insanın büyüdüğünü anladığı anlara denk gelen eşiktir.
küçükken, bayramları anlamlı kılan iki şey alınacak yeni kıyafetler ve ailenin vereceği harçlıklardı. zira bir çocuk için bayram, 'yeni' demektir. hele bir de baba, ancak arefe günü paraya sahip olduysa, o gün çok hareketli geçerdi. içinde sıkıntı barındırsa da, büyük resme bakınca tatlı bir gündü.
düşündüğümüz tek şey bayram sabahı erkenden uyanıp, o yeni kıyafetlerimizi giyip, bir an önce harçlık toplayıp torpil almaktı.
tabii yıllar geçti. artık bayram ''yeniyi'' değil, ''eskiyi'' çağrıştırır oldu. artık kıyafetler almak yerine, büyüklerimizle daha fazla vakit geçirmek istemeye başladık. daha çok konuştuk, daha çok hal hatır sormaya başladık.
onları daha çok dinledik. onlar ''sen küçükken şöyleydin'' dedi, biz yine dinledik.
gün geldi, rahmetli büyüklerimizin mezarlarını ziyaret gider olduk.
biz büyüdük, kıyafet almak yerine artık gönül almaya başladık..
el öpecek, yanına gidip harçlık isteyecek bir dedenin olmadığını bir kez daha anladığın zamandır. çünkü o günlerde hayat, her zamankinden farklı gelir insana, yaşatmaz bayram sevincini...
artık vatanıma, milletime, insanoğluna gelsin dediğim eşiktir.** bayram sebebiyle yapılan mesailerin son bulması için gerçekleşmesini istediğimiz durumdur, lütfen gerçekleşsindir.
babanın veya annenin; "bu bayramda ne giyeceksin?" sorusunu sormasıyla verilen cevabın tutarlılığa göre değişen eşiktir.
artık gelen misafirleri haşortmanla ya da takım elbise ile karşılamak size kalmış.
Hatırlayamadığım eşiktir. Gerçekten hatırlamıyorum! Belki ortaokul, belki lise yıllarıydı tarih oldu o gelenek bende.
Misal bu bayram geçen sene satın almış olduğum ve hiç giymediğim bir pantolon giyeceğim. Sıradanlaştı her şey, o heyecanı kaybettik.