saftır, tertemizdir, yatağa yeni serilen bembeyaz çarşaf gibidir. özlenilendir,ulaşılamayandır. fakat o da bu çarkın dişlisi olacak ebatlara geldiğinde kirlenecek,akıllanacak ya da kendini akıllı sanacaktır.artık başkalarının ayakkabılarına bakacaktır.**
Bu çocuğun tam zıttı bayramlık ayakkabısını kale direği yaparak futbol oynayan velettir. Akabinde maç sırasında kale direkleri çalınmıştır ve baba hazretleri evde sopa ile beklemektedir.*
tek sahip olduğu ve giymeye kıyamadığı kırmızı kazağını giyemeden büyüdüğünü farkeden, romanlara yakışır yurdum delikanlısıdır o artık. ve top oynarken yırtılan bayramlık ayakkabıları yüzünden yediği tokadı çoktan unutmuştur bile. *
en azından, şimdi 20'li yaşlarında olan kişilerin yapmış olduğu eylem, zamane bebeleri pek memnuniyetsiz, doyumsuz, bayramlık ayakkabı heycanı yaşayacaklarını pek sanmıyorum.
artık çocuklara "bak lunapark nihiho nihaha" dendiğinde "ee n'olmuş pufff" yanıtı alındığından doymuş bünyelerin gerçekleştiremeyeceği eylemdir bu. doyamamış veya bilerek doyurulmamış bünyeler de ayrıca çok şanslıdırlar. çünkü çocuk gibi yetişip hayatlarının en mutlu olmaları gereken dönemini küçük şeylerden mutlu olabilerek geçirmektedirler.
seksenler çocuğudur. aslında ayakkabı da kıyafetler de önceden bir kez giyilir (kirlenmemesine dikkat edilerek) mahalle dolaşılır yorumların ardından ayakkabı ve kıyafetler bayram sabahına uğurlanır.
eskilerin kadir kıymet bilen çocuğudur. bayram sabahına kadar sabredilmez evin içinde dolaşılırdı bir müddet. öyle güzeldir ki o ayakkabı başucuna konur ve bayram sabahı olması beklenirdi. bayram sabahı olunca bir an önce bayramlaşmaya gidilir ve yeni alınan ayakkabılar bir nevi görücüye çıkmış olurdu. galiba bayramı da bayram yapan bu tip şeylerdi. şimdi ki çocuklara bakıyorum da onlara kendi dönemimizden hiç birşeyi aktaramadığımızı farkediyorum.