rüyaların artık hep aynıdır. onu gördüğün son günü rüyalarında hergün yaşarsın. bir elli boyu ufacık ayakları vardır ama peşinden tüm gücünle kossan da yakalayamazsın.
yatağında uzanırken tavana boş boş saatlerce bakarsın ve onu gozbebeklerinle tavana çizersin ve tüm gece onun tavandaki gül yüzüne bakarsın ve onlu rüyalara dalarsın ama sabah kalktığında yok olur.
bazen ağlamak üzüntü sebebiyle de olmaz. bir mutlu sona eriş ağlama sebebi olabilir ve bazen sadece ağlarsın. kendimden örnek vereyim; galatasaraylıyım ve 2011-2012 sezonunda şampiyon olduk. o sene ilk defa kombine sahibi oldum ve maçlara gidiyorum hep. sürekli gelişmeleri takip ediyorum. yorumlar yapıyorum. arkadaşlarla büyük bir kafede izlediğim süper finalde son 5 dakika kafamı öne eğdim ve uğurlu atkımı ellerime doladım ellerimi de kulağıma kapattım. bitsin diye bekliyorum. bitti ve şampiyon olduk. o anda sadece ağlamak geldi içimden. bir yandan seviniyorum ama ağlamama engel olamıyorum. arkadaşlarıma sarılıp ağlıyorum falan. hani belki sürekli maçlara gitmesem, takip etmesem bu kadar olmayacaktı tepkim. şampiyonluğa verilen emekte kendime pay çıkardım.
onun başkasının elini tuttuğunu düşündükçe içten içe haykırırsın dünyayı yakmak istersin ve onun seni sevmediğini düşününce yorgun düşer ve çaresizce yine ağlarsın...
ailendir, arkadaşlarındır seni düşünen o değildir ve hiçbir zaman da olmayacaktır o hep başkasının yanında, başkasının kollarında olacaktır ama yine de onu düşünüp daha da ağlarsın...
onlarca sıkıntın vardır hayatta okul, dersler, vizeler, saçma sapan ödevler, ailenin yanında olmaması ama yine de aklından çıkmaz o her an, her saniye beynini kemirir yokluğuyla ve göz altını ıslatır.
keskelere boğulursun hep geçmişe bir hasetin vardır ama bilirsin hiçbir zaman geçmişi değiştiremeyeceğini, bilirsin onun hiçbir zaman yanında olmayacağını ve yine çaresizce ağlarsın.
o kadar çok şey olur ki esasen o esnada kalbin paramparça olur, sen yamarsın üzerindeki elbiselerden o yamayı tutmaz daha çok acıtır, burkulur böyle için tam göğsünün ortasına yerleşir, sanki nefes almanı engellemek istermiş gibi hava kocaman olur dolamaz içine, kelimeleri ifade etmeye yetecek kadar harfler birleşmez dudaklarında, kafanız ağırlaşır, kanınız çekilir ve tüm hislerinizi sadece size özel olurken aşağılık bir damla dışarı atar kendini; sanki tüm bunları ifade edebilecekmiş gibi. meraklı bakışları yanıtlamak için ise işte bazen sadece ağlarsın ya der savuşturursun. cevaptır savuşturmalık.
hani olur ya filmlerde hep umudun bittiği yerde birden güzel şeyler olur aslında hep onu beklersin ama hiç gelmez o günler, hiç gelmeyeceğini, hayatın filmlerdeki gibi olmadığını anlarsın o zaman ve tek başına sessizce, belki sokaklarda, belki de bir otobüs durağında, ve belki de bir yurt banyosunda ağlarsın...
elinden gelen tek şeydir bazen. umutların kırıldığında anlatıcak birşey kalmadığında kendini gizlemek zor. keşkeler çoğalır aklında keskenin en hüzünlü kelime oldugu o anda çöreklenir aklına. anlarsın o anda bugune kadar kendine belli etmesen de hep keskelere koşup yetişcek kadar şanslı bir hayata sahip olmayı dilediğini.
gece ağlar aslında insan daha çok yatağa yattığında ışıklar kapandığında kendinle başbaşa kaldığında. tek tesellin her gecenin bir sabahı olması olur o anda.
ağlarken uyuyakalırsın sonra sabaha kalbin biraz daha nasır bağlamış insanlardan biraz daha uzaklaşmış kimse farketmeden biraz daha olgunlaştığını..
Gözyaşlarının bir şeyi temizleyeceğine inanıp saatlerce dünya kirinden arınmak için ağladıkça ağlarsın. yanakta yaş kurutmadan, kelimelerin anlamsızlığını anlayıp susmayı yeğlerken bazen sadece ağlarsın.