otobüste okumak için alınan derginin okulda unutulması, otobüste 18746872 kiloluk bir bağyanın üstünüze düşmesi**, otobüsten indiğiniz anda yağmurun başlaması(eve girince durması) ve eve girer girmez ayağınızı masaya vurmak, akabinde aynada saçın halini görmek lan ben bütün gün böylemi gezmişim(bildiğin boynuz var tepede) demek kombosuyla beni benden almış olaylar bütünü.
kişi hayatındaki en geçmek bilmez döneme tekabul eder. bu dönemde pişmiş tavuğun başına gelmeyen şeyler, kişinin başına gelir, lanet okunasıca, hemen geçmesi istenilesice günlerdir..
o zaman hemen git radyoyu aç bi şarkı tut
ya da bi kitap oku mutlaka iyi geliyor
ya da balkona çık bağır bağırabildiğin kadar zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor
bi şiirden, bi sözden, bi melodiden, bi filmden
geçirip güzelleştirmeden can dayanmıyor
yıldızların o ışıklı fırçası azıcık değmeden bu şahane hüzün tablosu tamamlanmıyor
"lanetledin mi beni, ey yukarıdaki?" diye sızlanmaları, ardından da ruh gibi olma durumlarını, depresiflikleri getiren "belki de terslik sen de" denesi durumlardır.
ilerlerken hayatta "hay anasını sikeyim ya" anlarının çoğalmasıdır aslında.. bakarsın ki bir şey, yanına her almış üzerine üzerine geliyor, istiklal caddesinde sadece sen farklı yöne gidiyorsun, yaya sergisindeki en nadide parça olmuşsun nişantaşın^da.. ulan diyorsun, "ya bende ya onlarda ama onlar çok fazla".. sonra geliyor aklına oscar wilde, gülüyorsun.. "ne zaman insanlarla aynı yöne gitsem, yanlış yola çıkarım" diye bir söz hatırlamıyorsun, değiştirip uyduruyorsun.. yeni yoluna uyuyorsun, korkma.. sadece uyuyorsun, uymak, uy^umak..
tehlikenin farkındaysan be ülkem insanı ters gider . hem de öyle bir ters gider ki , artık sosyal değerler bile kapitalizm sosuyla servis edilir. o tarihsel klişecikler de "gülümseyin çekiyorum" yerine "ağlasana a utanmaz görmüyor musun neler oluyor"a dönüşür.
ah be terslik keşke sadece , bazen ters gitsen de ben de kuşların cıvıl cıvıl ötüştüğü , o güzelim bahar günlerinden umudumu yitirmesem. ve üç beş felaket tellalı yerine bir muştuya aralasam kapımı.
"geldimi üst üsete gelir" sözünün açıklayıcısı niteliğinde olan, kendinizi o sıralar değersiz ve dünyanın en şanssız insanıymış gibi hissetmenize neden olan durumdur.
olası aksiliklerin üstüste gelmesi yada ruhiyenin bunalımından olsa gerek detayların bile aksilik gibi görünmesi...ama şöyle düşünmek lazımdır. en azından yeni aksiliklerin farkedilmesi için bünye hep yeniden toparlanmış olacaktır...
sizde mi bişey vardır insanlar mı tuhaflaşmıştır anlayamazsınız. her şey herkes bir gariptir. neya el atsanız kurutuyormuşsunuz gibi hissedersiniz. böyle durumlarda evden çıkmamaya karar verirsiniz ama bu sefer de içinizi bi skıntı kaplar ve durumlar daha da kötüleşir.