objelere duyulan sevgidir, o eşya olmadığında kendinizi eksik hissedersiniz öylesine seversiniz o eşyayı, misal yurt odasında herkes gider ama o kalır ,kül tablanız sizi terketmeyen tek eşyadır , kırıldığı takdirde yapıştırıp kullanmaya devam edersiniz, kullanılmayacak durumdaysa ,parçalarından teki saklanır ,geçirdiğiniz zamanların hatırası olsun diye...
hırka alırsınız ,kışın üstünüzden çıkartmazsınız masa üstünde uyuklarken, sabah kahvaltı ederken, gece arkadaşlarınızla yurt balkonunda biranızı yudumlarken hep sizi sıcacık sarar , yalnız bırakmaz ,hem insanlar gibi ihanet etmez, vefasızlık yapmaz ,objelere duyulan sevgi en az zarar görebileceğimiz sevgidir...sevgilerin en yücesidir..
genellikle küçükken oluşan, arada duygusal bağ kurulan eşyanın o seviyeye gelmesinde birlikte çok zaman geçirilmesinin etkili olduğu, ayrıyeten kişilik özelliklerinin de bağın kuvvetini ve bağın oluşma süresini etkilediği durum.
lise hazırlıkta benle daşşak geçmek için hediye alınan kalem kutusunu, halen saklamam. nedenini bilmiyorum ama bana hediye edildiği için olsa gerek, duygularım el vermiyor o zımbırtıyı atmaya. ***
klasik türk filmlerinden örnek olarak bir ayrılık sahnesinde kızın saçından düşen sac tokası daha sonra erkek tarafından umulmadık bir anda bulunur ve ona bakılarak geçirilen tüm zamanlar akla gelir.sonuç olarak tokanın varlığıyla duygusal bir bağ kurulur.
çok güçlü bir bağdır.
geçmişinden bir şeyler taşıdığı için bu eşyalardan kopamaz insan. sürekli görmek ister, onsuz olduğu zamanlarda güvensizlik hissiyatı içinde çırpınırken bulur kendisini. yanına gittiği zaman kendisini bulur.
hertürlü eşya olabilir bunlar. benim bir koltuk mesela... çocukluğumun gıcırdayan 3 kişilik koltuğu, babamın tek başına ayaklarını uzatarak uzandığı. bazen çok rahat bazen çok rahatsız olmasına rağmen annemin evinden alıp istanbul dan izmir e getirdiğim olmazsa olmazım.
ilk okul sıralarındayken bir fabl yazmıştım. konuşturmuştum kendisini sonunda da çok güzel bir ders vermiştim. okurken de gözlerim dolmuştu. seviyorum ben koltuğu. evlendiğimde dahi taşımak istiyorum evime. geleceğimi onunla görmek istiyorum...
mevsimden mevsime değişebilir netekim buz gibi geçen soğuk kış günlerinde o caanım kalorifer bir arkadaş, bir sevgili, bir cancağız iken havaların ısınmasıyla birlikte bir el, bir ya ben seni nerden tanıyordum yea, oluverir.
bazen cayır cayır yanmasını umarak yanına bir kedi gibin sokulduğunuzda eğer buz gibiyse, ilişkimizi gözden geçirmemiz lazım galiba canam, diye tepki de koyabiliyor insan, hımmm...
ilk araba. ne kadar kazanırsanız kazanın, son model bi arabanız olsa bile, o ilk külüstürünüzü unutamazsınız. ilk onunla ögrenmissinidir istanbulun yollarında at kosturmayı. ** ilk o arabayla hava atmıssınızdır tabanvayı kullanan arkadaslarınıza. o sizin kimi zaman düldülünüzdür, kimi zaman batcar ınız. **
sevgiliden alınan basit bir esya ellerinden kayıp gitmeden önceki son anı günlerini onun icin harcadıgın bir maket yada yıllardır kullanılan bir kalem...