herkesin birbiriyle tarla,bağ,bahce muhabbeti yapacagi garip ziyaretler,ulan gunde 1500 kere gordugun adama ne ziyareti yapıyorsun.en iyisi evde ölü taklidi yapmak belki o zaman kimse gelmez.
yabancı damatları sıkan ziyarettir. 'nasıl buldun köyümüzü' sorularına bok gibi ulan böyle köy mü olur demek varken 'güzel yaa ben seviyom köy hayatını' cevabını vermek zorunda bıraktırır. üniversitenin ilk gününü yeniden yaşatır. kimseyi tanımıyorsanız gelmeyin damatlar.
uzun zamandır kendilerini yalnız hisseden insanları, yerleşkenin şahsına münasır doğasını ve daha çok kırsalda çağın sosyolojik boyutunun farkında olma ziyaretidir bu aslında. bazı egoları tavan yapmış insanlar ve bazı entelektüel kisvesi giymiş insanlar bu ziyaretleri yük, gereksiz bir mecmua olarak görebilir. ve öyle bir şey olur ki o gitmediği görmedeiği dedesinin ninesinin selası telefonla öğrenir sonra mezar başı ziyareti anı gelir. işte o zamanda mal mal bakar etrafa. inançlı olduğun neye inandığın umruımda değil. lakin cırcır böcekleri mezarlığın bir köşesinde. kulağına bir şey anlatır. tepede vızıldıyan sinekler; arılar hayatın varlığını kulaklarına fısıldar ve toprak kokusu gerçeği yüzüne şak diye vurur. şimdi siktir git nereyi ziyaret edersen et der gibi.