Saklanan isimleri araştırıyor. Doğal olarak merkeze dönemin başbakanı Tayyip Erdoğanı ve damadı Çalık Holding CEOsu Berat Albayrakı koyuyor.
BERAT ALBAYRAK: 2004te Tayyip Erdoğanın kızı Esra ile evlendi. 2007de 26 yaşında Çalık Holdingin CEOsu oldu. Kitapta; Albayrakın CEOluğunu yaptığı Çalık ile Powertransın bağları çalışanların geçmişi ve yazarın yerinde yaptığı araştırmayla iki şekilde ortaya konulmuş. Önce çalışanların, yöneticilerin Çalık ile ilişkilerinden bir kaç örnek:
Powertransın kimliği
Ahmet Muhassıloğlu: 2011de Powetransın kuruluşunda yer alan ve sonra hisselerini Singapurdaki Lucky Venturesa satan isim. 1998-2000 yıllarında Çalıkın Türkmenistandaki yatırımlarında çalıştı.
AHMET ŞADi GÜNGÖR: 2012de Powertransın genel müdürü oldu. Daha önce Çalık Holdinge bağlı ÇEP Petrolde koordinatördü. 2007-2011 AKP Milletvekilliği yaptı.
ŞEVKET ACAR: Acar: Powertransın önce mali işler müdürü, 2013te Yönetim Kurulu Başkanı. Daha önce Çalık Holdingde Arnavutluktaki ALBtelecomunCEOsu. Kitabın yazarı Tolga Tanış, şirketlerin yurtdışındaki adreslerine de ziyaretler gerçekleştirmiş. Ve araştırma sonucunu kitapta şöyle anlatmış:
Powertransın sahipleri Grand Fortune Ventures ve Lucky Venturesun işlemleriyle ilgili talimatları Albayrakın CEO olduğu dönem Singapurdaki Sovereign Trust Danışmanlık Firmasına doğrudan Çalık Holding yetkililerinin ilettiğini araştırmam sırasında teyit ettim.
Tolga Tanış, kitabında bir diğer sorunlu noktaya da dikkat çekiyor: Damat Berat Albayrakın Çalık Holding ile ilişkisi nedeniyle Powertransın verilen imtiyazın uluslararası standartlarda yolsuzluğun tam tanımı olduğuna...
Politikacı ve yakını
Bunu da 2005te yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler yolsuzlukla mücadele sözleşmesi kapsamındaki siyasi bağlantılarını kullanarak kazanç sağlayan PEPlerin (Politicaly Exposed Person-politikacı ve yakını) rolüyle ilgilendiriyordu.
Tanış şu cümlelerle durumu netleştiriyor: PEP, politikacıların yolsuzluğu gizlemek için buldukları yeni yöntemlere karşı geliştirilmiş bir tanım. Ve siyasetçilerin iktidar gücünü kullanarak imtiyaz sağladıkları akraba ve yakınlarına işaret ediyor. Uluslararası örgütler, PEPler konusunda son yıllarda öyle adımlar atmışlardı ki... Örneğin, dünya genelinde yılda toplam 1 trilyon dolara ulaştığı tahmin edilen rüşvet ve yolsuzlukla mücadele etmesi istenen dünyanın her yerindeki finans kurumlarına PEPler için öyle görevler yüklenmişti ki. Buna göre bankalardan bu PEPleri yakından takip etmeleri ve PEPlere ait hesaplardaki şüpheli hareketleri de düzenleyici kurumlara bildirmeleri isteniyordu.
Barzaniye yakın aile ortak
Türkiyede bu Singapur ve BVI firmalarıyla bağlantılı tek bir şirket açılmamışken, 1 Aralık 2009da bu durum değişti. istanbulda Oiltrans Petrol Taşıma Sanayi ve Ticaret Limited şirketi kuruldu. 716551 sicil numaralı şirketin hissedarları arasında ise Powertranstan tanıdık olan yüzde 25 ile Lucky Ventures yine yüzde 25le Grand Fortune Ventures vardı.
Peki diğer yüzde 50 kime aitti? O da Ankaradaki Yazıcı Hukuk Bürosunun, 1998den beri başta petrol, doğalgaz ve enerji projelerinde çalışan avukatlarından Nihal Berker.
