bazı insanların acımasız olduğu gerçeği

entry5 galeri0
    1.
  1. bazı insanların kendi menfaatleri ve egoları dışında kalan şeyleri düşünmekten mahrum oldukları için diğer her şeye acımasız gelmesi gerçeğidir.

    maupassant; "hikayemizi anatmayacağım, aşkın sadece bir hikayesi vardır, tanımış ve birbirimizi sevmiştik işte hepsi bu" gibi şeyler söylemişti ölüler ne diyor'a başlarken. biz de öyle sandık nerden bilelim bazı insanların acımasız olduğunu. saf, derin ve ölümcül bir hastalık gibi tüm hücrelerimde hissederek sevmiştim onu.

    hikayemiz onun ikinci sınıfın başında bizim sınıfa gelmesiyle başladı. görür görmez aşık olmadım ama, onu gördüğüm o ilk günün akşamı üniversiteyi basan eski sevgilisiyle verdiği mücadele sırasında parçalanan içime dolmuştu müthiş bir şefkat duygusuyla birlikte; fakat asla ona acıdığım için olmayan bir şefkat duygusuyla yanmıştı ateşim.

    belliydi gözlerinden, çok şey yaşamıştı, çok acı çekmişti ve kimbilir ne kadar kırılmıştı kalbi, tir tir titriyordu bakışları. belliydi gözlerinden, kaçırıyordu hep o alev alev yanan ve yakan gözlerini.

    tanıştık. farklıydı diğerlerinden. özeldi. müzik zevkimiz aynıydı, ikimizde dram filmi seviyorduk. damak tadımız, şiir zevkimiz aynıydı. belki bu kadar aynı olmasaydık...

    günler ona sırılsıklam aşık olmam için sanki sağanak bir yağmur gibi hızlı hızlı iniyordu gökyüzünden. bulut yoktu ama yağmur vardı sadece, sadece yağmur yoktu, gökkuşağım olmuştu o. o kadar renkliydi, tanıdıkça daha çok seviyordu insan, daha çok aşık oluyordu. çabuk sönecekti fakat; kim bilir ne kadar üzmüşlerdi onu.

    kahve falıma bakıyordu, alenen baş harfi olan şekli gülerek alfabedeki diğer bütün harflere benzetiyordu. o kadar rüyaydı ki. kumraldı. gözleri yeşil.

    daha önce de aşk yaşadım. ama ondan öyle utanıyordum ki onu görünce kalbim yerinden fırlayacak gibi oluyor, dilim tutuluyor, konuşurken titriyordum. bilmiyorum neden böyleydi.

    arkadaşlarımdan biliyorum; derste beni izliyor, sözleriyle, yaptıklarıyla herşeyiyle beni sevdiğini belli ediyordu. içim içime sığmıyordu. o kadar mutluydum ki, ona şiirler yazıyor bir gün okurum diye saklıyordum bir köşeye. gün geçtikçe aşkım tutkuya dönüşüyordu. bunu hissedebiliyordum. bağımlı olmuştum ona. abartmıyorum, kokusunu içime çekmeden düşünemez, düşünmeden nefes alamaz, görmeden yaşayamaz olmuştum. onu düşünmekten eğitim fakültesinde olmama rağmen en yüksek vize notum 30 idi. çılgıncasına aşık olmuştum. içimde okyanuslar dolusu o vardı sanki.

    her gün aşk sözcükleri fısıldıyordum kulağına, o sadece gülümsüyordu, tek yaptığı gülümsemek ve herşey normalmiş gibi cevaplar vermekti. sanki ona onu deliler gibi sevdiğimi söylememi bekliyor gibiydi. bunu biliyordu. bunu adı gibi bildiğinden adım gibi emindim fakat söylememi bekliyor gibiydi. öyleydi işte.

    saatlerce sokaklarda yürüyorduk. bir kar tanesi gibiydi. üşüyor gibiydi. kalbim titriyordu.

    bir gün içimdeki o heyecanla arkadaşına bugün söylüyorum dedim. bence söyleme filan dedi. ne oluyor dedim. sonra sağlıklı düşündüm. yanılıyordu arkadaşı, seviyordu o beni.
    .
    yine de söyledim. dakikalarca aşkımı anlattım ona. bu kadar uzun sürmesinin sebebi anlamadığım bir şey imiş meğer. insanın içgüdüleri de varmış bu olaydan sonra emin oldum. cevap vermedi. ne oluyordu. acaba? bir kaç gün konuşmadık. bir mesaj yazdı sonra. sadece bir mesaj. telefondan. kısa mesaj. bunca şeye karşılık; "böyle düşünmene sebep olduğum için kendimi o kadar suçlu hissediyorum ki, özür dilerim."

    dünyam başıma yıkılmıştı. hayır, dünyam almış başını gidiyordu. birçok zamanlar çaresiz kaldığım olmuştu ama hiç bu kadar çaresiz kaldığımı hatırlamıyorum. boğazıma bir şey takıldı, milyonlarca iğne içimden dışarı çıkmak için derimi zorladı, beynimin tüm kıvrımlarında sızı hissettim. günlerce sadece su içtim. su zehir gibiydi. ona "su" derdim ben isminden ötürü. her bardakta öldüm dedim. sadece bir cevap yazdım ben de "ortada bir suç varsa o da bendedir, ben özür dilerim sevdiğim." ondan sonra konuşmadık.

    sevdiği biri varmış. sarışın bir çocuk, onu da sevgilisi varmış sarışın bir kız...
    1 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. Aslında "bazı insanların anasını sikme isteği" diye başlık açacaktım, bunu gördüm dedim bari buna yazayım.

    Aha bu köpeğe işkence eden mahluktur. Var Böyleleri.

    Bunlara ceza verilirken de acımamak lazım amk.

    Ulan kalbim sıkıştı izlerken. Köpek kaçınca resmen "heh!" Diye bağırdım sevinçten. Umarım bir daha karşılaşmaz o mahlukla.

    bu mahluğun götüne kaktüs sokmak gerekir. Bunun suphi'den hiçbir farkı yok.

    olum nasıl bir şeysiniz lan?

    Ben diyorum "insan ırkı en boktan ırktır, en sikindirik ırktır" diye, inanmıyorsunuz. Birkaç kişi değil bunlar. çoğunun içinde var bu da bazılarının götü yemiyor yapmaya sırf kanunlardan korktuğu için.

    insan ırkında acıma duygusu neredeyse tükendi. Kuracağınız doğa dengesini sikeyim. insanlar yok olsun amk. Dünya bizsiz daha güzel.
    2 ...
  5. 4.
  6. Karakter meselesidir. Sırttan bıçaklanırız ama unutmamalıyız ki yaralanan yer güçlenir.
    2 ...
  7. 5.
  8. Korkulması gereken insanlardır.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük