Yılın her günü yüz binlerce büyük ve küçükbaş hayvanın kesildiği gibi bugün de yüz binlercesi kesilecek. Yalnız tek fark bunun mezbaha ortamında değil ulu orta olması. Doğru mu yanlış mı tartışılır ama her fırsatta inanlardan inanmayanlardan, devletin tüm birimlerinden vs. kendi inanç ve inançsızlığına saygı bekleyenlerin islam aleminin bu ibadet şekline saygı göstermemesi biraz samimiyetsiz yüzlerini ortaya çıkarıyor gibi geliyor bana. Haa kaldı ki tepkinizin neye olduğu bilincindeyim aslında bir noktaya kadar da hak veriyorum. Yalnızca, sanki dünyada hiç bir yerde bu hayvanlar besin kaynağı olarak kullanılmamış gibi davrananlara karşı yazmak istedim .O hayvanlar acemi kasapların eline bırakılıp acı çektirilmediği, herkesin gözü önünde vahşice öldürülmediği sürece, bu olağan duruma ben karşı gelmiyorum açıkcası. Usulüne uygun, uzman veteriner gözetiminde en iyi şartlar sağlanırsa sorun yok. (Tıpkı Burger King'de yediğimiz hayvanların kesildiği gibi.) Doğal ortamından koparılan, pet shop dan para ile satın alıp evlerimizde hapsettiğimiz papağan,kaplumbağa, muhabbet kuşlarına vs. yapılan ızdıraba daha çok karşıyım.. ilk başta bahsettiğim gibi bu, yılın her günü böyle oluyor ve olacak da... Çünkü bu insanoğlunun bir tür beslenme çeşiti yapacak bir şey yok. Sözüm meclisten dışarı, kimsenin yazdığı bir seye itafen yazmadım. Ki kimsenin de yazdığını görmedim sadece düşüncelerim bunlar..
inananların para yardımı yapmasını daha doğru buluyorum tabi ki. Ama diğer şekline de saygı duyuyorum..
normal bir durumdur. duygusal olarak kendini kotu hissettirir insana, topraga karisan kan kokusu, kapiyi calan komsular, bu katliama sizi davet etmeye calisanlar, cocuklarina kani izleten insanlar vs. hayvanseverligin abartildigini dusunmuyorum. zaten hayvansever oldugumu da dusunmuyorum. ama sirf dogmatik bi sebepten bu kadar hayvanin birden kesilmesi vicdanima agir geliyor. yardim yapilacaksa para yardimi yapilmali, zaten 365 gunde 1 kere et yiyecekse o fakir insanlar yapilan para yardimi onlara daha rahat bi nefes aldiracaktir. ayrica deli gibi baklava tepsileri, serbetler, mesrubatlar ortalikta gezerken, deli gibi israf yaparken kimse bana uzaklarda bi gazzedeki bi iraktaki bi suriyedeki insani dusundugunu soylemesin. vesselam.
normal şartlarda bile kendisini yalnız hisseden insanın bayramlarda iyice yalnız kalması durumudur.sıradan günlerde kişinin yanında en azından sevgilisi arkadaşları falan olmaktadır fakat bayramlarda onlardan bile uzak kalınmaktadır.
özenti, yozlaşmaya yüz tutmuş yurdum gençliğinde görülen hissiyattır. genellikle ergenlikle başlar, kişinin değer yargılarının insanlık, aile, eş, dost, akraba kavramlarına yönelik değişmesiyle son bulur.
bayramdan bayrama ziyarete gelen ama gelenin kim olduğunu bilmeden bayram geçirenlerin düştüğü durumdur. nefret edilen aslında bayram değil gelen misafirlerdir. sorulan sorulardan ve edilen nasihatlerden bıkkınlık gelmiştir.
-ee ne yapıyorsun hala çalışmıyormusun ?
-yaşın kaç oldu hala evlenemedin.
-o ne biçim topsakal öyle.
-Anneni çok üzüyormusun bakayım.
seklindeki diyaloglara girmek istemeyen insan modelinin içinde bulunduğu durum.
müslümanlığı ve bayramları anlayamamaktan değil kişinin küçüklüğünde yaşadığı bir takım travmalar yada çok başka sebepler yüzünden olduğunu düşündüğüm duygu.
her bayram biseye yada birine ozlem duyulmasi sonucu olusan bi acinin nefret sanilmasi olayi. oysaki o bayrama kasitli nefret degil, sitemdir
(bkz: bayramlari sevdiklerinden uzakta gecirmek)
eger anneniz veya babanız artık hayatta degil ise bayram huzun demektir sizin icin. bu baglamda ilk adım nefret, sonra isyan sonra bir kabullenis gelir. gidecek bir aileniz yoksa yakınınızda bayramlar canınızı acıtabilir. birde ulke dısında yasayanlar veya bayram zamanı ulke dısında olmak zorunda olanlar..
her bayramin ailenden ayri gecmesidir ve arkadaslarinin cogunun gitmesi ama senin ders yogunlugun sebebiyle gidememendir. ee bayram her eve gelir ama ogrenci evlerine ve ogrenci yurtlarina pek ugramaz.