Tabii 100 bin TL sermaye ile kurulan ve tıpkı Powertransta olduğu gibi, Singapurdaki şirketlerin hisselerini avukat ismail Kınoğlunun temsil ettiği Oiltransta Berkerin rolü sadece göstermelikti. Çünkü asıl önemli olan kişi, kuruluş sözleşmesinde Berkerin hisselerini temsil etmek üzere şirket müdürü olarak atandığı belirtilen Irak uyruklu Muhsen M. Nazer Amen Amendi.
Başka bir deyişle, tıpkı Reza Zarrabın akrabaları gibi, Bakanlar Kurulunun 22 Mayıs 2013te aldığı bir kararla Türk vatandaşlığına geçip Muhsin Nezir adını alacak olan işadamı. Nitekim Oiltrans kuruldu.
On bir gün sonra... 14 Aralık 2009da istanbulda Muhsen M. Nazer Amen Amenin yüzde 50 ortaklığıyla başka bir şirket daha sessiz sedasız faaliyete geçti.
Beş bin lira sermayeyle kurulan, 717758 sicil numaralı Yüksek Enerji Limitedin diğer ortağı da yine Irak uyruklu Adeeb Mohammednadheer Ameen Ameendi.
Ve bu uzun isimli kişinin sicil memuruna verdiği 282/40 Ainka- wa St. Erbil, Irak adresi ise UB Holdingin Erbildeki ofisinin bulunduğu yerdi. Velhasıl sonunda sınırın öteki tarafındaki ortaklar da bulunmuştu. Barzani Ailesine çok yakın olan ve 1990lardan beri istanbulda iş yapan Nezir Ailesi.
700 MiLYON DOLAR KAZANÇ
Tolga Tanışın Singapurdaki şirketlerin gizlemeye çalıştığı bilançolardan elde ettiği veriler ile bu şirketlerin Türkiyedeki iştiraklerinin finansal sonuçları 31 Temmuz 2013 itibarıyla 673 milyon 953 bin 800 dolarlık bir gelire işaret ediyor. Meçhul kişilere Bakanlar Kurulu kararıyla verilen imtiyazdan ortaya dev bir kazanç çıkıyordu. Bağdat yönetimiyle ihtilaflı yapılan ve her şeyin Barzaninin iki dudağı arasında olduğu bir operasyon.
Tanış, gizli kalma isteğini şöyle anlatıyor:
Powertransın gerçek sahibinin kim olduğunu saklıyorlardı.
1 Siyaseten elde ettikleri imtiyazları perdelemek için.
2 Yürütülen ticari faaliyetin Bağdat hükümeti nezdinde Irak Anayasasının ihlali olarak görülüp bir kaçakçılık faaliyeti gibi ele alınması nedeniyle doğacak uluslararası hukuki sorumluluktan kaçmak için. Türkiyedeki gizliliği ise dört farklı yöntemle gerçekleştirmişlerdi.
1 Avukatları hissedar yaptılar. Örneğin Yazıcı Hukuk Bürosundan avukat Nihal Berkerin Oiltransın kurucusu gözükmesi gibi.
2 Başka hiçbir kayda değer ticari girişimi bulunmayan sıradan insanları hissedar haline getirdiler.
3 Eskiden Çalık Holding bünyesinde görevler üstlenmiş, kendilerine yakın güvenilir isimleri yönetici yaptılar.
4 Ve kimsenin gerçek sahiplere ulaşamaması için de Türkiyedeki şirketleri Singapurda kurulan başka şirketlerin üzerinde gösterdiler.
1 milyar dolarlık iş hacmi
Sabah ve atvyi 1.1 milyar dolar teklifle TMSFden kamu bankaları kredisiyle alıp, daha sonra AKPye yakınlığıyla bilinen Kalyon inşaata satan Ahmet Çalık, 26 yıldır iş hayatında ve 2.5 milyar dolarlık Çalık Holdingi yönetiyor. Holding Enerji, telekomünikasyon, finans, tekstil, inşaat, ticaret sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Çalık Grubu son olarak tartışmalı Passolig uygulamasının da sahibi.
