Fuzuli'den etkilenmiş lakin fuzuli'yi beğendiğimden çok daha fazla beğendiğim şairdir. Terkib-i bentlerini ne zaman okusam ilk kez okumuş gibi yeniden ve yeniden hayran kalırım kendisine.
Gerek aldığı konular gerekse bunları ifade ediş biçimi bakımından son derece yetkin bir şairdir. Üslubunun tuhaf ve tatlı bir sertliği vardır. Toplumu, cehaleti ve hırsı hedef alır. Onun bir eleştirisine konu olmak, ziyadesiyle ürkütücü ve rahatsız edici bir şey olsa gerek:
"Gör zâhidi kim sâhib-i irşâd olayım der
Dün mektebe vardı bugün üstâd olayım der"
"Ter-dâmen olanlar bizi âlûde sanır lîk
Bizi mâil-i bûs-ı leb-i câm ü kef-i destiz"
Ve vakar:
"Mey sun bize sâkî içelim rağmına anın
Kim cehli ile bilmediği yerden urur dem"
Babası Osmanlı ordusunda askerdi, kendisi de sipahi olmuştur. Dönemin önemli, ünlü isimleriyle arkadaşlık kurmuştur. Çeşitli savaşlara katılmıştır. Eleştirel tarzı ve yalın üslubu ile ünlenmiştir. Toplumun sorunlarına ilişkin yazmayı tercih etmiştir. 1605 yılında Şam'da öldüğü bilinmektedir.
"Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler / Yevme lâ yenfeu’da kalb-i selîm isterler..."
(Ey hoca sanma ki senden altın ve gümüş isterler. Hiçbir şeyin fayda vermeyeceği günde tertemiz ve sapasağlam bir kalp isterler.)