aslında bayramlardan değil de, bayramda çok sık gelen misafirden, iki dirhem bir çekirdek giyinmek, büyüklerin elinden öpmek, eve gelen herkesle aynı muhbbeti bayram boyunca 7056 kez yapmak ve buna rağmen güler yüz göstermeye çalışmak zorunda olma durumundan kaynaklanan hissiyattır zannımca.
bayramda gidilecek birilerinin olmamasından kaynaklanan durum da olabilir. herkes akrabalarına gider, anne babasıyla görüşür ama kimisi sadece telefonla eş dost akrabaya bayram mesajı atmakla yetinmek zorundadır...
yozlaşmaya yüz tutmuş bir milletin, insan sevgisinden yoksun çocuklarının hissedebileceği duygu. bir partide içip içip tanımadığı kızlarla veya erkeklerle yatmakta sakınca görmeyen ve fakat büyük annesinin, dedesinin vs. elini öpmek çok zoruna giden şuursuz yeni neslin aile olgusundan yoksun olarak yetişmesinden kaynaklanan hissiyat.
her bayramin ailenden ayri gecmesidir ve arkadaslarinin cogunun gitmesi ama senin ders yogunlugun sebebiyle gidememendir. ee bayram her eve gelir ama ogrenci evlerine ve ogrenci yurtlarina pek ugramaz.
eger anneniz veya babanız artık hayatta degil ise bayram huzun demektir sizin icin. bu baglamda ilk adım nefret, sonra isyan sonra bir kabullenis gelir. gidecek bir aileniz yoksa yakınınızda bayramlar canınızı acıtabilir. birde ulke dısında yasayanlar veya bayram zamanı ulke dısında olmak zorunda olanlar..
her bayram biseye yada birine ozlem duyulmasi sonucu olusan bi acinin nefret sanilmasi olayi. oysaki o bayrama kasitli nefret degil, sitemdir
(bkz: bayramlari sevdiklerinden uzakta gecirmek)
müslümanlığı ve bayramları anlayamamaktan değil kişinin küçüklüğünde yaşadığı bir takım travmalar yada çok başka sebepler yüzünden olduğunu düşündüğüm duygu.
bayramdan bayrama ziyarete gelen ama gelenin kim olduğunu bilmeden bayram geçirenlerin düştüğü durumdur. nefret edilen aslında bayram değil gelen misafirlerdir. sorulan sorulardan ve edilen nasihatlerden bıkkınlık gelmiştir.
-ee ne yapıyorsun hala çalışmıyormusun ?
-yaşın kaç oldu hala evlenemedin.
-o ne biçim topsakal öyle.
-Anneni çok üzüyormusun bakayım.
seklindeki diyaloglara girmek istemeyen insan modelinin içinde bulunduğu durum.
özenti, yozlaşmaya yüz tutmuş yurdum gençliğinde görülen hissiyattır. genellikle ergenlikle başlar, kişinin değer yargılarının insanlık, aile, eş, dost, akraba kavramlarına yönelik değişmesiyle son bulur.
normal şartlarda bile kendisini yalnız hisseden insanın bayramlarda iyice yalnız kalması durumudur.sıradan günlerde kişinin yanında en azından sevgilisi arkadaşları falan olmaktadır fakat bayramlarda onlardan bile uzak kalınmaktadır.
normal bir durumdur. duygusal olarak kendini kotu hissettirir insana, topraga karisan kan kokusu, kapiyi calan komsular, bu katliama sizi davet etmeye calisanlar, cocuklarina kani izleten insanlar vs. hayvanseverligin abartildigini dusunmuyorum. zaten hayvansever oldugumu da dusunmuyorum. ama sirf dogmatik bi sebepten bu kadar hayvanin birden kesilmesi vicdanima agir geliyor. yardim yapilacaksa para yardimi yapilmali, zaten 365 gunde 1 kere et yiyecekse o fakir insanlar yapilan para yardimi onlara daha rahat bi nefes aldiracaktir. ayrica deli gibi baklava tepsileri, serbetler, mesrubatlar ortalikta gezerken, deli gibi israf yaparken kimse bana uzaklarda bi gazzedeki bi iraktaki bi suriyedeki insani dusundugunu soylemesin. vesselam.