ADIM ADIM iMTiYAZ
2007 Irak Anayasası 140. Madde ülkedeki dev petrol yataklarının bulunduğu Kerkükün statüsüne ilişkin sorunun 2007 sonuna kadar yapılacak referandumla çözülmesini öngörüyordu. Bölgedeki Türkmen nüfusu düşünerek Kürtlerin bu referandumla Kerkükü Irak Kürdistanına bağlamasına karşı çıkan Türkiye plana karşı çıkıyordu. Barzani Türkiye Kerküke karışırsa bizde Diyarbakıra karışırız derken Erdoğan 9 Nisan 2007de bedeli ağır olur diyecekti.
5 Kasım 2007
Beyaz Sarayda Başbakan Tayyip Erdoğan ile dönemin ABD Başkanı George W. Bush buluştu. Aynı yılın nisan ayından kasıma kadar geçen sürede ilginç bir şekilde; Türkiye ile Kuzey Iraktaki Kürdistan yönetimi arasında, daha doğrusu Erdoğan ile Barzani arasında bir yumuşama oldu. Bu yumuşamayı en iyi tarif eden kulisi kitaptaki tanımla iddiayı ingiliz Economist dergisi yazacaktı: Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Busha, Kürtlerin bölgesel hükümetinin tanınması ve PKKlilere af için söz verdi.
Mayıs 2008
Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gazetecilere Barzani ile güven oluşuyor açıklamasını yaptı. 8 Ağustos 2008 Güvenden 3 ay sonra yurtdışında birbiriyle bağlantılı 3 şirket kuruldu. ikisi Singapur, biri Karayiplerdeki off shore cenneti British Virgin islandda.
Eylül 2008
Şirketlerin kuruluşundan bir ay sonra Türkiye ve PKK arasında Norveç Osloda barış görüşmeleri başladı.
Ekim 2008-Mart 2011
Türkiye ile Irak Kürdistan yönetimi arasındaki sıcaklık her geçen gün arttı. Erbilde 2010da Türkiye konsolosluk açtı.
25 Mart 2011
Powertrans adlı şirket Esentepedeki Maya Akar Center C Blokta yer alan 4/24 numaralı ofiste 50 bin TL sermaye ve 770581 sicil numarasıyla kuruldu. Faaliyet konusu kuruluş sözleşmesinde şöyle belirtilmişti: Türkiye içinde ve dışında petrol boru hatları inşa etmek; ettirmek; inşa edilmiş petrol boru hatlarını devralmak, satın almak veya kiralamak, petrol boru hattı veya diğer taşıma araçlarıyla ülkeler arası ve transit olarak petrol nakliyatı faaliyetinde bulunmak. Kurucular ise yüzde 50yle Singapur merkezli Grand Fortune Ventures (Büyük servet girişimleri) ile istanbul Ümraniyede oturan Ahmet Muhassıloğlu gözüküyordu. Her iki ortak da ismail Kınoğlu adlı avukat tarafından temsil ediliyordu.
29 Mart 2011
ilk defa bir Türkiye Başbakanı Erbile ziyarette bulundu. Erdoğan Değerli dostum Sayın Başkan Barzani diye konuştu.
21 Nisan 2011
Powertrans firmasının yüzde 50 ortağı gözüken Ahmet Muhassıloğlu aradan bir ay geçmeden hisselerini bir diğer Singapurlu şirkete Lucky Venturesa (şanslı girişimciler) devretti. Ortaklar iki ayrı şirketmiş gibi duruyordu. Ancak ikisi de aynı gün 8 Ağustos 2008de kurulmuştu. ikisi de Singapur Muhasebe Müdürlüğü (ACRA) kayıtlarına göre aynı adresteydi: 112 Robinson Road 12-01 Singapur 068902. Danışmanlık şirketleri de (Sovereign Trust), muhasebe şirketleri de (Red Dot Consult) aynıydı. Powertransın Türkiyedeki ticaret sicil kaydında aynı isim yetkili gösterilmişti: Yong Ngiat Sim. Powertrans yöneticileri bu iki şirketi farklıymış gibi göstermeye çalıştı. Hatta Grand Fortune için sahte bir adres gösterdiler. Ama ACRA kayıtlarına göre şirketlerin faaliyet gösterdiği yer aynıydı. Gösterilen sahte adres ise Singapurda barlar sokağında, eğlence mekanı olarak işletilen bir binaydı.
Singapurdaki şirketler daha sonra bugün gizlilik seviyesi isviçreden bile fazla olan British Virgin Islandsa taşındı. Singapurdaki şirketler kabuk şirket (shell company) olarak kullanılıyor. Özellikle son yıllarda yasadışı iş yapanlar ile servetlerini gizlemek isteyen Rus ve Çinli işadamlarının çok sık yaptıkları gibi.
