Olm aynı şeyi kazaklar,kırgızlar ve Uygurlar'a da diyorsunuz sen kafanı Ortadoğu dan çıkarıyor musun ne zaman baksam dışişleri bakanı ya Ortadoğu da ya kuzey Afrika'da yahu bir gün kafkasya'ya git birgün Türkistan'a git birgün Moğolistan da yaşayan Türk halklarını ziyaret et bir birgün sibirya türklerine git varsa yoksa arap,süryani,fars AMK hay Ortadoğu kadar tepenize taş düşsün.
kıbrısa giden her türkiye vatandaşının sizi biz kurtardık edası ile kibirli davranışı nedeniyle etki-tepki olayı gibi duruyor.
mesela alışveriş yapacaksın illa indirim istiyorsun oradaki esnafı türkiyedeki esnaf ile karıştırıyorsun. orada rutin belli aldığın malın üzerine % 12 kar koyup satma şeklinde. bizdeki tutturduğuna %100-200 karla kitleme söz konusu değil. haliyle indirim yapmayınca başlıyorsun '' sizi biz kurtardık '' goy goyuna .
kıbrıslı değilim orada bulunduğum bir hafta içinde objektif gözlemim bu.
tek sebebi türkiyeden gelen kötü insanlar, askeriye vs. değildir. kıbrıslılar (özellikle de gençler), rumlarla birleşip ab vatandaşı olmanın hayalini kuruyor. fakat rumların kendilerini istemediklerini bilmiyorlar mı? (bkz: annan planı). kendilerini türk'ten çok avrupalı hissediyorlar.
öte yandan türkiye'yi köstek gibi görüyorlar. evet siz bu siestacı kafayla çok büyük bir potansiyele sahipsiniz ama biz engel oluyoruz.
aslında bir bakıma haklılar. peki bir anlığına düşünelim. tc askerini kıbrıstan çekiyor, vatandaşlar geri dönüyor, kıbrıs ''kardeş ülke'' oluyor. bu durumda düşecekleri savunmasız durumu düşünüyorlar mı? dünya kucağını açıp kıbrıslı türkleri mi istiyor? hayır rumlar ve 'büyükleri' toprak istiyor, insan değil. ama bu kıbrıslıların bir özelliği vardır. dünyayı tozpembe görürler. zaten bir tane akıllı ciddi kafası çalışan kıbrıslı tanımadım.
Bazılarının değil, çoğunluğunun sevmediği su götürmez bir gerçektir. Sorarsanız şöyle derler; Türkiye ne kadar işsiz güçsüz adam varsa hepsini buraya yolladı! Kızlarımızı taciz etti, evlerimize girdi... Aradan zaman geçer konuşmaya devam edersin bu sefer şöyle demeye başlarlar, Kıbrıs'ta hiç hırsızlık olmaz, akşamları kapılarımız açık uyuruz... Anlayacağınız işin ucu aslında dedikleri gibi değil, tamamen siyasi bir olaydır. Kıbrıslılar üzerindeki ambargonun nedeni olarak Türkiye'yi sorumlu tutarlar, onlara göre aç olmalarının sebebi Türkiye'dir. Yine dedikleri tamamen uydurmadır. Eğri oturup doğru konuşalım ada halkı tembeldir, Akdeniz gibi uçsuz bucaksız balığın olduğu yerde Mersin'deki buzhanelerden balık getirirler.
Bu hal durur iken durumu ters çevirelim. Şimdi sen Kıbrıslı, yattığın halde bilmem kaç bin dolar asgari ücret alıp Güney'e bağlanmak istedin mi? istedin! Tarımla bile uğraşmadığın halde Türkiye yüzünden ambargo görüyoruz dedin mi? Dedin! Türk askeri senin için bir utanç müzesi daha yaşama diye kanını akıttı, sen Türk askerine işgalci diyerek Ada'dan git diye sokaklarda bağırdın mı? Bağırdın!
15 yıldır kıbrısta olmama ragmen bir türlü bu ülkeyi sevemememin tek nedenidir.
sevmeyi geçtim, bir de üstün ırk gibi davranmıyorlar mı demeyin gitsin. hele bir de biri ölünce " türkiyeli mi " demiyorlar mı dini bütün bir insan olmasam ve ruhsal problemler yaşasam kıbrıstın ilk seri katili olarak lanse edilirim.
bu başlık vesilesiyle hatırlatmamı yeniden yapayım; kıbrıs denilen yer cennetin bir şekilde cehenneme çevrilmiş halidir. aman diyim üniversite veya başka bi'şey okumak için gelmeyin gençliginize yazık olur.
o tarihini bilmeyen kıbrıslıların sorunlarıdır, hiç cumhuriyet tarihine bakmış mı bu adamlar? kıbrıs için dökülen o sevmedikleri türkiyenin evlatlarının kanlarından haberdar mıymış o kıbrıslılar? atanın kıbrıs türklerindir uğruna ne kadar uğraştıklarından haberdarlar mı?
