türkçe selamlaşmalar değilde, fransızca konuşmalar etrafınızdaysa, sokaklardaki kalabalık yerine sessizlik varsa ve bayram sabahı içtiğin su boğazında düğümleniyorsa o andır. *
tanım yapacak olursak apartman apartman dolaşıp şeker toplamayı, amcaların, dedelerin, teyzelerin cebinize harçlık sıkıştırmayı bıraktığı gün sizin için bayram eski anlamını yitirmiştir. o günden sonra artık büyümüş ve bayramı akrabaları ziyaret etmek ve hepbirlikte olmak için kutlamaya başlarsınız.
not: bayram sadece şeker ve para toplamak değil tabiki ama onlarda işin keyifli yanıydı be hacı.
çocukluğun bitmesiyle ne bayram kalıyor ne de anlamı. seneler önce "bayramlık" diye bir şey vardı, başucumda dururdu sabah giymek için, şimdi kapıyı bile açmıyorum kimseye.
göt gibi bir başına ; başka bir şehirde ne ana , ne baba , ne kardeş olmaksızın sadece davulcu ve şekerci veletlerin kapını çaldığı bir bayram sabahıdır.
ilk gün eve gelen çikolataların yarısının bitmesi, ilk gün ayrı ayrı kaplarda duran patates salatası ve yaprak sarmasının buzdolabında aynı kaba girmesidir.