içinde bayram şekerinin tadını ya hiç tatmamış ya da çoktan unutmuş, aynanın karşısında bayramlık kıyafetin provası yapmayan, hayatın bir köşeye fırlattığı insanların yaşadığı, el öpülmeye gelinmeyen, şeker toplayan çocukların uğramadığı evlerdir. o evlere bayram girmez, giremez, bayram sözde kalır sadece. varlıkları bayram şekerinin tadının alınmamasına, bayramlıkların huzurla giyilmemesine, kısaca hüzne sebeptir. bir an evvel kapıları çalınmalı ve bayram sokulmalıdır o evlere.
bayramın acı yüzünün göstergesi kanayan bir yarası olup, günden güne çoğalan toplumsal sorunumuzun yansımalarından yalnızca bir tanesi...bir yerde herşeye sahip insanlar, bir yerde hayatın tüm acı getirisine rağmen bayramı canı gönülden hisseden insanlar...
70 yaşında yaşlı yanlız bi ihtiyar olursun bayram sabahı kapıyı birilerinin çalmasını ve içeri girip muhabbet etmeyi istersin işte böyle evlere bayram fazla uğramaz ama hep umutlandırır
artık bayramla işi kalmamış acısıyla kendi içine gömülmüş kimselerin yaşadığı evlerdir. bi önceki mutlu kalabalık bayram hatırlandıkça lanet olsun dedirtir. şüphesiz bayram sevdiklerinle olur, sevdiğin gitmişse bayram senin neyine durumudur..
belki de bayramı en çok hakedenler en çok yaşamaya hakkı olanların tümüdür. bayram zaten onlara el uzatmak onlarla bizde fazla olanları paylaşmak için var değil midir? üzerimizde yeni kıyafet olmuş ne farkeder onlarda olmadıkttan sonra. yada biz en güzel çikolataları yiyelim onların karınları aç olduktan sonra ne kıymeti var ki. mühim olan paylaşmak ve bu paylaşımdan * zevk almak, haz alarak yapmak bu işi. ve o muhteşem gönül rahatlığına ulaşmak ve emin olunmuştur ki giydirmek giymekten daha zevklidir. deneyin ve görün..