şimdi güney kıbrıs rum kesimi ab alanına girdi diye vatanlarını özlerini mi satıyor o kıbrıslılar? anca giderler o zaman! sizin uğrunuza dökülen kanlar haram olacaktır!
bu bazi kibrislilar 1974 oncesi rumlarlar kari-koca gibi yasadiklarini , her evde oldugu gibi zaman zaman kariyla kocanin kavga edebilecegini,turkiyenin neden bu ise karistigina anlam veremediklerini soylerler.
zamanında atılmamış gerçek adımların sonucudur.
rum kesimi ve yunanistan kağıt üzerinde iki ayrı devlet gibi dursa da tek devlettir. enosis idealleri bir bakıma gerçekleşmiştir. her yerde omuz omuzalardır. koşulsuz birbirlerine destek verirler. bizde öyle mi peki? dış politikamızı o kadar çok oynak tuttuk ki; garp (batı) bizi haklı olarak sallamadılar. biz 1974'ten beri elimizde olan bütün kozaları tek tek hem de karşılıksız olarak verdik. önce yunanistan'ın nato'nun askeri kanadında katılımını veto etmedik (abd'nin özel isteğiyle), kktc'yi tanıtamadık, yurtta efelenerek söylediğimizi dışarda söyleyemedik dahası laflarımızın ardında durarak kararlı davranamadık, faaliyette bulunamadık. kktc'yi ilhak edemedik (kendimize bağlayamadık, egemenliğimiz altına alamadık) 82 il olamadı. denilebilir ki o akdar kolay mı? evet o kadar kolay. 3. dünya savaşı çıkmaz. ambargo uygulanır ve iddia ediyorum bu da maksimum 2 sene sürer. güney kıbrıs'ın ab üyesi olması da bir dış poltika faciasıdır. çünkü bütün tarafların imzaladığı anlaşmalar çerçevesinde "adadaki her iki taraf da garantör devletlerin (Türkiye, Yunanistan, ingiltere) üye olmadığı uluslararası kuruluşlara katılamazlar." yani türkiye'nin üye olmadığı ab'ye güney kıbrıs'ın üye olması hukuksuzluktur ve biz bunu götürseydik uluslararası mahkemelere %100 kazanırdık. ama dış politikamız "hep vermeye" dayalı bir politika olduğu için bu dava da rafa kalktı. biz 1974'ten beri kıbrıs'a sadece para verdik, evet vergilerimizin büyük bir bölümü kıbrıs'a gidiyor. ama biz ne yapıyoruz? kıbrıs'a doğrudan ticaret kapılarının açılması için ne yapıyoruz. artık güney kıbrıs'ı tanımanın şartı diğer devletlerin kktc'yi tanımasına değil kktc üzerindeki ambargoların kalkmasına bağlı hale geldi. 1974'ten beri ada'yı birleştirmeye çalışan dünya ülkeleri bir çok proje üretilmesine karşın bunu yapamıyorlar, bu adada iki devlet olsa ne çıkar? peki bu çaba neden filistin ve israil'in birleştirilmesi için gösterilmiyor. biz kıbrıs'a para verdik. milli bilinç aşılamadık. hoş onlarda da zeka yok mu? kendi tarihlerini neden bilmiyorlar? neden araştırmıyorlar? kıbrıs birleşince mükemmel hayatları olacaklarını mı zannediyorlar? referandumda evet diyenler evlerinden çıkarılınca tepki gösterecek mi? vatanı satmak bu kadar kolay mı? 20. yüzyıldaki önemli katliamlardan biri kendilerine yapılmışken, bu katliam yapanlara karşı besledikleri büyük sempati nedir? kanlarından şüphe etmek gerekir. utanmasalar denktaş'ı vatan haini ilan edecek bir nesilden, bir milletten hiç de yadırganmayacak bir harekettir. asıl suçlu onları tecrit eden 32 yıldır ambargo altında tutan batı iken şimdi en büyük kurtarıcı onlar. biz ise tüm bunlara sebebiyet evren büyük abi. ercan havaalanına aktarmasız gelen abd uçağı indiğinde bile utanmasak o günü bayram ilan edecek olan siyasilerimiz başta olmak üzere adam gibi destek vermeyen biz ve ırkının değerini bilmeyen kktc halkı hepimiz suçluyuz bu durumda.
