öncelikle, bu gönül, yaz adamıdır. terlesin, falan filan ama üşümesin. bazen öyle sürpriz fırtınalar çıkıverir ki hani böyle sıcaklardan bunalmışken acaba kış daha mı iyi demeye başlamışken.
işte o fırtınalı havalar çok güzel gelir, adama.
gecenin en karanlık yerinde camları açıp perdeleri kapatırsın. rüzgar perdeleri yelken gibi havalandırır serin, nemli.
rüzgarın sesi ve yapmacıksız bir roman şarkısı usuldan çalar, "alcam ben seni alcam be, düğün yapcam" diye.
uzaktan avlayan köpek, ortama köy havası katar. köyümde deniz yok ama rüzgarın perdeleri yelken yapması ve köpek sayesinde köyümde yelkenliyle gezer gibi olurum.
hele bunu şehrin ortasında yaşamak, paranın pulun yapabileceği bir iş değildir.
uzun zamandan beri ilk defa dingin hissetmem sonucu böyle bir denemeye giriştik, roman yazma gibi bir niyetim yok.