pazarın özüne, ruhuna, o bildiğimiz tavrına uymayan bir eylem -daha doğrusu eylemsizlik eylemi- susmaktır. bu açıdan gelll vatandaş/ akşam pazarı dört kilo bi milyon oldu gibi söylemleri duymayan insanlığın yavaş yavaş yok oluşuna tanık olur/ iç geçirir/ üzülürüz.
o kulaklara ninni edasında gelen ve bütünleştiğimiz güzellemeler bizi bizden alır. bir şey almayacak adamın alası gelir. eski köye yeni adet getirmeyi bırakalım pazar çarşıya nazire edercesine desibel rekoru kıran pazarcılarıyla güzel unutmayalım:) **
köy mü kaldı kasaba mı kaldı artık? nüfusun çoğu şehirlerde yaşıyor. yeterince kalabalık, trafik, hava kirliliği, ses , gürültü ve stres var. gereksiz ses kirliliğini önlemek açısından güzel bir uygulama. şehirlerde destekliyorum. kasabada yaşasam desteklemem. biraz gürültüye ihtiyaç duyabilirim. *
insanların ekmek parası kazanma derdi meğer ne kadarda rahatsız ediyormuş milleti. gürültü kirliliği denilerek geçiştirilmiş. o zaman seçim döneminde bangır bangır dolaşan seçim arabalarıda yasaklanmalı kanımca.
pazarcının ürününü ağzı laf yaparak yeri geldiğinde bağırarak daha kolay sattığını biliyoruz. bu bir nebze ekmek parası derdi oluyor doğal olarak. alışkanlık kokan geleneksel bu tavırdan rahatsız olunmaz mı olunur lakin ben kasarsam burada bundan beter 1000 tane gürültü kirliliği bulurum ki zor da olmaz hani bulmak.
eğer mesele dar gelirlinin zaten daralmaktan beter olmuş yapısına/ her hareketine bir kulp bulmaksa bulalım. hep beraber bulalım. olan maalesef bu kitleye oluyor her seferinde. pazarcının tarım politikası olmayan ülke de ne zor şartlar da üretim yaptığını az çok düşünebilmeliyiz.ee bir de para bayılmaktan başımızın döndüğü migroslar, tansaşlar, kipalar var. adam bağırmış...bağıracak tabi. satacak malını. koç falan değil bu. vatandaş kazım...
desibel rekoru kırması için dahi kafi sebep var bence. kolay değil para kazanmak.
