bozulan veya artık kullanılamaz hale gelen eşyalarımı çöpe atamıyorum bazen artık nasıl duygusal bir bağ oluştuysa aramızda onunla geçirdiğim zamanlarım, anılarım aklıma geliyor. bu manyaklığı tek ben mi yapıyorum.
Bi ara bir tespih vardi. Normalde birini hatırlatan her eşya kiymetlidir ama o tespih avucumun icinde olduğunda sanki oxlemim giderdi. Tabi gardimi dusurmeme sebep oluyordu farketmeden. Ben de gittim sahibine götürüp verdim.. Gerci o gidişte de barismis olduk bi nevi. Arada aklima geliyor keske vermeseydim diyorum.
Bir de pembe polar var kiymetli bir manyakdan kalma. Israr edince Yol ortasında çuval gibi giymistim onu ya. Gülüyordu millet.
yakın arkadaşımla alıp içtiğimiz bir içeceğin şişesini yıllardır saklamışlığım var, hatta arkadaşımla aramız bozukken bile saklamıştım şişeyi. Gerçi geçenlerde attım bazen bağ falan kalmıyor insanda.
Eğer sürekli bir eşyayı örnek göstermem gerekirse, kullandığım yazı kalemlerimle aramda aşırı duygusal bir bağ var. Ruh halime göre birini kullanıyorum diyebilirim ve onları hiç kaybetmiyorum, zaten 3 taneler. Normalde bir şeyleri kaybeden bir insan olarak, senelerdir hiçbir kalemimi kaybetmedim.
neden bilmem cok yaptigimdir. bazen esyayi hediye eden kisi yuzunden kuruyorum bu bagi, bazen de beni zor durumlarda yolda birakmadigi icin. mesela bir puma cantam var, yurtdisinda yasadigim sure icinde gezerken, calisirken kullandim ve o kadar eski olmasina ragmen bir kez olsun ne sokuldu ne de yirtildi. ıcine olmayacak seyler koydum, bazen hacminin 2 kati seyle doldurdum, fermuari patlayacak seviyeye getirdim. bana misin demedi. simdi onu emekliye ayirdim, hala kullansam biliyorum ki beni yari yolda koymaz, ama artik ona bir borcum var. beni kurtardigi yillarin hatrina sonsuza kadar onu rahat ettirecegim.
Yaşanmışlığı vardır, yaşadığınız bazı güzel olaylar için simge değeri taşıyorsa hep korumaya çalılır, satılacak bir şey olsa da satmazsınız, fakat kötü olayları çağrıştıran eşyaların da simögesel değeri olduğundan, görünce huzursuz olur, elden çıkartmaya çalışırız. Olur, insanlık hali.
otostop yaptığımda bulduğum farklı şeyler (bana göre farklı) benim için hep anlamlıdır.
onlara daha sonra baktığımda onları bulduğumdaki anılarımı hatırlamam. amaçları hatırlatmak değil.
sadece kıymet verme açlığımı gidermek için birer araçlar.
genelde sadece değer vermek için değer veririm. daha sonra o nesneye verdiğim değer kendini aynı şekilde hissettirmez ve değerini hatırlayamaz ya da o an değersiz gelirse de isterse hayatımın aşkı hediye etsin atmaktan çekinmem. ki geçen zaman içerisinde bütün değerli eşyalar değerini yitirir gözümde. değer verecek yeni eşyalar bulurum. bi tek insana verdiğim değer düşmüyo. ne yaparsa yapsın affediyorum eşşek kafam.
Şuan ki telefonumla kurduğum bağdır. Tam 5 sene önce kafamda hiç bir model yok iken telefoncuya gidip 2 model beğenmiştim biri kendisiydi diğeri stokta yoktu 4-5 gün sonra gelecekti ve süre sonunda telefoncuya gittiğimde şans bu ya yanlış telefon getirtilmiş ve ben diğer olan bu telefonumu aldım. Bu 5 sene içerisinde 2 telefon aldım biri geri dönülmez şekilde arızayla pert oldu diğeri daha 1 ay kullanamadan Çalındı. Kıssadan hisse yine kendisi kaldı yanımda. O kadar hor kullanmaya o kadar yuvarlandığı kapaklandığı yerlere nazaran bir kere teknik servis kapısının önünden bile geçmedi. Hani derler ya "herkes gitti o yanımda kaldı" hah işte o durum. Ve ne hikmetse birkaç hafta önce bir telefon gördüm "Türkiye'ye gelir gelmez alacağım bunu da satacağım yoksa yeni telefonun hayrı çıkmıyor " dedim. Demez olsaydım ertesi gün o merdivenlerden katlardan yuvarlanıp arabadan yuvarlanıp bir cadde sürüklenip 'bana mısın' demeyen telefon koltuktan halıya düşmesiyle camı parçalandı. Yine hala çalışıyor aniden bırakmadı sağ var olsun. Hakkında "ahiretliğim" diye bahsedilen yıllarınızı geçirdiğiniz eşyanız ile kurulan bağdır.
Araba.
Yoldaşa duyulan vefadan mıdır nedir, duygusal bağ kurmamak imkânsız.
Hele yıllardır kullanıyorsanız, kankanız, evladınız gibi olur, laf aramızda zaman zaman konuşursunuz bile.
Hadi koçum bee dersiniz, Aslanım benimm dersiniz, hadi bakalım dersiniz, ama olmadı ki şimdi dersiniz...
Sizi anlar kerata!
Derinden seviyorsanız, üzmez bile, uslu bir kız çocuğu oluverir.
evet lan araba. adam haklı.
ne kullanıyorum ne de satabiliyorum. servise ya da böyle benzinciye falan gittiğimde millet başına toplanıp soru yağmuruna tutuyor.
tertemiz kerata cirlop gibin.
fabrikasından teklif bekliyorum. antika diye alacaklar.
hayatta benim olan, kimsenin degil sadece benim olan şey cok azdır. küçük büyük değerli değersiz fark etmez, bir kez sadece bana ait olduysa o artik yeterince değerlidir.
3-4 yıl once yurttan oda arkadaşımla ayrılırken ani olsun diye birbirimize bir esyamizi vermeye karar verdik. ikimizinde surekli elinde olan anahtarliklar. benmki turk bayrakli ici donen bir seydi, canim sıkkın olduğunda saatlerce cevirirdim onu. cok zamandir elimdeydi.
o gece bi anlik gazla, duygusallikla anahtarliklari değiştik ama sonra cok kotu oldum. aradan 4 sene gecti hala unutmam o anaharligi.
halbuki gönlüm geniştir, ama iste bir kez bir eşyayı tam sahiplenince, o esya benim acima tatlima sahit olunca bağlaniyorum. bilmiyorum neden, herhalde azlıktan bunlar.
bazı insanlarda aşırıya kaçan bağ. bir arkadaşım nokia 3310 unu değiştirmemekte ısrar ediyor, benim için başka o deyip duruyor, nasıl başkaysa. n'aptıysa o telefonla...
sevgiliden alınan basit bir esya ellerinden kayıp gitmeden önceki son anı günlerini onun icin harcadıgın bir maket yada yıllardır kullanılan bir kalem...