kazandigi ilk parayla aldirdigi saatine asik olan, yorgani kafasina cekip sabaha kadar kronometre ve isigiyla oynayan yumurcaktir. ibret alinir, uyku kacirir.
sahip olduklarının değerini iyi bilen çocuktur.
muhtemelen ilerleyen hayatı boyuncada hep öyle olucaktır.
bazı konularda 7'sin de ne isen 70'inde de o'sundur lafına inanmaktayımdır.
ayakkabı eskiyse eğer, silinir, boyanır, bi de güzel parlatılır. sonra babaya gösterilir. baba - ooo aynı yeni gibi olmuş aferin - der kasım kasım kasılırsınız. o gece uyku tutmaz bi türlü. sabah olmaz ne hikmetse... sonra mutfaktan gelen patates kızartması kokusuna uyanılır. ayakkabılar giyilmeye hazır bekliyordur hala baş ucunda...
bu başlık içimdeki yaratığı ortaya çıkardı.küçükken yatak kirlenir diye bir kez olsun yaptırtmadılar kirlenirse kirlensin arkadaş.inat olsun diye bu bayram sahada giydiğim ayakkabılarımın birini yatağın bir ucuna diğerini diğer ucuna koyup çekyatta yatacam.çok şartlandım yapacam inat olsun diye.
yattığı divanın başucuna yere koyar bayramlıklarını, katlanmış olan pantol-tişört ikilsinin üstünde durur ayakkabılar.
ışıklar kapatılınca yatağın kenarından sarkıttığın elinle bulursun ayakkabını, başlarsın cart curtuyla oynamaya. ilk başta ses olmasın diye ufak ufak açmaya çalışırsın "çıtı-çıtı-çıtı" diye, sonra dayanaz asılırısın dibine kadar "cııırrrtt"..
-oluuum sen yatmadınmı daha? hadi uyu sabah babanla namaza gitcen bak.
+taam anne uyuduum.
ah ulan ah dünyanın en uzun geceleriydi o geceler, bitmez anasını satıyım.. bitsede giysek o ayakkabıları.
eski türkiye'nin hatırlanmayası sıkıntılarından biri. neyse ki yeni nesil için bu tip sıkıntı sözkonusu değil ama bu sefer de veletler kadir kıymet bilmiyor. bu işin bi ortası yok mu amk?
birde o ayakkabıları yarın arkadaşlarının yanında giymeye utanacak çocuktur. arkadaşlarına -olmasa bile- ' zengin değilim ben'' havası vermek için ayakkabılarını toza bulayıp eski süsü veren çocuktur.
(bkz: yeni ayakkabısını utanarak giyen efsanevi nesil)
1980'ler ve 90'lar Türkiyesi'nde toplumun büyük kesimini oluşturan sosyal katmanlardan gelen çocuktur. bugün, hâlâ bayramlık ayakkabısıyla uyuyan çocuklar vardır, ancak sayı çok daha azdır.
bir yanda, 80'li, 90'lı yıllarda, yoksunluk ve kıymet bilme vardır;
öte yandan, günüzmüde, varlık ve değer bilmeme...
hangisi daha iyi emin değilim. ancak, büyük bir algı ve yaşayış değişimi olduğu kesin.
başucuna değil de çocukken bayramlık ayakkabı alındığında ranzanın önüne koyardım kutusuyla birlikte, hatta o kadar çocuktum ki uzandığımda yatağa ara ara kalkar kontrol ederdim ayakkabım hala orada mı diye. böyle bir çocukluk yaşadım fakirlikten mi dersiniz yoksa bayramların o zamanlar güzel bir ritüel olarak mı kabul edildiği süreçtendir emin değilim.