12 Haziran 2011
Tayyip Erdoğanın ustalık dönemi diye adlandırdığı dönem başladı.
6 Temmuz 2011
Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün onayından sonra kabineyi 6 Temmuzda açıkladı.
7 Temmuz 2011
61. Hükümetin ilk Bakanlar Kurulu toplandı. Bu toplantıda önemli bir karar alındı. 18 Temmuz 2011de yürürlüğe girecek bir karardı bu. Ham petrol ve Jet Yakıtının Türkiye üzerinden kara ve demir yoluyla taşınması.
14 Temmuz 2011
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 14 Temmuz 2011 tarihli ve 482 sayılı yazısı üzerine 4458 sayılı Gümrük Kanununun 55. maddesine göre alınan bir karardı bu. Kararda Ülke menfaatı açısından gerekli olan hallerde ham petrol ve jet yakıtının Türkiye gümrük bölgesinde karayolu ve demiryolu ile transitinde uyulacak usul ve esaslar düzenlenmiş ve işin yürütmesi Gümrük ve Ticaret Bakanına verilmişti. Yani Erdoğan; Türkiyede kurulu şirketlere ham petrol ve jet yakıtının Türkiye üzerinden transit geçirme izni verme hakkına kavuşmuştu. işin başına da en güvendiği isimlerden Gümrük Bakanı Hayati Yazıcıyı koymuştu.
11 Kasım 2011
Karar 28109 sayılı Resmi Gazeteden yayımlanarak yürürlüğe girdi
21 Aralık 2011
Powertrans şirketi gerekli altyapıyı kurmak için sermaye artırımına gitti. 50 bin TL olan kuruluş sermayesini 10 milyon TLye çıkardı.
4 Haziran 2012
Ahmet Şadi Güngör şirketin genel müdürlüğünü üstlendi. Bu isim 2007de AKPnin Kocaeli milletvekili adayıydı. Şevket Acar da mali işler genel müdürlüğüne getirildi.
Temmuz 2011
Sermaye artırımı, ekip değişimi, lisans süresi ardından Powertrans çalışmaya başladı. Ortakları arasında Mehmet Emin Karamehmet ile Mehmet Sepilin bulunduğu Genel Energynin Kürt Bölgesinde Tak Taktaki petrolünü Türkiyeye taşımaya başladılar.
Ekim 2012
Bağdat Yönetiminden ilk itiraz 2012nin sonlarında duyuldu. Tankerlerin sayısı çok çoğalmıştı.
11 Aralık 2012
Tartışmalar Washingtona sıçradı. ABDliler kamyonlarla başlayan petrol ticareti yüzünden yaşanan Ankara-Bağdat ihtilafında irak yönetiminin yanında durduklarını söylediler.
Ocak 2013
Irak Petrol Bakanlığı Türkiyeye petrol taşıyan Powertrans tankerleriyle ilgili açıklama yaptı. Irak devlet şirketi SOMOnun Iraktan petrol ihracına yetkili tek kurum olduğunu, bu kuralı ihlal eden şirketlerin kargolarına el koyulacağını duyurdu.
Aralık 2013
Kuzey Iraktan Türkiyeye ham petrolü taşıyan kamyonların dışında bir de boru hattı yapılacağı konuşulmaya başlandı. ABD durumdan hoşlanmadı.
--- alıntı ---
hani olmazda diyelimki öyle bir devlet kurdunuz ve bizde araya berlin duvarı gibi bir duvar çektik. hani hiç bir şekilde bir bağımız kalmasın diye. eminim açlığınızdan geberirsiniz. birbirinize girersiniz.
bu başlıktaki yazılarımda genel olarak adım adım kürdistan'ın ayrı bir devlet olarak kurulduğundan ve akp'nin buna ön ayak olduğundan örnekleriyle bahsettim.
"bağımsız" sözüne takılanlar olmuş!
iyi de güzel insanlar Türkiye Cumhuriyeti ne kadar bağımsız?
- abd "otur oturduğun yerde" dediği için dünya liderimiz hala gazze'ye gidemedi!
- çin uzun menzilli füzelerinin daha ucuz ve yerli üretimi teşvik ettiğinden dem vuruyoruz. daha parasını verip çin'den füze alamıyoruz!