bazı türklerin kıbrıslıları sevmeyip, onların vatanlarını sahiplenme anlayışına milliyetçi bir karşılıktır. önemli olan vatandır, topraktır. devletler ve yönetimler geçicidir. Her ne kadar kardeş de olsak, yavru da olsalar; özgürlük, bağımsızlık farklı bir şeydir. Kimse başka bir ülke ismiyle anılmak istemez! bu hangi ülke olursa olsun. özgürlük güzeldir, paylaşılmak istenmez. Yardım etmek, pay sahibi yapmaz, yapmamalıdır. Bu zihniyetin, "sizi saddamdan kurtardım, size özgürlük verdim, artık petrolleriniz bizim, yönetiminizde de söz sahibiyiz" diyen zihniyetten farkı yoktur. Eğri otursak da doğru konuşmak gerekir.
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözünün sahibi yüce önder Atatürk'ün kurduğu modern Türkiye'nin, günümüzde millet olma hakkını kıbrıs türklerinin elinden aldığı gerçeğinin acı yansımasıdır. acıdır, acıtır.
türkiye nin her yıl 500 milyon dolar göndererek memur maaşlarını ödediği(orta sınıf bir memur 1500 ytl alıyor), ekonomisinin belkemiği yine türkiye den gelen üniversite öğrencilerinin beş para etmez üniversitelerine ödediği harçlardan oluşan bir ülkenin şımarıklığıdır. türkiye yi sevmemenin ötesinde nefret eden bir grup da vardır. kırsal kesimde türkiye aleyhtarlığına fazla rastlanmamaktadır. fakat şehirlerde, özellikle 30 yaşın altındaki kesimde belirli bir türk ve türkiye karşıtlığı vardır. bazı bilinçsiz cahilleri ise; türkler gelmeden önce rumlarla kardeşçe yaşıyorduk diyecek kadar tarihten bi haberdir. kıbrıs ın üniversite okumuş gençleri yedeksubaylık veya askerliklerini kendi şehirlerinde krallar gibi yapıp akşam mesai biter gibi evlerine giderken; türkiye den gelen askerler sınır karakollarında ve birliklerinde zor şartlar altında askerliklerini yapmaktadır. üstelik 2004 te oylanan annan planı rumların lehine sonuçlarının daha çok olmasına karşın, rumlar tarafından %70 ile reddedilmişken türk tarafı (gerçi onlar kendilerine türkten çok, kıprıslı der) %65 ile evet demiştir. kktc de gözle görülür bir ingiliz hayranlığı vardır. ev kiralarını bile sterlinle isterler. orada askerliğini yapmış olanlar veya öğrenim görmüş olanlar bu durumu çok yakından bilirler. işin vahim tarafı güney tarafında belirgin bir yunanistanla birleşme ve elen ortak duygusu var iken, kktc de türkiye ye rumların gözlüğünden işgalci olarak bakma durumu farkedilir.
tamamen osuruktan tayyare bir önermedir. zaten bazı ırlandalılar, bazı diyarbakılılar, bazı mardinliler, bazı akp'liler, bazı batmanlılar bile türkiyeyi sevmiyorken adama önce sen kendine bak derler. ayrıca ortada böyle bir durum varsa o da "bazı kıbrıslılıların türkiyeli türkleri sevmemesi" diye önerilebilir. bu da gayet doğaldır. 1974 öncesi ev ve araba kapıları açık yatan bu halkın savaş sonrası anadoludan gelen işsiz güçsüzler yüzünden her türlü kapkaçı, hırsızlığı, pisliği ve hatta tecavüzleri görmesi dolayısıyla oluşmuştur. bu gayet de doğaldır, yerel izmirlinin şehrine sonradan gelen bir doğu anadoluyu sevdiği görülmemiştir. eski istanbul beyefendilerine sorun bakalım gaziosmanpaşa'dan, fatih'ten memnun mudur? bir yeri düşmandan kurturmak ile orayı sahiplenmek arasında büyük farklar vardır!
Girne'nin hemen açığındaki zafer anıtının hemen altında küçük ve sarp bir plajdan girdiğimiz adaya, aşağıdan yukarı bakınca insanın gözleri yaşarır. Hayır, güneşin parlaklığından değil, tüm zaferlerini çılgın stratejilerle kazanmış türk askeriyle aynı dağları seyrediyor olma duygusundan. Yukarıdan aşağıya bakınca da durum değişmez. O küçük plajın üstüne kurulan tatil köyünü görünce, ağlarım istikbalime...