- azeri gazını türkiye'ye ve avrupaya getirecek tanap projesine %30 ortağız.
ama parasıyla doğalgazı kandaşımızdan bile alamıyoruz.
2018'de azerilerden alacağımız gazın oranı %15'e çıkacağı için seviniyoruz!
rusya ve iran'a daha çok bağımlıyız!
ki rusya'nın canı sıkıldığı zaman ukrayna'ya doğalgazı kestiğini unutmuş gibi yapıyoruz!
- abd ne isterse ortadoğu'da onu yapıyoruz! bi de pek matah bir şeymiş gibi ilan ediyoruz!
bop eşbakanıyız diye!
işte gördük bop'un sonuçlarını.
islam coğrafyası yangın yeri!
- istihbaratımız evlere şenlik!
ülkenin üst düzeyini en gizli toplantılarını dinlemeyen kalmamış!
abd, ingiltere, israil, almanya hatta kanada!
- yunanistanla savaş planımız adliye koridorlarında!
- devletin en mahrem yerlerine bile saçma iddialarla girildi! olası bir savaşta işgale karşı koyacak sivil kuvvetlerin (kuvayi milliye) listesini yabancılara "özel" paşaların eliyle teslim ettik!
- 3-5 tane kıçlarından uydurulan belgelerle savaşlarda şehit olmayacak kadar subayımızı kurban ettik!
- ülke sıcak para ile dönüyor! gırtlağımıza kadar borçluyuz. adamlar canı istediği anda %20-25 fakirleştiriyor bizi!
keriz gibi söğüşleniyoruz! faiz lobisi masalları ile uyutulurken "borç yapanın faiz ödeyeceği" gerçeğini atlıyoruz!
- biz şimdi emir eri olarak büyük ihtimal abd'nin musul'a operaysonunda yer alacağız!
***
Atatürk ne güzel demiş.
"ekonomik bağımsızlık olmadan siyasi bağımsızlıktan bahsedilemez" diye.
biz nato'ya girmişiz.
sonrasında marshall yardımları vs. derken önce para almışız!
klasik kural tekrarlanmış "bugün para alan yarın emir alır" 1948-1951'den başlayarak da artık bağımsız bir devlet değiliz!
önce üretimimizi bitirmişler.
sonra borçlandırıp ithalata bağımlı hale getirmişler.
sonra borçları tahsil başlayınca özelleştirebildiğimiz kadar özelleştirmişiz.
servet satan hayırsız evlat gibi olmamıza rağmen bununla övünmüşüz.
satacak şey kalmayınca sıra toprağa gelmiş!
önce inşaat yoluyla başladı!
sonra ege'de adalarımız yunanistan'a peşkeş çekiliyor!
kıbrıs'ı rumlara vermek için gün sayıyor akp!
yakında kürdistan kurulunca güneydoğu gidecek!
IKBY Başkanı Mesud Barzani Atlantik Konseyi'nde konuştu: "Kendi geleceğini belirleme fırsatı referandumla Kürt halkına verilmeli. Bu da şiddetten uzak şekilde, barış, koordinasyon ve anlayış içinde olmalı. Ancak o zamana kadar da sorunların çözümü için elimizden geleni yapacağız. Ne zaman olacağını söyleyemem ama bağımsız Kürdistan geliyor. Referandumumuz olacak ama şimdi IŞiD ile mücadeleyle uğraşıyoruz, o nedenle ertelendi ama yapılacak" dedi. http://www.hurriyet.com.tr/dunya/28937110.asp
işid için yazdıklarıma bi bakarsanız aydınlanacaksınız!
birkaç yıl sonrasının dünyası ortadoğu'da işid yok.
bağımsız kürt devleti var!
Türkiye cumhuriyeti sınırları dışında nerede kurulursa kurulsun s?kimde olmayan oluşumdur. Türkiyede bulunan kürtlerde gidip bağımsız dövletlerinde diledikleri gibi yaşayabilirler.
icinde kürt kelimesi varsa,kimse beni yanlış anlamasın ırkcı falan değilim lakin küresel dinamikler belli,asla bağımsız ya da maşa olamayacağı kesin olan hayaldir.bir türkiye cumhuriyeti daha bulamazsınız inek gibi sağılacak sömürülecek.